27 Ağustos 2010 Cuma

Kürt Basını ve Sosyalist Basın Saldırının Odağında

TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU’NDAN
BASINA VE KAMUOYUNA

* Kürt Basını ve Sosyalist Basın Saldırının Odağında...

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun (TGDP) saptamasına göre düzen muhalifi 18 gazete, dergi, radyo ve TV’de çalışırken tutuklanan ve tutukluluk durumları devam eden gazeteci ve yazarların sayısal dökümünü bilginize sunuyoruz.
Bilginize sunduğumuz verilerden anlaşılacağı üzere düşünce ve ifade özgürlüğüne, halkın haber alma hakkına yönelik saldırıların Kürt basını ve sosyalist basın üzerinde yoğunlaştığı görülüyor.

Azadiya Welat Gazetesi: 7
Atılım Gazetesi: 7
Dicle Haber Ajansı (DİHA): 6
Gündem Gazetesi: 2
İşçi-Köylü Gazetesi: 2
Özgür Radyo: 1
Radyo Dünya: 1
Gün TV: 1
Özgür Gençlik Dergisi: 1
Özgür Halk Dergisi: 1
Renge Heviya Jine (Kadının Umudunun Rengi) Dergisi: 1
Odak Dergisi: 1
Ekmek ve Adalet Dergisi: 1
Yürüyüş Dergisi: 1
Devrimci Hareket Dergisi: 1
Eylül Dergisi: 1
Devrimci Demokrasi Gazetesi: 1
Aram Yayınları: 1

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)
27 Ağustos 2010

İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: info@tutuklugazeteciler.com, necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteciler.blogspot.com/

17 Ağustos 2010 Salı

12 Eylül mağdurları konuşuyor: Necati Abay: Ne 'Evet' ne 'Hayır', Boykot

Abay: Ne 'Evet' ne 'Hayır', boykot

12 Eylül'de, 400 gazeteciye 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 3 gazeteci öldürüldü, 300'ü saldırıya uğradı. Gazeteler 300 gün yayın yapamadı, 39 ton gazete ve dergi imha edildi. Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü Necati Abay'a soruyoruz: Evet mi, hayır mı, boykot mu?


İSMİNAZ ERGÜN- "Bir ay boyunca Filistin askısı, haya burma, cop ve elle cinsel taciz de dahil çeşitli işkence biçimlerine maruz kaldım. Politik kimliğimi ve onurumu teslim etmemi istediler. Reddettim." Bu sözler, 12 Eylül mağduru Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü Necati Abay'a ait. Abay, ETHA'ya konuştu, anayasa referandumunda takınacağı tutumu açıkladı.

GAYRETTEPE İŞKENCEHANESİ'NDE 1 AY
12 Eylül'de, 400 gazeteci hakkında 4 bin yıla yakın hapis istemiyle dava açıldı, toplam 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 3 gazeteci öldürüldü, 300'ü saldırıya uğradı. Gazeteler 300 gün yayın yapamadı, 39 ton gazete ve dergi imha edildi. Askeri darbe gazeteleri, gazetecileri ve düşünce özgürlüğünü böyle prangaya vurdu.

12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 30 yıl geçti. Türkiye, şimdi '80 darbesinin 30. yılında AKP'nin anayasa değişikliği paketini oylamaya hazırlanıyor. Kimisi 'evet' diyor, kimisi 'hayır', kimisi 'boykot'. ETHA, bu kez 12 Eylül mağduru bir gazeteciye anayasa değişikliği referandumunu soruyor: Evet mi? Hayır mı? Boykot mu?

İŞKENCEDE CİNAYETE TANIKLIK ETTİ
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü Necati Abay, eşi Leyla Abay ile birlikte 1984 Eylül'ünde İstanbul'daki evinden gözaltına alınır. Böylece Abay için 1 aylık gözaltı maratonu başlar. Abay, suçlamaları kabul etmesi için işkencelerden geçirilir. Her sorguda aynı muameleyle karşılaşır; Filistin Askısı, haya burma, cop ve elle cinsel taciz ve daha nice işkence çeşitleri...

Ama Abay sadece bir mağdur değil, aynı zamanda tanık. Zira gözaltında Hakkı Erdoğan adlı devrimcinin işkence ile ölümüne tanık olur. "Gayrettepe işkencehanesi"ne geçtikten sonra tutuklanarak Metris Cezaevi'ne gönderilen TGDP sözcüsü, maruz kaldığı işkencelerle ilgili "politik kimliğimi ve onurumu işkencecilere teslim etmem istendi. Reddettim" diyor.

ÖZÜNDÜ BİR DEĞİŞİKLİK YOK
Abay, darbenin amacının işçi sınıfı ve ezilenlerin özgürlük mücadelesini boğmak olduğunu belirtiyor, "12 Eylül aynı zamanda söz, eylem ve örgütlenme özgürlüğüne, düşünce ve ifade özgürlüğüne, halkın haber alma özgürlüğüne karşı örgütlenen bir darbedir" diyor. Necati Abay, 12 Eylül döneminde çok sayıda gazetecinin tutuklandığını, işkence tezgahlarından geçirildiğini ve gazetelerin yakıldığını hatırlatıyor.

Askeri darbenin ürünü olan anayasanın, 12 Eylül'de referanduma sunulacak olmasının tarihin ironisi olduğunu belirten Abay, halkın "Evet" ve "Hayır" ikilemi dayatması altına alındığını kaydediyor. Necati Abay, referandumda oylanacak AKP değişiklik paketinin anayasasının özünde bir değişiklik yapmadığını söylüyor ve ekliyor: "Sadıktan evet oyu çıkarsa tabi."

'EVET' DE, 'HAYIR' DA ÇIKSA AYNI
'Evet' ve 'Hayır' oylarının bir birinden farklı olmadığını söyleyen Abay, konuşmasını şöyle sürdürüyor: "'Evet' oyunun çıkması, 12 Eylül karşıtı mücadelenin ötelenmesine neden olacak. 'Hayır' seçeneği ise statükocu güçlerin 12 Eylül anayasasına dört elle sarılmasının ifadesidir. 'Evet' ve 'Hayır' oyları, 12 Eylül anayasasının daha da pekiştirilmesi anlamı taşımaktadır."

İkisinin de halkın seçeneği olamadığını dile getiren Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma PLatformu Sözcüsü Abay, "12 Eylül günü sandıktan 'Evet' de çıksa, 'Hayır' da çıksa, biz işçi ve emekçiler için bir değişiklik olmayacak. 12 Eylül anayasası ile yönetilmeye devam edeceğiz. Dolayısıyla bu referandum meşru bir referandum değil. Tavrımız, bu referandumu boykot etmek olmalıdır" diyor.

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Tutuklu Gazeteci Suzan Zengin'in Mektubu ve Duruşmasına Çağrı

TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU’NDAN
BASINA VE KAMUOYUNA

1 yıldır tutuklu bulunan İşçi-Köylü gazetesi Kartal büro çalışanı Suzan Zengin’in gönderdiği mektubu, 26 Ağustos’ta görülecek ilk duruşması için yapılan çağrıyı, 10’u yazı işleri müdürü 38 tutuklu gazetecinin isimlerini bilginize sunuyoruz. Tutuklu gazeteci Suzan Zengin davasına gerekli duyarlılığı göstermeniz dileğiyle...

***

SUZAN ZENGİN SERBEST BIRAKILSIN !
Merhaba;
Aşağıda mektubunu okuyacağınız Gazeteci- Çevirmen ve İnsan Hakları aktivisti Suzan ZENGİN yaklaşık 1 yıldır tutuklu bulunmaktadır. 26 AĞUSTOS 2010 Perşembe günü saat 10.00’da Beşiktaş 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanacak duruşmayla, 1 yılın sonunda ilk kez hakim huzuruna çıkmış olacak.
Hiçbir somut delile dayanmayan “örgüt üyeliği” iddiasıyla 1 yıldır hapishanede tutulan Suzan ZENGİN şahsında, sayıları her geçen artan ve bugün 39’a ulaşan tüm tutuklu basın-yayın çalışanları ve gazetecilerin serbest bırakılması talebimizi dile getirmek için, tüm duyarlı kişi ve kurumları 26 Ağustos 2010 saat 10’da Beşiktaş 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek duruşmaya katılmaya ve saat: 9.30’da Adliye önünde gerçekleştirilecek basın açıklamasına güç veremeye, Suzan Zenginle dayanışmaya çağırıyoruz.
Ailesi Adına
BEKİR ZENGİN
***
Merhaba;
Ben 10 aydır Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi’nde tutuklu bulunan bir çevirmen-gazeteciyim. Bu süre içinde hiç mahkemeye çıkarılmadım. İlk duruşmam 26 Ağustos 2010 da. Yani tutuklanmamdan tam bir yıl sonra. Bu tarihin adli tatile denk getirildiğini de ayrıca vurgulayayım.
Tutuklanmamdan tam 8 ay sonra hazırlanan iddianame de “yasa-dışı örgüt üyeliği” ile suçlanmaktayım. Ancak ne iddianamede ne de dosyada yöneltilen suçlamaya dönük tek bir “kanıt” bile yoktur. “Kanıt” olarak sunulmaya çalışılan-sunulan materyallerin tümü çalıştığım İşçi-Köylü Gazetesi’nin çalışmaları kapsamındadır.
Bunlar, gazete de yayınlanmış haber, röportaj, gazetenin açıkça belirtilen büro kirası, telefon vb. hesapları ve de gazetenin irtibat telefonu üzerinden yapılan, gazete çalışması kapsamında görüşmelerdir. Bunların tümü de yasal-meşrudur.
Durumuma ilişkin buraya kadar aktardıklarımı, bir süre önce yazdığım bir mektupla , kamuoyuna duyurmaya çalışmıştım. Aynı mektupta, tutuklanmamın bir komplo sonucu gerçekleştiğine de vurgu yapmıştım. Burada ise daha ziyade nasıl bir komplo ile karşı karşıya bırakıldığımı aktarmaya çalışacağım.
Uzunca yıllardır sistem muhalifi devrimci bir kimliğim var. Bu kimliğimi ise hiçbir zaman ve hiçbir yerde gizleme ihtiyacı hissetmedim. Kimliğimi her zaman, her koşulda açık açık savundum. İkametimi bile 13 yıldır değiştirmedim. Bugüne kadar çok sayıda devrimci-demokratik kurumda, yine açık kimliğimle çalıştım. Bunun yanısıra da, halen üyesi olduğum İnsan Hakları Derneği’nin İnsan Hakları mücadelesine de katıldım.
7 yıldır Umut Yayımcılık bünyesinde çalışmaktayım. Son üç yıldır da Umut Yayımcılık tarafından çıkarılan İşçi-Köylü Gazetesi’nin Kartal bürosundayım. Burada hem gazetecilik hem de yayınevlerine çevirmenlik yapmaktayım.
Kimliğim ve kimliğime uygun bu pratiğim polis tarafından da bilinmektedir. Çünkü bu ülkede polisle-mahkemeyle tanışmamış olan sistem muhalifi neredeyse yok gibidir.
Bu açık ve bilinen kimliğime karşın, 28 Ağustos 2009 tarihinde, sabaha karşı, evim silahlı polisler tarafından basıldı. (Oysa hergün gazete bürosunda olduğum polisce çok iyi bilinmektedir. Çünkü muhalif gazeteler, kurumlar ve çalışanları neredeyse 24 saat polis tarafından izlenir-gözlenir. Bunu da herkes bilir!)
Evde yapılan aramadan sonra götürüldüğüm Emniyet Müdürlüğü’nde, buraya gelen avukatım aracılığı ile, benim dışımda 3 genç erkeğin daha, evleri -aynı saatlerde- basılarak, emniyete getirildiklerini öğrendim. 4 gün kaldığım Emniyet’ten İstanbul Adliyesi’ne götürülmek üzere çıkarıldığımızda ancak görebildiğim ve bir eylemle suçlandıklarını öğrendiğim bu kişileri tanımıyordum. Aynı şekilde onlar da beni tanımıyordu.
Zaten ne Emniyet’e, ne savcılıkta ne de çıkarıldığımız mahkeme de bana ne bu kişilerle ilgili ne de bunlara yöneltilen iddialarla ilgili herhangi bir soru da yöneltilmemişti.
Ortada bu yönlü bir kanıt- tanık- ifade vb. durum da yoktu.
Durum böyle olmasına ve gazeteci olduğumu söylememe, bunun tersini kanıtlayacak hiçbir kanıt olmamasına karşın, çıkarıldığımız mahkeme, bu kişilerin yanı sıra, benim hakkımda da tutuklama kararı verdi.
“Gizlilik” kararı konulan dosya- iddianame tam 8 ay sonra ortaya çıktığında da, daha önce değindiğim, gazeteye ait materyallerin dışında, “yasa-dışı” olarak adlandırılabilecek hiçbir delilin olmadığı bir kez daha görüldü.
Ancak hiçbir temele- kanıta dayanmayan iddianame, benim, eylem vb. suçlamaların- ki bu suçlamaların bana dönük olmadığını da koymuştum- bulunduğu bir dosya da “yasa-dışı örgüt üyeliği” iddiası ile yargılanıyor olmamı ortadan kaldırmadı.
İşte komplo olarak adlandırdığım durum budur. Komplo ise sadece beni hedeflememiştir. Benimle birlikte, muhalif olan gazetemizi de hedeflemiştir. Muhalif basına ve çalışanlarına dönük baskı, sindirme, engelleme vb. girişimlerin bir parçası olarak hayata geçirilmiştir.
Bu arada, tutuklandığım andan itibaren, hem avukatımın hem de benim tutuklanmaya ilişkin yaptığımız tüm itirazlara “matbu” denilebilecek (çünkü noktasına virgülüne kadar aynı içeriktedir) “red” cevapları aldık.
Mektubu sonlandırmadan önce, hapishane koşullaının yarattığı ciddi bir soruna da değinmek istiyorum:
Ben 51 yaşındayım ve hipertansiyon, hızlı kemik erimesi, ülser vb. kronik hastalıklarım var. Bunların düzenli olarak yapılması gereken, tahlil-tetkik de dahil tedavisine dönük koşullarda hapishane ortamında ortadan kaldırılmıştır. Ancak hapishanede olup da tedavisi engellenenin bir tek ben olmadığımı da hemen vurgulayayım. Hapishanelerde, kanser vb. ciddi hastalıkları olan ve aslında hapishane koşullarında yaşamaları mümkün olmayan çok sayıda insanın olduğu bilinmektedir.
“Başı- dişi” ağrıyan “paşaları”, tutuklanmalarından kısa bir süre sonra “sağlığı hapishanede kalmaya elverişli değil” diyerek salıverenler, söz konusu sistem muhalifleri olduğunda, körleri- sağırları oynamaktadırlar!
Komplocu bir yöntemle, hukuksuz ve keyfi olarak tutuklanmamı kamuoyunda teşhir etmeyi sürdürürken, önemli bir soruna, hapishanelerdeki sağlık sorununa da dikkat çekmek istedim.
Tutukluluk, dava vd. sürecime ilişkin daha geniş bilgi ise Avukatım GÜL ALTAY’dan alınabilir.
Av. Gül Altay’a ulaşım: 0532 367 15 33 nolu telefon üzerinden sağlanabilir.

SUZAN ZENGİN
Tutuklu Gazeteci (Çevirmen)
Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi B- 4
***
TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU (TGDP)

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformunun saptamasına göre Türkiye cezaevlerinde tutuklu bulunan 10’u yazı işleri müdürü 39 gazeteci ve yazarın isimlerini, görevlerini ve tutuklu bulundukları hapishaneleri; basının ve kamuoyunun, duyarlı kişi ve kurumların bilgisine sunuyoruz...
1- Ahmet Birsin, Gün TV Genel Yayın Koordinatörü, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
2- Ali Buluş, DİHA Mersin Muhabiri, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
3- Ali Konar, Azadiya Welat Gazetesi Elazığ Temsilcisi, Malatya E Tipi Cezaevi
4- Barış Açıkel, İşçi-Köylü Gazetesi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü, Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi, KOCAELİ
5- Bayram Namaz, Atılım Gazetesi Yazarı, Edirne 1 Nolu F Tipi Cezaevi
6- Bayram Parlak, Gündem Gazetesi Mersin Temsilcisi, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
7- Bedri Adanır, Aram Yayınları Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni, Kürtçe Hawar Gazetesi Yazı İşleri Müdürü, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
8- Behdin Tunç, DİHA Şırnak Muhabiri, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
Cezaevi, ANKARA
9- Deniz Doğruer, Özgür Gençlik Dergisi Çalışanı, Erzurum E Tipi Kapalı Cezaevi
10- Dilek Keskin, Atılım Gazetesi Muhabiri, Antakya E Tipi Cezaevi
11- Erdal Güler, Devrimci Demokrasi Gazetesi Eski Yazı İşleri Müdürü, Kandıra F Tipi Cezaevi, KOCAELİ
12- Erdal Süsem, Eylül Dergisi Editörü, Edirne F Tipi Cezaevi
13- Erol Zavar, Odak Dergisi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü, Şair, Sincan F Tipi Cezaevi, ANKARA
14- Faysal Tunç, DİHA Şırnak Muhabiri, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
15- Füsun Erdoğan, Özgür Radyo Genel Yayın Koordinatörü, Gebze M Tipi Cezaevi, Gebze/KOCAELİ
16- Gurbet Çakar, Rengê Hêvîya Jinê (Kadının Umudunun Rengi) Dergisi Yazı İşleri Müdürü, Diyarbakır E Tipi Cezaevi
17- Hamdiye Çiftçi, DİHA Hakkari Muhabiri, Bitlis E Tipi Kapalı Cezaevi
18- Hasan Coşar, Atılım Gazetesi Yazarı, Sincan F Tipi Cezaevi, ANKARA
19- Hatice Duman, Atılım Gazetesi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü, Gebze M Tipi Cezaevi, Gebze/KOCAELİ
20- Hatice Özhan, DİHA Diyarbakır Muhabiri, Ağrı Cezaevi
21- İbrahim Çiçek, Atılım Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Gazeteci-Yazar, Gebze M Tipi Cezaevi, Gebze/KOCAELİ
22- Kenan Karavil, Radyo Dünya Yayın Yönetmeni, Adana Kürkçüler Cezaevi
23- Mahmut Güleycan, Özgür Halk Dergisi Çalışanı, Van F Tipi Cezaevi
24- Mahmut Tutal, Gündem Gazetesi Urfa Çalışanı, Urfa E Tipi Cezaevi
25- Mehmet Karaaslan, DİHA Mersin Muhabiri, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
26- Mehmet Yeşiltepe, Gazeteci-Yazar, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi
27- Metin Bulut, Yürüyüş Dergisi Sahibi ve Yazı İşleri Mürürü, Kandıra 2 Nolu F Tipi Cezaevi, KOCAELİ
28- Mustafa Gök, Ekmek ve Adalet Dergisi Ankara Temsilcisi, Sincan F Tipi
29- Nuri Yeşil, Azadiya Welat Gazetesi Tunceli Çalışanı, Malatya E Tipi Cezaevi
30- Ozan Kılınç, Azadiya Welat Gazetesi Eski İmtiyaz Sahibi veYazı İşleri Müdürü, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
31- Sedat Şenoğlu, Atılım Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü ve Gazeteci- Yazar, Edirne 1 Nolu F Tipi Cezaevi
32- Seyithan Akyüz, Azadiya Welat Gazetesi Adana Temsilcisi, Adana Kürkçüler Cezaevi
33- Suzan Zengin, İşçi-Köylü Gazetesi Kartal Bürosu Çalışanı, Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi
34- Şafak Gümüşsoy, Mücadele Birliği Dergisi Eski Yazı İşleri Müdürü, Bolu, Mengen Cezaevi
35- Şahin Baydağı, Azadiya Welat Gazetesi Çalışanı, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi
36- Şeyhmus Bilgin, Azadiya Welat Gazetesi Çalışanı, Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi
37- Vedat Kurşun, Azadiya Welat Gazetesi Eski Yazı İşleri Müdürü, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
38- Ziya Ulusoy, Atılım Gazetesi Yazarı, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)
16 Ağustos 2010

İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: info@tutuklugazeteciler.com, necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteciler.blogspot.com/