22 Temmuz 2012 Pazar

Basında Sansürün Sözde Kaldırılışının 104. Yıldönümündeyiz...

TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU’NDAN

BASINA VE KAMUOYUNA

Basında Sansürün Sözde Kaldırılışının 104. Yıldönümündeyiz...

Paradoksal bir durum...

Basında sansürün sözde kaldırılışının 104. yıldönümündeyiz.

Ülkemizde 24 Temmuz 1908 tarihinden bu yana her 24 Temmuz günü “Basında sansürün kaldırılışının yıldönümü” olarak kutlanır. Şüphesiz 24 Temmuz 1908’de 2. Meşrutiyetin ilan edilmesi ve 25 Temmuz 1908’de çıkan gazetelerin sansür memurlarına verilmeden yayımlanmasının tarihsel bir anlamı ve değeri vardır. Ancak bu gerçeklikten hareketle 24 Temmuz’un “basın bayramı” veya “basında sansürün kaldırılışının yıldönümü” olarak kutlanması gerçekçi değildir. Çünkü ülkemizde bazen kaba saba, bazen de inceltilmiş bir biçimde olsa da, zaman zaman azalıp zaman zaman çoğalsa da basında sansür, gelenekselleşmiş bir devlet politikası olarak hep uygulandı.

Sansürcüler, tam bir ikiyüzlülükle sansürün kaldırıldığı yalanını hep pompaladı. Sansürcü uygulamalar hem yasal zeminde hem de yasadışı olarak fiilen süregeldi.

Birkaç örnek vermek gerekirse...

2. Meşrutiyetin ilanından sonra 1909 yılında Serbesti gazetesinin başyazarı Hasan Fehmi, devlet güçlerinin parmağıyla Galata köprüsünde kurşunlanarak öldürüldü. Platformumuzun sözcüsü Necati Abay’ın yaptığı araştırmaya göre Ermeni gazeteciler Krikor Zohrab ve Hrant Dink, Türk gazeteciler Sabahattin Ali ve Uğur Mumcu, Kürt gazeteciler Musa Anter ve Nazım Babaoğlu’nun da aralarında bulunduğu 115 gazeteci ve yazar ya gözaltında kaybetme saldırısıyla ya da aslında failleri belli “faili meçhul” cinayetlerle öldürüldü.

104 yılda kapatılan, toplatılan, imha edilen gazetelerin, dergilerin, kitapların sayısının haddi hesabı yok...

104 yıldır tutuklanan ve mahkum olan gazetecilerin, yargılanan gazetecilerin sayısının haddi hesabı yok...

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun saptamasına göre halen cezaevlerinde 16’sı imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olmak üzere çoğu Kürt basınından ve sosyalist basından 90 gazeteci tutuklu bulunmaktadır. Dünyada tutuklu gazeteci sayısı 170’dir. Bunun büyük çoğunluğu Türkiye’de tutuklu bulunmaktadır. 104 yıldır ilk kez AKP hükümeti döneminde tutuklu-hükümlü gazeteci sayısı bakımından Türkiye Dünya birincisi haline geldi.

Bu veriler, basında sansürün kaldırıldığı iddialarının bir palavradan ibaret olduğunu gösteriyor.

Yasal uygulamalara gelince; Anayasa, Terörle Mücadele Yasası, Türk Ceza Kanunu’ndaki çeşitli maddeler yürürlükte olduğu sürece basında sansürün kaldırılmış olduğundan zaten söz edemeyiz. Binlerce gazeteci, sanatçı, aydın, insan hakları savunucusu düşünceleri nedeniyle yargı kıskacında bulunuyor.

Ve en önemlisi AKP hükümeti Anayasa değişikliği kapsamında basında sansürü Anayasa maddesi haline getirmek istiyor.

Demokrasi ile sansür arasında doğrudan bir bağın bulunduğunu da belirtmek gerekir. Eğer demokrasi yoksa basın özgürlüğü de yoktur. Basında sansürün kaldırılmasının, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü alanında iyileşmenin olması için öncelikli olarak Terörle Mücadele Yasası (TMY) iptal edilmelidir. Basında sansür koşullarını daha da ağırlaştıran, son 3. Yargı paketiyle Terörle Mücadele Yasasına bağlanan ve özel yetkilerle donatılmış olan Ağır Ceza Mahkemeleri kaldırılmalıdır. Kalıcı çözüm ise ancak demokrasinin kurulmasıyla olanaklı hale gelecektir...

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)

22 Temmuz 2012

İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,

E-posta: necatiabay@gmail.com,

Blog: http://tutuklugazeteciler.blogspot.com,

Twitter: twitter.com/necatiabay

Facebook: Necati Abay

6 Temmuz 2012 Cuma

SANATÇI FERHAT TUNÇ İÇİN İMZANIZI (ADINIZI SOYADINIZI VEYA KURUM ADI BİLDİRMENİZ YETERLİ) TALEP EDİYORUZ...

NOT: Sanatçı Ferhat Tunç için imzanızı (adınızı, soyadınızı veya kurum adı bildirmeniz yeterli) talep ediyoruz...


Sanatçı Ferhat Tunç’a 2 Yıl Hapis Cezası Verildi...
İKTİDAR SANATTAN ve SANATÇIDAN ELİNİ ÇEK

Kürtler ve muhalifler uzun süredir anti demokratik uygulamalarla karşı karşıya. Her türlü hukuksuzluğun hüküm sürdüğü bir dönemden geçmekteyiz. İktidar partisi adeta bir Cadı Kazanı kaynatıp, muhalif olan herkesi bu kazanda kaynatmaktadır. Söylemde demokrat görünmeye çalışan hükümet yetkilileri, pratikte hayatı kâbusa çevirmiş durumdalar. Kürtlerden yola çıkılarak, KCK ismi altında yapılan operasyonlar, muhalif olan tüm sesleri susturmaya yönelik bir politikaya dönüşmüş durumda.
Kürt siyasetçileri, devrimciler, gazeteciler, öğrenciler, öğretim üyeleri, sendikacılar ve sanatçılar AKP’nin hedef tahtasındalar. Artık Türkiye’de kimse özgürlüklerden, demokrasiden, eşitlikten ve kardeşlikten bahsedemez hale geldi. İktidar partisinin kirli siyasetini deşifre eden kim varsa hapisle cezalandırılmakta. Son olarak Malatya Özel Yetkili 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 1 Mayıs 2011 tarihinde Tunceli’de yaptığı konuşma nedeniyle sanatçı Ferhat Tunç’a verilen 2 yıllık hapis cezasının toplumda kaygı yarattığını üzülerek görmekteyiz. İktidar Partisi rejimini, toplumu sindirerek susturmanın aracına dönüştürmekle kalmayıp, toplumun kendine biat edeceği bir sistemi adım adım hayata geçirmektedir. Konuşan değil susan ve biat eden bir toplum inşa edilmek istenmektedir.
Yaşamı boyunca özgürlük ve demokrasi mücadelesinin neferi olmaya çalışan, barış mücadelesinde yılmadan yürüyen Ferhat Tunç, sadece düşüncelerini ifade ettiği için cezalandırılmak isteniyor. Ferhat Tunç’a verilen ceza aslında bu ülkedeki barışseverlere, demokrasi ve özgürlük güçlerine verilmiş bir cezadır.
Demokrasi ve insan hakları mücadelesini uluslararası arenada başarıyla ve layıkıyla sürdüren sanatçı Ferhat Tunç’un özgürlüğünü kısıtlayıcı her davranış ve kararın, sanata ve sanatçı bağlamında düşünsel ve işitsel sanat pratiklerine zarar vereceği endişesi taşımaktayız. Ferhat Tunç’a verilen cezanın şarkılarına da verilmiş bir ceza olduğu fikrindeyiz. Bu hatanın, eğer düzeltilmezse vicdan ve tarih önünde mahkum olacağını öngördüğümüzü kamuoyuyla paylaşmak isteriz.
Düşünceye tahammül edemeyen karanlık zihniyetlerin sanatçı arkadaşımız Ferhat Tunç’a verdiği cezayı şiddetle kınıyoruz. İktidarın sanattan ve sanatçıdan elini çekmesini talep ediyoruz.

İmzacılar:

İsmail Beşikçi, Suavi, Mikail Aslan, Mehmet Çetin, Şükrü Erbaş, Orhan Alkaya, Temel Demirer, Sibel Özbudun, Filiz Koçali, Necati Abay, Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi, Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP), Fadıl Öztürk, Nesimi Aday, Özgün E. Bulut, Zerrin Taşpınar, Yelda Karataş, Umur Hozatlı, Hüseyin Ayrılmaz, Ergin Doğru, Hewal Ali Yıldırım, Selman Yeşilgöz, Zeynep Tozduman, Hasan Sağlam, Sait Çetinoğlu, Mahmut Konuk, Prof.İrfan Açıkgöz, Muzaffer Erdoğdu, Atilla Tuygan, Ramazan Zengin, Fatma Akalın, Mehmet Ekici, Ali Baran, Doğan Munzuroğlu, Yaşar Kılavuz (Ankara Dersimliler Derneği), Kemal Mutlu (İzmir Dersimliler Derneği) Mesut Gerçek (Alibeyköy Dersimliler Derneği), Nihat Öz (Dersim-Pertekliler Derneği) Hasan Aslaner (Kürmeşliler Derneği)

2 Temmuz 2012 Pazartesi

WHY THE PLATFORM FOR SOLIDARITY WITH IMPRISONED JOURNALISTS (TGDP) HAS BEEN FOUNDED AND WHY IT STILL DRAWS FIRE FROM GOVERNMENT

WHY THE PLATFORM FOR SOLIDARITY WITH IMPRISONED JOURNALISTS (TGDP) HAS BEEN FOUNDED AND WHY IT STILL DRAWS FIRE FROM GOVERNMENT


The Platform for Solidarity with Imprisoned Journalists (TGDP) has been founded at 2nd of February, 2004 by a group of opponent journalists. At that time, there were 10 journalists in prison, of which the majority from Kurdish and socialist opponent press, imprisoned because of immaterial averments while they were doing their journalist job. For example the chief editor of weekly İşçi Köylü (“Worker and Peasant”) had been imprisoned because he did an interview with a guerilla fighter. The institutions like Press Council and Community of Turkish Journalists were not defending those journalists at all, they even were not recognizing them as journalist. The professional organizations of press workers were not interested with the issue.
On the 13th of April, 2003, the editor and writer of the weekly Atılım, who had written the news of bombing actions had been immaterially accused of being “coordinator of bombing actions” and then jailed. Similarly, Atılım’s correspondent Kamber Saygılı had been accused of “producing bomb” and acquitted after resting in prison for 3 months. The professional organizations and the main stream media were in silence. At that period, the weekly Atılım, some opponent journalists and some relatives of imprisoned journalists had organized the campaign “Freedom for Imprisoned Journalists”, the campaign being started on April 2003 and finished on October 2004, when Necati Abay was freed to be judged without arrest. The Platform for Solidarity with Imprisoned Journalist has been founded in such a period, as a result of a concrete need. Since the date it has been founded, the spokesman of TGDP is Necati Abay.

TGDP makes activities for more than eight years demanding “Freedom for Imprisoned Journalists”. Platform expresses the reality of imprisoned journalists to the public opinions in Turkey and outside of Turkey. Some examples to its activities are campaign to send cards-letters to imprisoned journalists; participation to their trials; press statements and press conferences; petitions; regular statements about imprisoned journalists’ identities and their institutions; activities for abolition of Anti-Terror Law (TMY) which is defined as “Anti-Society Law” by opposition forces; activities for abolition of Special Courts (ÖYM) which is another version of martial courts and State Security Courts (DGM).

The Prime Minister Erdoğan has made his last speech about imprisoned journalists on 7th of March, 2012, at the provincial chairmen meeting of his party AKP. He violently criticized the list of 105 imprisoned journalists made by TGDP. He said that 6 people in this list do not exist; that only 6 of them had press cards and that even those ones are not arrested because of their journalistic activities; argument that he had repeated several times. But this reaction of Prime Minister Erdoğan also shows that TGDP is being accepted as a reference by the public opinion in Turkey and outside and that he platform is minded as a result of relations that it constructed with the international press occupational organizations and institutions of human rights.
It’s because of those brave principled activities telling the truths to national and foreign public opinions that TGDP has become a target for government. When Necati Abay has been recently sentenced to 18 years and 9 months, it was in fact TGDP that has been sentenced, because Abay is its spokesman since the beginning.

TGDP is supported by journalists, writers, deputies, the opponent press, and also thousands of people and institutions which are defending freedom of press and speech, and human rights.


Platform for Solidarity with Imprisoned Journalists (TGDP)
3th of July, 2012


CONTACT: Necati ABAY- Spokesman of TGDP, tel: (+90) 535 929 75 86,
E-mail: necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteciler.blogspot.com,
Twitter: https://twitter.com/necatiabay
Facebook: Necati Abay

TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU (TGDP) NEDEN KURULDU VE BUGÜN NEDEN HÜKÜMETİN HEDEFİNDE


TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU (TGDP) NEDEN KURULDU VE BUGÜN NEDEN HÜKÜMETİN HEDEFİNDE

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) 2 Şubat 2004 tarihinde bir grup muhalif gazeteci tarafından kuruldu. O tarihte Türkiye cezaevlerinde gazetecilik görevlerini yaparken asılsız iddialarla tutuklanan, çoğunluğu sosyalist basından ve Kürt basınından düzen muhalifi 10 gazeteci bulunuyordu. İşçi Köylü gazetesi genel yayın yönetmeni Memik Horuz da gerillayla röportaj yaptığı gerekçesiyle tutuklanmıştı. Basın Konseyi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti gibi basın meslek kuruluşları tutuklu gazetecileri sahiplenmek bir yana gazetecilik kimliklerini bile kabul etmiyordu. Basın meslek kuruluşları tutuklu gazetecilere sahip çıkmıyor, görmezlikten geliyordu.
13 Nisan 2003 tarihinde Atılım gazetesi editörü ve yazarı Necati Abay bombalama eylemlerinin haberini yaptığı için asılsız bir iddiayla “bombalama eylemlerinin koordinatörü” olmakla suçlanıp tutuklanmıştı. Atılım gazetesi muhabiri Kamber Saygılı da asılsız iddialarla “bomba imalatçısı olmak”la suçlanmış, 3 ay tutuklu kalmış ve beraat etmişti. Basın meslek örgütleri ve merkez medya yine sessiz kalmıştı. Bu süreçte Atılım Gazetesi, bir grup muhalif gazeteci ve tutuklu gazetecilerin yakınları, tutuklu gazetecilere sahip çıkmak amacıyla “Tutuklu Gazetecilere Özgürlük” adı altında 2003 yılı Nisan ayında başlayan ve Necati Abay’ın tutuksuz yargılanmak üzere 2004 yılı Ekim ayında serbest bırakılmasıyla sonlandırılan bir kampanya yürütmüştü. Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu, böylesi bir süreçte, somut bir ihtiyacın ürünü olarak kuruldu. TGDP’nin kurulduğu tarihten bu yana sözcülüğünü gazeteci Necati Abay yapmaktadır.
TGDP, sekiz yılı aşkın bir süredir “Tutuklu Gazetecilere Özgürlük” istemli çalışma yürütmektedir. Tutuklu gazeteciler gerçeğini Türkiye ve Dünya kamuoyuna açıklamaktadır, anlatmaktadır. Tutuklu gazetecilere “Kart-Mektup gönderme” kampanyası, tutuklu gazetecilerin duruşmalarına katılma, basın açıklamaları, basın toplantıları, imza kampanyaları, tutuklu gazetecilerin kimlikleri ve çalıştıkları basın kurumu hakkında düzenli açıklamalar toplumsal muhalefet güçlerinin Toplumla Mücadele Yasası adına verdiği Terörle Mücadele Yasasının (TMY) kaldırılması, sıkıyönetim mahkemeleri ve Devlet Güvenlik Mahkemelerinin (DGM) devamı olan Özel Yetkili Mahkemelerin (ÖYM) kaldırılması gibi çeşitli çalışmalar yürütmektedir.
Başbakan Erdoğan tutuklu gazetecilerle ilgili konuşmasını en son 7 Mart 2012 tarihinde AKP Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında yaptı. Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)’nin o tarihte 105 kişilik olan tutuklu gazeteciler listesini eleştiri bombardımanına tuttu. TGDP’nin tutuklu gazeteciler listesindeki 6 ismin hayali olduğunu açıkladı. Listemizdeki tutuklu gazetecilerin sadece 6’sının basın kartı olduğunu, onların da gazetecilik görevleri nedeniyle tutuklanmadığı nakaratını tekrarladı. Başbakan Erdoğan’ın TGDP’yi hedef tahtasına koyması, TGDP’nin Türkiye ve Dünya kamuoyu nezdinde referans kabul edilmesi, sözünün ciddiye alınması, uluslararası basın meslek kuruluşlarıyla, insan hakları kuruluşlarıyla kurduğu ilkesel ilişkiyle, vicdanlarda sempatinin oluşmasıyla doğrudan bağlantılıdır.
Tüm bu cesur, ilkeli, açık, iç ve uluslararası kamuoyunu gerçeklerle buluşturan çalışmaları ve mücadeleleri nedeniyledir ki, TGDP, hükümetin hedefi haline geldi. Necati Abay’a 18 yıl 9 ay hapis cezası verilmesi de sözcülüğünü yaptığı TGDP’ye verilmiş bir cezadır.
TGDP, gazeteciler, yazarlar, milletvekilleri, tutuklu gazetecilerin yakınları, muhalif basın, basın özgürlüğünü, düşünce ve ifade özgürlüğünü, insan haklarını savunan binlerce kişi ve kurum tarafından desteklenmektedir.

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)
3 Temmuz 2012

İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
Facebook: Necati Abay