25 Kasım 2012 Pazar

I HAVE BEEN REDUCED TO SILENCE IN TURKEY! I AM A JOURNALİST IN EXILE FROM NOW ON...


TO THE PRESS AND PUBLIC OPINION


I HAVE BEEN REDUCED TO SILENCE IN TURKEY!

I AM A JOURNALİST IN EXILE FROM NOW ON...

Necati ABAY
Representative of the Platform for Solidarity with Arrested Journalists (TGDP) in Exile

November 25, 2012



I have been reduced to silence in Turkey and now, I am a journalist in exile.

I will try to maintain my journalism activity, press freedom, freedom of thought and expression struggle at exile conditions as a representative of the Platform for Solidarity with Arrested Journalists (TGDP) spokesmanship of which I have been carrying out since its foundation in February 2004.

You may be one of thousands of witnesses of the struggle that I carry on in the fields of press freedom, freedom of thought and expression, freedom of speaking, protest and organization in Turkey.

I have been in prison for three times as “a hardened criminal of thought” . I stayed at Metris military prison in the period of fascist coup dated September 12, 1980.  I stayed at Gebze Prison in the period of postmodern coup of 1997 and at Tekirdağ F Type Prison in 2003 due to the conspiracy suit that still continues.

I have been forced to make asylum application to Germany by the AKP government at this stage.

I was in Europe due to panels with subject of “press freedom in Turkey”.  I had completed my panels in Germany, Sweden and France. I cancelled my panels in Belgium and the Netherlands and gave up with returning to Turkey when the Supreme Court of Appeal declared its decision on October 15, 2012. I had to make asylum application to Germany.

The state showed the way of either F type prison or the exile. I have been reduced to silence in Turkey.

İstanbul 12th High Criminal Court sentenced me to imprisonment for 18 years and 9 months with the claim of being the organization director with its decree dated May 4, 2011. My attorney Gülizar Tuncer and me thought that the Supreme Court of Appeal would reverse the judgment of sentence with request of exculpation because I was sentenced due to “opinion but no evidence” as stated in the court decree. In fact, a non-existing proof could not be found. The decree of the court was not a legal decree but a political decision. In spite of that,  9th Penal Chamber of the Supreme Court of Appeal  reversed the judgment in favor of me seemingly since it considered the penalty for 18 years and 9 months much with the decree declared on the date of October 15, 2012 (justified decision has not been declared yet) but it clinched the lawlessness and gave a decree against me by stating that I had to be punished between 10-15 years for organization membership.

The summary of the state’s debate is as follows for me: Shall we punish Necati Abay with 18 years and 9 months or shall we give a punishment between 10-15 years!

My search for the justice for 9 years has been ended with exile in that way.


There are some reasons for which they want to punish me with penal servitude.
I conspiracy was organized before 9 years since I was working as editor and author at Atılım, the newspaper. Atılım is punished once more at me in that way. I was arrested before 9 years when I was working at Atılım and I was released by the court pending my trial. After that, we established the Platform for Solidarity with Arrested Journalists (TGDP) in February 2004 with a group of opponent journalists. I have conducted spokesmanship of TGDP starting from its foundation. TGDP, spokesmanship of which I have been carrying on, has a special role in declaring the fact of arrested journalists, the fact that Turkey is the number one in the world in terms of the number of arrested journalists, the severe problems in fields of press freedom, freedom of thought and expression to the public opinion of the world and Turkey and creation of public opinion. I consider critics bombing of the Prime Minister Erdoğan about TGDP, spokesmanship of which I have been carrying on by giving its name on TV on the date of March 7, 2012 as a reason of the fact that they want to punish me and imposition of exile to me.

Moreover, I was one the persons who made the torturer police chief Sedat Selim Ay who was brought to the post of İstanbul Vice Chief of Police and İstanbul Anti-Terror Branch of in torture lawsuit. In addition, we had applied to European Human Rights Court (EHRC) about the state of Republic of Turkey because of dropping lawsuits of torturers due to prescription and executing torture investigation deficiently as intentional. EHRC sentenced Turkey on the date of April 6, 2010. I was one of the persons who had Turkey sentenced in this lawsuit. One of the reasons that they want to punish me insistently and imposition of exile is these torture suits and That I had torturers sentenced.

Last of all, I should state that I was member of Organization of Journalists without Borders (RSF) on the date of October 19, 2012 when I went to Paris for panels.

I greet all of you with respect and love...

NOTE: You can record my phone number in Germany (0049) 152 13 78 74 41



CONTACT: Necati ABAY, Germany Phone GSM: (0049) 152 13 78 74 41
E-mail: necatiabay@gmail.com,
Blog:
http://tutuklugazeteciler.blogspot.com,
Twitter:
https://twitter.com/necatiabay
Facebook:
http://facebook.com/necati.abay

TÜRKİYE’DE SUSTURULDUM! ARTIK SÜRGÜNDEKİ BİR GAZETECİYİM...


Basına ve Kamuoyuna



TÜRKİYE’DE SUSTURULDUM!

ARTIK SÜRGÜNDEKİ BİR GAZETECİYİM...

Necati ABAY
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)’nin
Sürgündeki Temsilcisi

25 Kasım 2012


Türkiye’de susturuldum ve artık sürgündeki bir gazeteciyim.

Şubat 2004’te kurulduğu tarihten bu yana sözcülüğünü yaptığım Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)’nin sürgündeki temsilcisi olarak gazetecilik faaliyetimi, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü mücadelemi sürgün koşullarında sürdürmeye çalışacağım.

Türkiye’de basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, söz, gösteri ve örgütlenme özgürlüğü alanında sürdürdüğüm mücadelenin binlerce tanıklarından birisi belki de sizsinizdir.

“Kaşarlanmış bir düşünce suçlusu” olarak üç kez cezaevine girdim. 12 Eylül 1980 faşist darbesi döneminde Metris askeri cezaevinde kaldım. 1997 postmodern darbe döneminde Gebze Cezaevinde, 2003 yılında da sürmekte olan komplo davası nedeniyle Tekirdağ F Tipi Cezaevinde kaldım.

Gelinen aşamada AKP iktidarınca Almanya’ya iltica başvurusu yapmak zorunda bırakıldım.

“Türkiye’de basın özgürlüğü” konulu paneller nedeniyle Avrupa’da bulunuyordum. Almanya, İsviçre ve Fransa’daki panellerimi yapmıştım. Yargıtay 15 Ekim 2012’de kararını açıklayınca  Belçika ve Hollanda panellerimi iptal ettim ve Türkiye’ye dönmekten vazgeçtim. Almanya’ya iltica başvurusunda bulunmak zorunda kaldım.

Devlet beni ya F tipi cezaevinin ya da sürgünün yolunu gösterdi. Türkiye’de artık susturulmuş oldum.

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi 4 Mayıs 2011 tarihli kararıyla örgüt yöneticisi olduğum iddiasıyla 18 yıl 9 ay hapis cezası vermişti. Avukatım Gülizar Tuncer ve ben Yargıtay’ın beraat istemiyle mahkumiyet kararını bozacağı düşüncesindeydik. Çünkü mahkeme kararında da belirtildiği gibi bana  “kanıt yok ama kanaatten” ceza verilmişti. Olmayan bir kanıt zaten bulunamazdı. Mahkemenin kararı hukuki değil siyasi bir karardı. Buna karşın Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 15 Ekim 2012 tarihinde açıkladığı kararla (henüz gerekçeli karar açıklanmadı) görünürde 18 yıl 9 aylık cezayı fazla bularak lehime bozdu ama örgüt üyeliğinden 10 yıl ile 15 yıl arasında cezalandırılmam gerektiğini belirterek esasen hukuksuzluğu perçinlemiş ve aleyhime bir karar vermiş oldu

Benim için devletin yaptığı tartışmanın özeti şu: Necati Abay’ı 18 yıl 9 ayla mı cezalandıralım yoksa 10 yıl ile 15 yıl arasında bir ceza mı verelim!

9 yıllık adalet arayışım böylelikle sürgünle sonlandı.

Ağır hapis cezasıyla cezalandırılmak istenmemin birkaç sebebi var.
9 yıl önce Atılım gazetesinde editör ve yazar olarak çalışıyor olmam nedeniyle komplo kurulmuştu. Benim nezdimde böylece Atılım gazetesi de bir kez daha cezalandırılmış oluyor. Atılım gazetesinde 9 yıl önce çalışırken tutuklandıktan sonra mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığımda bir grup muhalif gazeteciyle birlikte Şubat 2004’te Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)’yi kurmuştuk. Kurulduğu tarihten bu yana TGDP’nin sözcülüğünü yürüttüm. Tutuklu gazeteciler gerçeğinin, tutuklu gazeteci sayısı bakımından Türkiye’nin dünya birincisi olduğu gerçeğinin, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü alanındaki çok ağır sorunların Türkiye ve dünya kamuoyuna duyurulmasında, kamuoyu oluşturulmasında sözcülüğünü yaptığım TGDP’nin özel bir rolü vardı. Başbakan Erdoğan’ın 7 Mart 2012 tarihinde TV’lerde isim vererek sözcülüğünü yaptığım TGDP’yi eleştiri bombardımanına tutması da cezalandırılmak istenmemin, sürgün dayatmasının nedenlerinden birisi olarak görüyorum.

Dahası İstanbul Emniyet Müdür Yardımcılığına ve İstanbul Terörle Mücadelenin başına getirilen işkenceci polis şefi Sedat Selim Ay’ı işkence davasında mahkum ettirenlerden birisi de bendim. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti devletini işkencecilerin zaman aşımına uğratılması ve işkence soruşturmasının kasıtlı olarak eksik yürütülmesi nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’e başvuruda bulunmuştuk. AİHM 6 Nisan 2010 tarihinde Türkiye’yi mahkum etmişti. Türkiye’yi bu davada mahkum ettirenlerden birisi de bendim. Israrla cezalandırılmak istenmemin, sürgün dayatmasının nedenlerinden birisi olarak bu işkence davaları ve işkencecileri mahkum ettirmemdir.

Son olarak, paneller için Paris’e gittiğimde 19 Ekim 2012 tarihinde Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF)’nin de üyesi olduğumu belirtmeliyim.

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum...

NOT: Almanya telefonumu kaydedebilirsiniz (0049) 152 13 78 74 41




İLETİŞİM: Necati ABAY,  Almanya Telefonum GSM: (0049) 152 13 78 74 41
Twitter:https://twitter.com/necatiabay

7 Kasım 2012 Çarşamba


Dostlarımıza Çağrı,

24 Aralık 2011 tarihinde KCK adı altında yapılan operasyonlarda 
tutuklanan Özgür Gündem, Diha, Demokratik Modernite, Azadiya Welat ve 
Fırat Dağıtım çalışanı 34 gazeteci arkadaşımızın duruşması12 Kasım 
2012'de İstanbul-Silivri'de yapılacak.

Arkadaşlarımız gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklu bulunmaktadır. 
Gazetecileri Koruma Örgütü'nün (CPJ) raporu da bizim bu dediğimizi teyit 
etmiştir.

Tutuklu arkadaşlarımızdan Ayşe Oyman, Fatma Koçak ve Selahattin Aslan 
aynı zamanda Türkiye cezaevlerinde süren açlık grevi eylemi yapan 
tutsaklardan.

1 yıla yakın süredir tutuklu bulunan arkadaşlarımızla dayanışmanızı 
devam ettirmek için 12 Kasım'da İstanbul'da görülecek duruşmaya 
katılmanız bizleri memnun edecektir.


Saygılarımızla


Özgür Gündem Gazetesi
Genel Yayın Yönetmeni
Av. Eren Keskin

İrtibat Tel: (0212) 251 86 08

15 Ekim 2012 Pazartesi

Gazeteciler Hatice Duman ve TGDP sözcüsü Necati Abay hakkında Yargıtay kararını açıkladı...


 

Atılım Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Hatice DUMAN ve Platformumuz TGDP’nin Sözcüsü Necati ABAY Hakkında Yargıtay Kararını Açıkladı...

Yargıtay’ın Kararı Basın Özgürlüğüne Vurulmuş Ağır Bir Darbedir...

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, henüz imzalanmamış kararıyla İstanbul özel yetkili 12. Ağır Ceza Mahkemesince 9 yıldır tutuklu yargılanan Atılım gazetesi yazı işleri müdürü Hatice Duman’a verdiği müebbet hapis cezasını onadı. Böylece Yargıtay ilk kez bir gazeteciye verilen müebbet hapis cezasını onaylamış oldu.

Gazeteci Hatice Duman hakkında verilen bu karar, basın özgürlüğüne, düşünce ve ifade özgürlüğüne vurulmuş ağır bir darbedir. Polis komplosunun hukukileştirilmesidir.

9 yıldır tutuksuz yargılanan Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun (TGDP) Sözcüsü Necati Abay hakkında ise İstanbul özel yetkili 12. Ağır Ceza Mahkemesince “kanıt yok ama kanaatten” örgüt yönetici olduğu gerekçesiyle verilen 18 yıl 9 aylık hapis cezasını bozdu. Ancak bozma gerekçesi esasen Abay’ın lehine değildir. Yargıtay, Necati Abay’ın “örgüt yöneticiliğinden” değil, “örgüt üyeliğinden” cezalandırılması gerektiğini açıkladı. Abay’a 2003 yılında Atılım gazetesinde editör olarak çalışırken uygulanan polis komplosu, Yargıtay kararıyla bir biçimde tescillenmiş oluyor.

AKP hükümetince İstanbul Emniyet Müdür Yardımcılığına ve Terörle Mücadele Şubesi müdürlüğüne atanan Sedat Selim Ay’ı işkence davasında mahkum ettirenlerden ve aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde de bu işkence davasındaki eksik soruşturma nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti devletini mahkum ettirenlerden birisi de Necati Abay’dı. Dolayısıyla işkenceciler terfi ettirilirken, işkencecileri mahkum ettirenler cezalandırılıyor. Adaletsizliğin dip noktasıdır bu.

Bu kararla devlet aynı zamanda Necati Abay’ı ya F Tipi Cezaevinin ya da sürgünün yolunu gösteriyor ve her iki durumda da susturulmak isteniyor...

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) olarak Yargıtay’ın iki gazeteciyle ilgili verdiği kararın hukuki değil, siyasi bir karar olduğunu düşünüyoruz ve protesto ediyoruz. Başta basın meslek kuruluşları, insan hakları savunucuları olmak üzere basın özgürlüğünü savunan tüm kişi ve kurumları bu adaletsiz karara karşı duyarlılık göstermeye çağırıyoruz...

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)
15 Ekim 2012

İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü,  GSM: 0535 929 75 86,
Twitter:https://twitter.com/necatiabay

18 Eylül 2012 Salı

Yürüyüş dergisi muhabiri Musa Kurt ve Tavır Yayınları sahibi Bahar Kurt tutuklandı...


TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU’NDAN
BASINA VE KAMUOYUNA


Yürüyüş dergisi muhabiri Musa Kurt ve Tavır Yayınları sahibi Bahar Kurt tutuklandı...

İbrahim Çuhadar’ın cenazesi için Adli Tıp Kurumu önünde beklerken gözaltına alınan 21 kişiden 8'i tutuklandı.

Terörle Mücadele Yasası (TMY) gereğince tutuklananlar arasında gazetecilik görevini yaparken gözaltına alınan Yürüyüş dergisi muhabiri Musa Kurt ve Tavır Yayınları sahibi Bahar Kurt da bulunuyor.

Genelde toplumsal muhalefet güçlerine, özelde gazetecilere yönelik tutuklama gerekçesi yine aynı. “Terör örgütü üyesi olmak.”

Yaşamını yitiren bir insanın, insani bir görev olarak cenazesini almak için Adli Tıp Kurumu önünde beklemek, gazetecilik görevini yerine getirmek için orada bulunmak, TMY gereğince örgüt üyesi olmakla özdeşleştiriliyor. Tek başına bu örnek bile TMY’nin ne denli keyfi, absürd bir yasal düzenleme olduğunu gösteriyor. Toplumsal muhalefet güçlerinin TMY’yi toplumla mücadele yasası adını vermesini doğrulayan bir uygulamayla daha yüz yüzeyiz.

 Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) olarak başta Yürüyüş dergisi muhabiri Musa Kurt ve Tavır Yayınları sahibi Bahar Kurt olmak üzere temel insan haklarına aykırı olarak 8 kişinin tutuklanmasını protesto ediyor ve tutuklananların derhal serbest bırakılmasını istiyoruz...

Terörle Mücadele Yasası (TMY) Kaldırılsın...
Tutuklu Gazetecilere Özgürlük...


Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)
18 Eylül 2012


İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü,  GSM: 0535 929 75 86,
Twitter:https://twitter.com/necatiabay