29 Ekim 2011 Cumartesi

Yayıncı, Yazar, İnsan Hakları Savunucusu Ragıp Zarakolu Gözaltına Alındı

TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU’NDAN
BASINA VE KAMUOYUNA

Yayıncı, Yazar, İnsan Hakları Savunucusu Ragıp Zarakolu Gözaltına Alındı
KCK adı altında İstanbul’da yapılan operasyonlar kapsamında yayıncı, yazar Ragıp Zarakolu da gözaltına alındı. 4 Ekim’de yine aynı kapsamda akademisyen oğlu Deniz Zarakolu da 97 kişi ile birlikte gözaltına alınıp tutuklanmıştı.
Ragıp Zarakolu, Türkiye ve Dünya kamuoyunun yakından tanıdığı ve çok sayıda ödülün sahibi aydınlarımızdandır. Türkiye Yayıncılar Birliği Yayımlama Özgürlüğü Komitesi Başkanı ve Belge Yayınları sahibidir. İnsan Hakları Derneği’nin kurucuları arasındadır. Özgür Gündem, Evrensel gibi gazetelerde köşe yazarlığı yapmaktadır. Zarakolu’nun sürmekte olan çok sayıda davası da vardır ve duruşmalarına düzenli olarak katılıyor. Savcılık ifade vermeye çağırsaydı gidip ifadesini verirdi. Ragıp Zarakolu kasıtlı olarak gözaltına alınmıştır. Amaç, Ragıp Zarakolu nezdinde aydınlarımızı, düşünen insanlarımızı, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, insan hakları savunucularını, ilerici kamuoyunu terörize etmektir. Gözdağı vermektir. Susturmaktır. Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın gözaltına alınması da aynı amaç kapsamındadır.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cebindeki 1400 kişilik tutuklanacaklar listesi, toplumsal muhalefet güçlerinin “toplumla mücadele yasası” adını verdiği Terörle Mücadele Yasası gereğince gruplar halinde yaşama geçiriliyor. “Sürek avı” başlatılarak TMY terörü tırmandırılıyor.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu olarak Ragıp Zarakolu’nun ve Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın gözaltına alınmasını protesto ediyor, hemen serbest bırakılmalarını istiyoruz.

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)
29 Ekim 2011


İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteci.blogcu.com/,

Tutuklu Gazetecilere Bayram Kartı Gönderelim...

TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU’NDAN
BASINA VE KAMUOYUNA

* Tutuklu Gazetecilere Bayram Kartı Gönderelim...

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu olarak cezaevlerinde tutuklu bulunan gazetecilerin Kurban Bayramı’nı kutluyor, bir an evvel özgürlüklerine kavuşmalarını diliyoruz.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu olarak her bayramda geleneksel hale getirdiğimiz “tutuklu gazetecilere kart gönderme kampanyası”nı bu yıl da sürdürüyoruz.
Tutuklu gazetecilere kart göndererek bayramlarını kutlayabilir, kartlarımızla hücrelerine konuk olabilir, dayanışma duygularımızı iletebiliriz.
Cezaevlerinde 11’i imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olmak üzere 62 gazeteci tutuklu bulunmaktadır. Geçen Kurban Bayramı’nda 38 gazeteci tutuklu bulunuyordu. Bu veri, Türkiye’de basın özgürlüğünün her geçen gün daha da kötüleştiğini gösteriyor. Bunun asıl nedenlerinden birisi, baştan sona antidemokratik hükümlerle donatılmış Terörle Mücadele Yasası’dır. Toplumsal muhalefet güçlerinin Toplumla Mücadele Yasası adını verdiği Terörle Mücadele Yasası en kısa zamanda iptal edilmelidir.
Tutuklu gazetecilerin alfabetik sıraya göre isimlerini, adreslerini kart göndermek isteyen basın özgürlüğü savunucularının, basının ve kamuoyunun, duyarlı kişi ve kurumların bilgisine sunuyoruz...

TUTUKLU GAZETECİLERİN ADRESLERİ

1- Abdulcabbar Karabeğ, Hatay Kapalı Cezaevi
2- Ahmet Akyol, Ceyhan M Tipi Kapalı Cezaevi, Adana
3- Ahmet Birsin, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
4- Ahmet Şık, Silivri 2 Nolu L Tipi Cezaevi
5- Ali Buluş, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
6- Ali Çat, Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi
7- Ali Konar, Malatya E Tipi Cezaevi
8- Aydın Yıldız, Gaziantep H Tipi Cezaevi
9- Baha Okar, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi
10- Barış Açıkel, Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi, KOCAELİ
11- Barış Pehlivan, Silivri 1 Nolu L Tipi Cezaevi
12- Barış Terkoğlu, Silivri 1 Nolu L Tipi Cezaevi
13- Bayram Namaz, Edirne 1 Nolu F Tipi Cezaevi
14- Bayram Parlak, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
15- Bedri Adanır, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
16- Behdin Tunç, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
17- Cihan Gün, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
18- Coşkun Musluk, Silivri L Tipi Cezaevi
19- Deniz Kılıç, Batman M Tipi Kapalı Cezaevi
20- Dılşa Ercan, Adana Karataş Kadın Kapalı Cezaevi
21- Dilek Keskin, Karataş Kadın Kapalı Cezaevi, ADANA
22- Doğan Yurdakul, Silivri L Tipi Cezaevi
23- Erdal Süsem, Edirne F Tipi Cezaevi
24- Erdoğan Altan, Batman M Tipi Cezaevi
25- Erol Zavar, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
26- Faysal Tunç, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
27- Feyyaz Deniz, Bolu Cezaevi
28- Füsun Erdoğan, Kandıra 2 Nolu T Tipi Cezaevi, KOCAELİ
29- Hakan Soytemiz, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi
30- Halit Güdenoğlu, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
31- Hamdiye Çiftçi, Bitlis E Tipi Kapalı Cezaevi
32- Hasan Coşar, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
33- Hatice Duman, Gebze M Tipi Cezaevi, Gebze/KOCAELİ
34- İhsan Sinmiş, Adana F Tipi Cezaevi
35- İsmail Avan, Kırıklar F Tipi Cezaevi/İZMİR
36- Kaan Ünsal, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
37- Kadri Kaya, Batman M Tipi Kapalı Cezaevi
38- Kazım Şeker, Kandıra 2 Nolu F Tipi Cezaevi
39- Kenan Karavil, Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi
40- Mehmet Karaaslan, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
41- Mehmet Karabaş, Batman M Tipi Kapalı Cezaevi
42- Mehmet Yeşiltepe, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi
43- Miktat Algül, Kürkçüler F Tipi Cezaevi, Adana
44- Murat İlhan, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
45- Musa Kurt, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
46- Mustafa Gök, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
47- Müyesser Yıldız, Silivri L Tipi Cezaevi
48- Naciye Yavuz, Ankara Kadın Kapalı Cezaevi
49- Nedim Şener, Silivri 2 Nolu Kapalı L Tipi Cezaevi
50- Nuri Yeşil, Malatya E Tipi Cezaevi
51- Ozan Kılınç, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
52- Rohat Emekçi, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi
53- Ruken Ergün, Adana-Karataş Kadın Kapalı Cezaevi
54- Sait Çakır, Silivri 2 Nolu L Tipi Cezaevi
55- Sedat Şenoğlu, Edirne 1 Nolu F Tipi Cezaevi
56- Seyithan Akyüz, Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi
57- Sinan Aygül, Van F Tipi Cezaevi
58- Soner Yalçın, Silivri 1 Nolu L Tipi Cezaevi
59- Tayyip Temel, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
60- Turan Özlü, Silivri 2 Nolu L Tipi Cezaevi
61- Vedat Kurşun, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
62- Yalçın Küçük, Silivri 2 Nolu L Tipi Cezaevi


Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)
29 Ekim 2011


İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteci.blogcu.com/,

8 Ekim 2011 Cumartesi

Bülent Arınç’a “yüksek sesle” sesleniyoruz

Bülent Arınç’a “yüksek sesle” sesleniyoruz
NECATİ ABAY*

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir süre önce yaptığı açıklamada Terörle Mücadele Yasası’na atıfta bulunarak “Bugüne kadar yüksek sesle söylenmedi, değişiklik yapılması isteniyorsa yüksek sesle söylenmelidir” dedi.
Terörle Mücadele Yasası (TMY), 1991 yılında çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılan 29 Haziran 2006 tarihli değişiklikle 18 Temmuz 2006 tarihinde yürürlüğe girmişti.
TMY’ye karşı yıllardır mücadele ediyoruz. TMY konusundaki görüşlerimizi, Atılım gazetesi aracılığıyla bir kez daha “yüksek sesle” açıklıyoruz.
Özellikle belirtilmek gerekir ki, Bülent Arınç’ın “yüksek sesle söylenmedi” açıklaması gerçeği yansıtmıyor. Yasa değişikliğinin tartışıldığı süreçte başta basın kuruluşları olmak üzere, toplumsal muhalefet güçleri TMY’nin antidemokratik bir düzenleme olduğunu, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü alanında ciddi sorunlara yol açacağına dikkat çekmişti. Dahası toplumsal muhalefet güçleri Terörle Mücadele Yasası’nın Toplumla Mücadele Yasası olacağını belirterek demokratik tepkilerini göstermişlerdi. Ama bu uyarıları AKP hükümeti dikkate almadı ve yasa yürürlüğe girdi.
Eğer Bülent Arınç, ana akım medyayı veya merkez medyayı (AKP yanlısı medya da dahil) kastederek TMY’ye yönelik tepkilerin “yüksek sesle söylenmedi”ğinden söz ediyorsa haklıdır. Bu süreçte söz konusu medya TMY karşısında sessiz kaldı ve bu tutumlarını bugün de önemli ölçüde sürdürüyor.
Bülent Arınç, TMY’de değişiklik yapılabileceğinden söz ediyor ve tartışalım diyor. TMY, üzerinde bazı değişiklikler yapılarak düzeltilebilecek bir yasal düzenleme değildir. A’dan Z’ye anti demokratik hükümlerle, basın özgürlüğünü, düşünce ve ifade özgürlüğünü, söz, gösteri ve örgütlenme özgürlüğünü kısıtlayıcı hükümlerle donatılmıştır.
TMY’nin 6 yıllık uygulamasında görüldü ki, “Terörle mücadele” adı altında aralarında gazetecilerin, yazarların, sanatçıların, akademisyenlerin, insan hakları savunucularının, sendikacıların, kitle örgütü yöneticilerinin, Kürt siyasetçilerin, devrimci, sosyalist siyasetçilerin ve hatta taş atan çocukların da bulunduğu on binlerce insan TMY ile terörize edildi. “Terörle mücadele” demagojisiyle “terör örgütü üyesi”, “terör örgütü yöneticisi” olmakla, veya “terör örgütü propagandası” yapmakla, asılsız komplocu iddialarla suçlandılar. Binlerce insan tutuklanma terörüyle yüz yüze kaldı. Daha geçtiğimiz günlerde, Hopa olaylarını protesto ettikleri için tutuklanan göstericiler hakkında “terör örgütü propagandası yaptıkları” iddiasıyla 22 yıla varan hapis cezaları istendi. Halen binlerce basın emekçisi de TMY kıskacı altındadır. (İkinci kıskaç ise, özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleridir. TMY’nin iptal edilmesi talebiyle, özel yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin kaldırılması talebi iç içe geçmiş bulunmaktadır. Bunun ayrı bir yazı konusu olduğunu belirterek geçelim.)
TMY saldırısı Ahmet Şık gibi, Milliyet gazetesi muhabiri Nedim Şener gibi, Hürriyet gazetesi yazarı Soner Yalçın gibi gazeteci ve yazarların tutuklanmasına dek geldi dayandı. Bu gazeteciler de “terör örgütü üyesi, yöneticisi” olmakla, “terör örgütüne yardımcı” olmakla suçlanıyor.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun (TGDP) saptamasına göre Türkiye cezaevlerinde 12’si imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olmak üzere 62 gazeteci tutuklu bulunmaktadır. Tutuklu gazetecilerin hemen hepsi TMY gereğince tutuklandılar. Dahası, Türkiye’nin tutuklu gazeteci sayısı bakımından Dünya birincisi olmasının müsebbibi de TMY’dir.
Gelinen aşamada TMY, Türkiye ve Dünya kamuoyu nezdinde geniş kesimlerce inandırıcılığını yitirmiş bulunmaktadır.
Bülent Arınç’ın “gelin tartışalım” çağrısı sıkışmışlığın dışavurumudur. O, TMY’ye yönelik tepkileri yumuşatmak için “TMY iptal edilmelidir” şeklindeki talepleri, çağrıları etkisizleştirmek için manevra yapıyor, TMY’nin iptal edilmesi yerine bazı kısmi değişikliklerle TMY’nin ömrünü uzatmaya çalışıyor. Bülent Arınç’ın bu çıkışı, basın özgürlüğü konusunda Türkiye ve Dünya kamuoyu nezdinde inandırıcılıklarını yitirmiş olmalarından kaynaklı savunma psikolojisinin de dışavurumudur.
TMY’ye hayır demeden, TMY’nin iptal edilmesi savunulmadan tutarlı bir basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü savunuculuğu yapılamaz. Basın özgürlüğü alanında bir ilerleme kaydetmenin yolu TMY’nin iptalinden geçiyor.
Tüm demokrasi güçleri TMY’nin tehdidi altındadır. Adeta demokrasi güçleri üzerinde “Demoklesin kılıcı” gibi sallanmaktadır. TMY’nin iptal edilmesinin yolu toplumsal muhalefet güçlerinin, özgürlük ve demokrasi yanlısı güçlerin, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü savunucularının birleşik mücadelesinden, demokratik tepkilerini ortaya koymasından geçiyor.
* Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü

7 Ekim 2011 Cuma

Bülent Arınç’a “yüksek sesle” sesleniyoruz

Bülent Arınç’a “yüksek sesle” sesleniyoruz
NECATİ ABAY*

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir süre önce yaptığı açıklamada Terörle Mücadele Yasası’na atıfta bulunarak “Bugüne kadar yüksek sesle söylenmedi, değişiklik yapılması isteniyorsa yüksek sesle söylenmelidir” dedi.
Terörle Mücadele Yasası (TMY), 1991 yılında çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılan 29 Haziran 2006 tarihli değişiklikle 18 Temmuz 2006 tarihinde yürürlüğe girmişti.
TMY’ye karşı yıllardır mücadele ediyoruz. TMY konusundaki görüşlerimizi, Atılım gazetesi aracılığıyla bir kez daha “yüksek sesle” açıklıyoruz.
Özellikle belirtilmek gerekir ki, Bülent Arınç’ın “yüksek sesle söylenmedi” açıklaması gerçeği yansıtmıyor. Yasa değişikliğinin tartışıldığı süreçte başta basın kuruluşları olmak üzere, toplumsal muhalefet güçleri TMY’nin antidemokratik bir düzenleme olduğunu, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü alanında ciddi sorunlara yol açacağına dikkat çekmişti. Dahası toplumsal muhalefet güçleri Terörle Mücadele Yasası’nın Toplumla Mücadele Yasası olacağını belirterek demokratik tepkilerini göstermişlerdi. Ama bu uyarıları AKP hükümeti dikkate almadı ve yasa yürürlüğe girdi.
Eğer Bülent Arınç, ana akım medyayı veya merkez medyayı (AKP yanlısı medya da dahil) kastederek TMY’ye yönelik tepkilerin “yüksek sesle söylenmedi”ğinden söz ediyorsa haklıdır. Bu süreçte söz konusu medya TMY karşısında sessiz kaldı ve bu tutumlarını bugün de önemli ölçüde sürdürüyor.
Bülent Arınç, TMY’de değişiklik yapılabileceğinden söz ediyor ve tartışalım diyor. TMY, üzerinde bazı değişiklikler yapılarak düzeltilebilecek bir yasal düzenleme değildir. A’dan Z’ye anti demokratik hükümlerle, basın özgürlüğünü, düşünce ve ifade özgürlüğünü, söz, gösteri ve örgütlenme özgürlüğünü kısıtlayıcı hükümlerle donatılmıştır.
TMY’nin 6 yıllık uygulamasında görüldü ki, “Terörle mücadele” adı altında aralarında gazetecilerin, yazarların, sanatçıların, akademisyenlerin, insan hakları savunucularının, sendikacıların, kitle örgütü yöneticilerinin, Kürt siyasetçilerin, devrimci, sosyalist siyasetçilerin ve hatta taş atan çocukların da bulunduğu on binlerce insan TMY ile terörize edildi. “Terörle mücadele” demagojisiyle “terör örgütü üyesi”, “terör örgütü yöneticisi” olmakla, veya “terör örgütü propagandası” yapmakla, asılsız komplocu iddialarla suçlandılar. Binlerce insan tutuklanma terörüyle yüz yüze kaldı. Daha geçtiğimiz günlerde, Hopa olaylarını protesto ettikleri için tutuklanan göstericiler hakkında “terör örgütü propagandası yaptıkları” iddiasıyla 22 yıla varan hapis cezaları istendi. Halen binlerce basın emekçisi de TMY kıskacı altındadır. (İkinci kıskaç ise, özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleridir. TMY’nin iptal edilmesi talebiyle, özel yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin kaldırılması talebi iç içe geçmiş bulunmaktadır. Bunun ayrı bir yazı konusu olduğunu belirterek geçelim.)
TMY saldırısı Ahmet Şık gibi, Milliyet gazetesi muhabiri Nedim Şener gibi, Hürriyet gazetesi yazarı Soner Yalçın gibi gazeteci ve yazarların tutuklanmasına dek geldi dayandı. Bu gazeteciler de “terör örgütü üyesi, yöneticisi” olmakla, “terör örgütüne yardımcı” olmakla suçlanıyor.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun (TGDP) saptamasına göre Türkiye cezaevlerinde 12’si imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olmak üzere 62 gazeteci tutuklu bulunmaktadır. Tutuklu gazetecilerin hemen hepsi TMY gereğince tutuklandılar. Dahası, Türkiye’nin tutuklu gazeteci sayısı bakımından Dünya birincisi olmasının müsebbibi de TMY’dir.
Gelinen aşamada TMY, Türkiye ve Dünya kamuoyu nezdinde geniş kesimlerce inandırıcılığını yitirmiş bulunmaktadır.
Bülent Arınç’ın “gelin tartışalım” çağrısı sıkışmışlığın dışavurumudur. O, TMY’ye yönelik tepkileri yumuşatmak için “TMY iptal edilmelidir” şeklindeki talepleri, çağrıları etkisizleştirmek için manevra yapıyor, TMY’nin iptal edilmesi yerine bazı kısmi değişikliklerle TMY’nin ömrünü uzatmaya çalışıyor. Bülent Arınç’ın bu çıkışı, basın özgürlüğü konusunda Türkiye ve Dünya kamuoyu nezdinde inandırıcılıklarını yitirmiş olmalarından kaynaklı savunma psikolojisinin de dışavurumudur.
TMY’ye hayır demeden, TMY’nin iptal edilmesi savunulmadan tutarlı bir basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü savunuculuğu yapılamaz. Basın özgürlüğü alanında bir ilerleme kaydetmenin yolu TMY’nin iptalinden geçiyor.
Tüm demokrasi güçleri TMY’nin tehdidi altındadır. Adeta demokrasi güçleri üzerinde “Demoklesin kılıcı” gibi sallanmaktadır. TMY’nin iptal edilmesinin yolu toplumsal muhalefet güçlerinin, özgürlük ve demokrasi yanlısı güçlerin, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü savunucularının birleşik mücadelesinden, demokratik tepkilerini ortaya koymasından geçiyor.
* Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü

5 Ekim 2011 Çarşamba

Gazeteci Aydın Yıldız Tutuklandı, iki Gazeteci Gözaltında

TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU’NDAN
BASINA VE KAMUOYUNA

DİHA muhabiri Aydın Yıldız Tutuklandı. Özgür Gündem Gazetesi Editörü Kazım Şeker ile Azadiya Welat Gazetesi Eski Genel Yayın Yönetmeni ve Yazarı Tayyip Temel Gözaltında...

KCK operasyonu adı altında 6 ilde eş zamanlı olarak yapılan operasyonlarda yüzlerce BDP yöneticisi ve üyesinin yanı sıra gazeteciler de gözaltına alındı.
1 Ekim 2011 tarihinde Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Aydın Yıldız, Özgür Gündem gazetesi Mersin temsilciliğinden çıkarken gözaltına alınmış ve Antep’e götürülmüştü. Aydın Yıldız, 4 Ekim 2011 tarihinde tutuklandı.
Azadiya Welat eski Genel Yayın Yönetmeni ve gazetenin yazarı Tayyip Temel, 3 Ekim 2011 tarihinde Diyarbakır’da gözaltına alındı.
Özgür Gündem gazetesinin editörü Kazım Şeker de 4 Ekim 2011 tarihinde İstanbul’da gözaltına alındı.
Aydın Yıldız’ın tutuklanmasıyla birlikte cezaevlerinde tutuklu bulunan gazetecilerin sayısı 63’e yükselmiş oldu.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu olarak gelişmelerden kaygılıyız.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cebindeki 1400 kişilik tutuklanacaklar listesi iddiaları gerçekliğe dönüşüyor.
Sıra kimde?..
Terörle Mücadele Yasası (TMY) gereğince yasal faaliyet yürüten Kürt siyasetçilere, gazetecilere yönelik olarak sürdürülen kitlesel gözaltı ve tutuklama terörü; söz, gösteri ve örgütlenme özgürlüğüne, basın özgürlüğüne yönelik doğrudan saldırıdır. Dillere pelesenk olmuş “terör örgütü üyesi, yöneticisi oldukları” gibi asılsız iddialarla yapılan TMY operasyonlarının hiçbir inandırıcılığı bulunmamaktadır.
Yaşananlar, Terörle Mücadele Yasası (TMY)’nin ne denli antidemokratik bir düzenleme olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Terörle Mücadele Yasası (TMY) iptal edilmelidir...

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)
5 Ekim 2011


İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteci.blogcu.com/,