Halklarımızın isyanı çığ gibi
büyüyor
Selam olsun Türkiye halklarının
isyanına
Necati Abay, Almanya
2 Haziran 2013
AKP
iktidarının ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin çevre düşmanı, halk düşmanı politika
ve uygulamalarına karşı halklarımızın isyanı dalga dalga dalga büyüyor...
AKP
iktidarının Taksim Gezi parkındaki ağaçları, halk düşmanı kentsel dönüşüm
projesi çerçevesinde Alışveriş Merkezi ve kışla yapma planı için sökmesi, önce
Taksim Platformu ve çevre konusundaki duyarlı insanların tepki göstermesine yol
açtı. Sırrı Süreyya Önder dahil demokrasi güçlerinin, direnişçilerin
bedenlerini ortaya koyarak direnmesiyle isyanın dalga dalga büyümesine yol
açtı. Ve artık halkların tepkisi ağaçların sökülmesinin ötesine geçti. Doğrudan
AKP iktidarının ve devletin halk düşmanı politikalarına yönelik, özgürlük ve
demokrasi için kitlesel tepki ve isyana, ayaklanmaya dönüştü.
Kitlesel
tepkiler, başta İstanbul olmak üzere Türkiye çapında dalga dalga halkların
ayaklanması haline geldi. İstanbul Taksim Gezi Parkında tutuşturulan kıvılcım,
isyan ateşi, Artvin’den Denizli’ye, İzmir’den Ankara’ya, Diyarbakır’dan
Kocaeli’ne, Edirne’ye kadar Türkiye halklarının isyanına dönüştü.
1
Haziran’da yüzbinlerin Taksim Gezi Parkını kuşatmasıyla ve ardından Taksim’in AKP
terörünü, polis terörünü püskürtmesiyle düştü. Taksim artık isyancıların
elindeydi.
Bu
gelişme kendi özgünlüğünde Türkiye’de bir ilkti. Kürt devriminin dışında
Türkiye’de, Türkiye’nin batısında ilk kez bu kadar kapsamlı kitlesel direniş,
kitlesel halk isyanı, halk ayaklanması yaşandı, yaşanıyor. 12 Eylül sonrasından
bu yana hiç tanık olmadığımız bir tabloydu yaşananlar.
Ezilenlerin
önemli bölükleri halkların isyanında saf tuttu. Türküyle, Kürdüyle; işçisiyle,
emekçisiyle; ilericisi, devrimcisi, sosyalistiyle; başta Beşiktaş, Galatasaray
ve Fenerbahçe taraftarları olmak üzere taraftar kitlesinin katılımıyla isyan,
dalga dalga büyüdü.
Avrupa’nın
ve dünyanın pek çok ülkesinden enternasyonal dayanışma sesleri de yükselmeye
başladı. Yüreklerini isyancıların yüreğiyle birleştirdi. Uluslararası Af
Örgütü, polis terörüne karşı acil eylem çağrısında bulundu. Sınır Tanımayan
Gazeteciler Örgütü (RSF) polis terörünü protesto etti.
Ve en
önemlisi Türkiye’de ilk kez halkların kardeşleşmesinin kucaklaşması yaşandı.
Bu
isyan, halkların kardeşliğini daha da büyüttü.
Türk-Kürt
çatışması yaratmak isteyenler, Alevi-Sünni çatışması yaratmak isteyenler,
Ergenekoncular, darbeciler, halkların isyanı karşısında devre dışı kaldı. CHP
de, bu halk isyanında devre dışı kaldı.
Diğer
yanıyla bu isyan, emperyalist propagandistlerin onlarca yıldır pompaladığı
“tarihin sonunun geldiği” gibi, halklarımızın özgürlük, demokrasi ve sosyalizme
yönelik istemlerine yönelik inançsızlığı ve güvensizliği, özcesi özgürlüğe,
devrime, sosyalizme olan inançsızlığa ve karşı propagandayı da tuzla buz etti.
Türkiye
halklarının demokrasiye ve özgürlüğe aşkı, bu halk isyanıyla zirveye çıktı.
Tayyip’in
gazları, polis terörü halklarımız isyanı karşısında etkisizleşti.
Bir
diğer yanıyla başta Diyarbakır olmak binlerce Kürt ezilenleri
sokaklara çıktı. Diyarbakır’da “Amed Taksim el ele, özgürleşmeye!” sloganının
atılması, Türk-Kürt kardeşliğine çakılan bir selamdı. Batı illerinde de Kürt
emekçilerinin isyana katılması da anlamlıydı. Ancak, BDP’nin isyancılara
selamlamasına karşın, bazı BDP milletvekillerinin isyan hareketiyle
ilişkilenmesine rağmen olması gerekenin gerisinde bir politik tutum aldığını da
belirtmek gerekir.
Bir diğer özgün yanıyla bu isyanın öne çıkan temel politik
talebi, başta başbakan olmak üzere AKP hükümetinin istifasının istenmesidir.
Halkların isyanı, İstanbul valisi, İstanbul Emniyet Müdürü ve İstanbul Belediye
Başkanının istifa istemlerini kısa sürede aştı. Doğrudan hükümetin istifasına
odaklandı. Bir diğer politik slogan, “faşizme karşı omuz omuza” sloganıydı. Bu
yazıyı yazarken isyancılar “Her yer Taksim, her yer direniş”, “kurutuluş yok
tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz”, “AKP halka hesap verecek” sloganlarıyla inletiyordu
sokakları, meydanları...
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ve AKP hükümetinin suyu ısındı.
Tayyip’in süngüsü düştü. İsyancılar, “Tayyip istifa” sloganlarının yanı sıra
“Tayyip sonun MÜBAREK OLSUN!” sloganlarını da sıklıkla dillendiriyor.
1 Haziran’da doruğu çıkan, muhtemelen tarihe 1 Haziran isyanı olarak
geçecek olan bu halklarımızın isyanında aşağılık burjuva medyanın halk düşmanı
yüzü bir kez daha açığa çıktı. Günlerdir üç maymunu oynadı. Ayaklanmacıların
haykırışları medya plazaların duvarlarının içerisine giremedi. Bundandır ki,
NTV önünde de kitlesel protestolar yapıldı. Taksim’deki burjuva medyanın
araçları tahrip edildi.
Hayat TV, İMC TV, Etkin Haber Ajansı (ETHA), Özgür Radyo
isyancıların sesi soluğu oldu. Bunu da kaydetmek gerekir. İsyanın Türkiye ve
dünya çapında yaygınlaşmasında sosyal medyanın çok özel rolü oldu.
Halklarımızın
isyanı halen sürüyor...
Gelişmeler
pek çok şeye gebe...
Ezilen
halklarımızın birleşik mücadelesini daha da büyütmek, daha da örgütlü hale
getirmek, halk isyanının temel talebi olan hükümetin istifasını daha kararlıca
istemek, özgürlük ve demokrasi için demokratik halk cumhuriyeti doğrultusunda
mücadele göreviyle yüz yüze isyancı halklarımız ve öncüleri...
Selam
olsun Türkiye ezilenlerinin isyanına, başkaldırısına...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder