Basına ve
Kamuoyuna
Türkiye’deki avukatım Gülizar Tuncer, Star ve Yeni Akit gazetelerinin yalan
habere dayalı olarak hakkımdaki linç kampanyasına ilişkin İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Aynı saldırıya maruz kalan üç gazeteci
arkadaşım da daha önce suç duyurusunda bulunmuştu.
Avukatımın suç duyurusu dilekçesini, basın özgürlüğü mücadelesinin hukuki
boyutu bakımından da önemi nedeniyle bilginize sunuyorum...
Necati Abay,
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)’nin Sürgündeki Temsilcisi
5 Şubat 2013
Bakırköy
C.Başsavcılığı’na
Gönderilmek
üzere
İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı'na
Şikayetçi : Necati Abay (TC:28777461350)
Vekili :Av.Gülizar Tuncer
Katip Mustafa Çelebi mah. Tel
sok. No:8/3 Beyoğlu/İstanbul
Şüpheliler :1. Star Medya
Yayıncılık A.Ş (Star Gazetesi)
Genel Yayın Yönetmeni,
Sorumlu Müdürü ve şikâyete konu haberi Zafer Kütük adıyla hazırlayan ilgili
gazete çalışanı
Yeni Bosna
Merkez Mah. Kavak Sok. No: 3/2 Ser Plaza - İstanbul
2.
Yeni Akit Gazetesi
(haber
portalı sunucusu olarak künyede belirtilmiş olan)
CM Bilişim
Teknolojileri
Küçük İhsaniye
Mah. Mehmetçik Sok. 2/303 Selçuklu – Konya
Suç : Yazılı basın ve internet yolu ile
kişilik haklarına saldırı ve kişilerle ilgili gerçeğe aykırı yayım yapılması
Suç Tarihi : 28.01.2013 ve sonraki tarihler
Açıklamalar :
Star
Gazetesi 28.01.2013 tarihli sayısında yer alan, “Sınır Tanımayanlar’ın Türkiye
klavuzu bir terör hükümlüsü” başlıklı haberi ile Etkin Haber Ajansı (ETHA)
editörü Arzu Demir, Atılım Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Sedat Şenoğlu ve
Özgür Radyo Genel Yayın Koordinatörü Nadiye Gürbüz ile hakkında verilen hapis
cezası nedeniyle sürgünde yaşamak zorunda kalan gazeteci Necati Abay hakkında
gerçeğe aykırı bir yayım yapmış, gazetecilik mesleğinin sınırlarını aşarak
bizler hakkında suçlayıcı ve hedef gösterici ithamlarda bulunmuştur.
Gazetenin
internet sitesinde de yer alan “Zafer Kütük” imzalı haberde, Gazetecileri
Koruma Komitesi ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün MLKP tarafından
yönlendirildiği iddia edilmiş, bu iddianın kanıtı olarak da, iki uluslararası
örgütün, “MKLP’li 4 gazeteci” ile görüştüğü iddia edilmiştir.
Haberde,
Etkin Haber Ajansı’nın da (ETHA) “MLKP güdümünde yayın yaptığı” iddia
edilirken, RSF’nin hedef gösterilen 4 gazeteciye maaş ödediği öne sürülmüştür.
Akit
Gazetesi de aynı haberi, “Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü MLKP’ye para
desteği veriyor” başlığıyla yayımlamış, aynı haberler değişik biçimlerde
internet sitelerinde yer almıştır.
1.)Yapılan haberler müvekkilin
düşünce özgürlüğü yönündeki çalışmalarına karşılık intikam amaçlı haberlerdir. Müvekkilim
Necati Abay, tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)’nin sözcüsü olarak,
Türkiye ve dünya kamuoyuna ilk kez 6 Mart 2011 tarihinde, o tarihte 53 olan
Türkiye cezaevlerindeki tutuklu gazeteci sayısından hareketle "Türkiye’nin
tutuklu gazeteci sayısı bakımından dünya birincisi olduğu"nu açıklamıştır. Bu açıklamalarından sonra Gazetecileri Koruma
Komitesi (CPJ) ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) konuyla ilgili
Türkiye’de kapsamlı araştırmaya girmişler. Türkiye’ye geldiklerinde CPJ
yetkilileri müvekkilimle, hükümet yetkilileriyle, başkaca gazetecilerle ve
basın kuruluşlarıyla görüşmüşlerdir.
Ve
gelinen aşamada müvekkilin bu açıklamasını teyit eder mahiyette hem CPJ hem de
RSF yayımladıkları raporlarda, Türkiye’nin tutuklu gazeteci sayısı bakımından
dünya birincisi olduğunu dünyaya açıklamış ve AKP hükümeti bu raporlarla çok
zor durumda kalmıştır.
Sonuçta
hem Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu'nun sürgündeki temsilcisi olarak
müvekkilin ve meslektaşı gazetecilerin hem de Gazetecileri Koruma Komitesi
(CPJ) ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF)’nin, hedef gösterilmesinin
arka planında bu gerçeklik vardır.
2-)Her
iki basın kuruluşun da şikayete konu haberi “yalan haber” niteliğindedir.
Yapılan
haberlerde “Necati Abay’ın RSF’den aylık maddi destek aldığı saptandı"
deniliyor. Bu yalandır. Bugüne kadar müvekkilim RSF’den hiçbir aylık maddi
destek almamıştır.
Yapılan
haberlerde müvekkilin “RSF Türkiye
temsilcisi” olduğu söyleniyor. Bu da yalandır. Müvekkil RSF’nin Türkiye
temsilcisi değildir. "Türkiye’de basın özgürlüğü konulu" paneller
nedeniyle yapılan Avrupa turu kapsamında
Paris’te düzenlenen paneller nedeniyle Paris’e gittiğinde 19 Ekim 2012
tarihinde RSF’ye giderek üye olmuştur. Sade bir RSF üyesidir, RSF’de hiç bir
görevi yoktur.
Yapılan
haberlerde "Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun sözcüsü Necati
Abay’ın 2003 yılında İstanbul’da yakalanan terör örgütü MLKP’nin hücreler
sorumlusu olduğu belirlendi" deniliyor. Bu da yalandır. 4 Mayıs 2011
tarihli İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen 18 yıl 9 aylık
mahkumiyet kararının gerekçesinde bu cezanın “kanıt yok ama kanatten” verildiği
bizzat itiraf edilmiştir.
Yapılan
haberlerde “Abay hakkında hüküm Yargıtay tarafından da onanıp kesinleşti"
deniliyor. Bu da yalandır. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 15 Ekim 2012 tarihli
kararında, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen 18 yıl 9 aylık
mahkumiyet kararını fazla bularak müvekkilin lehine bozmuştur. Yargılama halen
devam etmektedir. Bu yalan haberin yapılmasının bir boyutu da sürmekte olan
davanın müvekkil aleyhine sonuçlanması için mahkeme üzerinde baskı
oluşturmaktır.
Yapılan
haberlerde "İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 18 yıl 9 ay hapse
mahkûm edilmesinin ardından Almanya’ya iltica etmiş ve bir daha Türkiye’ye
dönmemişti" deniliyor. Bu da yalandır. Müvekkil İstanbul 12. Ağır Ceza
Mahkemesi tarafından 18 yıl 9 ay hapse mahkûm edilmesinden bir ay kadar sonra
İsveç parlamentosunda düzenlenen "Türkiye’de basın özgürlüğü" konulu
panel nedeniyle İsveç’e davet edilmiş ve Parlamentodaki konuşmasından sonra
Türkiye’ye dönmüştür.
Almanya’daki
Rosa Lüxemburg Vakfı tarafından Almanya’nın 10 kentinde düzenlenen
"Türkiye’deki basın özgürlüğü" konulu panellerde de konuşma yapması
için 1 Mayıs 2012 tarihinde Almanya’ya davet edilmiş ve panellerden sonra yine
Türkiye’ye dönmüştür.
Sonraki
tarihlerde yine İsviçre, Fransa, Belçika ve Hollanda’da düzenlenen basın
özgürlüğü konulu paneller için Avrupa turuna çıkmıştır. Panelleri devam ederken
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin yukarıda söz konusu kararı açıklanınca (Yargıtay 18
yıl 9 aylık cezayı fazla bularak görünürde lehe bozmuştu ama müvekkilin örgüt
üyeliğinden cezalandırılması isteniyordu.) Türkiye’ye dönmekten vazgeçmiş ve
Almanya’ya iltica etmek zorunda kalmıştır.
Haber
içeriğinde geçen Gazetecileri Koruma Komitesi ve Sınır Tanımayan Gazeteciler
Örgütü adına kimse ile görüşmemiştir. Fakat söz konusu örgüt temsilcileri ile
görüşmüş olsa dahi bu suç değildir. Müvekkil gazetecilik mesleğinden ötürü
sayısız kişi ve kurumla görüştüğü gibi, doğrudan meslek kuruluşları ile de
görüşmesi halinde bunun ‘suç’ olarak
kabul edilmesi mümkün değildir.
3-)Şikayete konu yazılar “basın
yayın özgürlüğü” kapsamında ele alınacak bir haber olmaktan çok, kişilik
haklarına saldırı niteliği taşımaktadır. Bu nedenle Savcılık makamına
başvurmak tarafımızca zorunluluk olmuştur. Haberin gerek kişi olarak müvekkili,
gerekse de sözcüsü olduğu platformu
kriminalize edip yasadışılıkla itham ederek doğrudan hedef gösteriyor oluşu
öncelikle “güvenlik hakkı” kapsamında bir tehlikeye işaret etmektedir. Bu
nedenle haberde doğrudan ismi verilerek teşhir edilmiş olması nedeniyle,
kendisi ve temsilcisi olduğu platformun muhtemel bir saldırı ile karşı karşıya
kalma olasılığı yüksektir. Bu nedenle bu şikayet dilekçemizin sayın Savcılık
makamınca bir “önleme başvurusu” olarak da ele alınmasını talep ederiz.
a.)
Kişilik hakları Anayasa’da sayılarak
belirlenmiştir ve anayasal güvence altına alınmış haklardır. Gerek müvekkili
gerekse de onun gibi gazetecilik görevini yapmakta olan diğer gazeteci
arkadaşlarını, meslek örgütleri ve haber ajansını hedef gösteren suça konu
haber, özgürlük ve güvenlik hakkını, çalışma özgürlüğü hakkını ihlal
etmektedir.
b.)
Kişinin kamu otoriteleri karşısında da en
temel güvencesi olan “masumiyet karinesi” veya “kesinleşmiş bir mahkeme
kararına kadar sanık suçsuzdur” kuralı hiçe sayarak suçlamalarda bulunan
şikayete konu haber, hakkımda açılacak olası bir soruşturmayı ve adli makamları
yanıltacak şekilde yayımlanmıştır. Toplumun her kesiminin gözü önünde olan ve
mesleğinde saygın bir gazeteci olarak “kirlenmeme hakkı”nı ihlal ettiği
gibi, görev alanının sınırlarını aşmak ve yayım hakkının verdiği yaygınlık ve
aleniyeti de kullanarak haberi okuyan tüm kişiler ve kamuoyu karşısında “masumiyet
karinesi”ni baştan çiğnemiştir.
c.)
Gerek müvekkilin gerekse de haberde geçen
diğer gazeteci arkadaşlarının mesleki faaliyetleri nedeniyle yargılanmakta
oldukları davalar mevcuttur. Söz konusu haber nedeniyle müvekkilin “adil
yargılanma hakkı” da ihlal edilmiştir. Bu hak evrensel temel haklardan
biridir. İletişim ve basın yayım alanıyla ilgili tüm mevzuata da içkin bir
haktır.
c.)
3.) Yapılan yayından dolayı en başta müvekkilim ve haberde adı
geçen diğer gazeteci meslektaşlarının zarara uğrama ihtimali yüksektir. Haberin
içeriği dikkate alındığında “açık ve yakın bir tehlike” oluşturduğu
açıktır.
4.) Haberin gerek müvekkilim gerekse de haberde adı geçen diğer
gazeteci meslektaşlarının rızası ile hazırlanmadığı açıktır. Ayrıca haber resmi
bir görevi yerine getirmek için de yapılmamıştır. Hiçbir cezasızlık hali ya da
meşruluk, yasallık içermeyen bu haberin sorumlularının cezalandırılması için
makamınıza başvurmak zarureti doğmuştur.
Hukuki Sebepler : Basın Kanunu'nun genel ilkeleri, Ceza Kanunu genel
ilkeleri, 5651 sayılı yasa, Basın Konseyi Basın Meslek İlkeleri ve sair
mevzuat.
Sübut Deliller : Haberin bir örneği ve sair deliller
Sonuç ve İstem : Yukarıda açıklamış olduğumuz gerekçelerden hareketle;
şüphelilerin eylemlerine uyan fiilden dolayı cezalandırılmaları için kamu
davası açılmasını talep ederim. Saygılarımızla. 5.2.2013
Necati Abay vekili
Av.Gülizar Tuncer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder