15 Temmuz 2011 Cuma

Basın Özgürlüğü ve Terörle Mücadele Yasası (TMY)

Necati Abay, Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü

Terörle Mücadele Yasası (TMY), 1991 yılında çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılan 29 Haziran 2006 tarihli değişiklikle 18 Temmuz 2006 tarihinde yürürlüğe girmişti. Yasa değişikliğinin tartışıldığı süreçte toplumsal muhalefetin öncü güçleri TMY’nin antidemokratik bir düzenleme olduğunu, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü alanında ciddi sıkıntılara, sorunlara yol açacağına dikkat çekmişti. Dahası toplumsal muhalefet güçleri Terörle Mücadele Yasası’nın Toplumla Mücadele Yasası olacağını belirterek demokratik tepkilerini göstermişlerdi. Ama bu uyarılar sonucu değiştirmedi ve yasa yürürlüğe girdi. Özellikle belirtmek gerekir ki ana akım medya veya merkez medya bu süreçte TMY karşısında sessiz kaldı ve bu tutum bugün de önemli ölçüde sürüyor.
TMY’nin ilk uygulaması Eylül 2006 tarihini taşıyor. “Gaye” operasyonu adı altında aralarında Atılım gazetesi genel yayın yönetmeni İbrahim Çiçek’in de bulunduğu 5 gazetecinin tutuklanmasıyla da ilk uygulama devreye girmiş oldu.
TMY’nin 6 yıllık uygulamasında görüldü ki binlerce düzen muhalifi sosyalist ve Kürt gazeteciler, yazarlar, insan hakları savunucuları, sendikacılar, kitle örgütü yöneticileri, Kürt ve sosyalist siyasetçiler asılsız iddialarla, “terörle mücadele” demagojisi adı altında “terör örgütü üyesi”, “terör örgütü yöneticisi” olmakla, veya “terör örgütü propagandası” yapmakla suçlandılar, gözaltına alınıp tutuklandılar. Yine binlerce basın emekçisi TMY kıskacı altındadır.
TMY saldırısı bunlarla sınırlı değildi. Ahmet Şık gibi, Milliyet gazetesi muhabiri Nedim Şener gibi, Hürriyet gazetesi yazarı ve Oda TV sahibi Soner Yalçın gibi gazeteci ve yazarların tutuklanmasına dek geldi dayandı TMY uygulaması. Bu gazeteciler de “terör örgütü üyesi veya yöneticisi” olmakla suçlanıyor. Gelinen aşamada geniş kesimlerce TMY inandırıcılığını yitirmiş bulunmaktadır. Geçtiğimiz günlerde Halkın Günlüğü gazetesi İzmir muhabiri İsmail Avan’ın da yine TMY gereğince tutuklandığını belirtelim.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun saptamasına göre bugünkü tarih itibariyle cezaevlerinde 57 gazeteci ve yazar tutuklu bulunmaktadır. Tutuklu gazetecilerin hepsi TMY gereğince tutuklandılar. Dahası Türkiye’nin tutuklu gazeteci sayısı bakımından Dünya birincisi olmasının müsebbibi de TMY’dir. Cumhurbaşkanı sayın Abdullah Gül, Başbakan sayın Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet yetkililerinin cezaevinde tutuklu gazeteci bulunmadığı, onların terör örgütü mensubu olduğu gibi açıklamaları olsa olsa basın özgürlüğü konusunda Türkiye ve Dünya kamuoyu nezdinde inandırıcılıklarını yitirmiş olmalarından kaynaklı savunma psikolojisinin dışavurumudur.
TMY’ye hayır demeden, TMY’nin iptal edilmesi savunulmadan tutarlı bir basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü savunuculuğu yapılamaz. Basın özgürlüğü alanında bir ilerleme kaydetmenin yolu TMY’nin iptalinden geçiyor.
Tüm demokrasi güçleri TMY’nin tehdidi altındadır. Adeta demokrasi güçleri üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallanmaktadır. TMY’nin iptal edilmesinin yolu toplumsal muhalefet güçlerinin, özgürlük ve demokrasi yanlısı güçlerin, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü savunucularının birleşik mücadelesinden, demokratik tepkilerini ortaya koymasından geçiyor...

15 Temmuz 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder