28 Aralık 2011 Çarşamba

Tutuklu 93 Gazeteciye Yeni Yıl Kartı Gönderelim...




Necati Abay
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) Sözcüsü

Tutuklu 93 Gazeteciye Yeni Yıl Kartı Gönderelim...
Türkiye’de 17’si İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü 93 Tutuklu Gazeteci 2012 Yılını Cezaevlerinde Karşılıyor...

Türkiye’de ve Dünyada çok sayıda gazeteci 2012 yılını cezaevlerinde karşılıyor.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu olarak, Türkiye’de ve dünyada tutuklu bulunan tüm gazetecilerin, aileleri ve yakınlarının, düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü savunucusu gazeteci, yazar, sanatçı ve insan hakları savunucularının yeni yılını kutluyoruz.
Tutuklu Gazetecilerin bir an önce özgürlüklerine kavuşmalarını diliyoruz.
Geçen yıl, Aralık 2010’da Türkiye cezaevlerinde 39 gazeteci tutuklu bulunuyordu. Bu yıl sayı 93’e fırladı. Ve artık Türkiye 2011 yılında tutuklu gazeteci sayısı bakımından Dünya birincisi haline geldi. AKP hükümeti, dört elle sarıldığı Terörle Mücadele Yasası (TMY) ile sıkıyönetim mahkemelerini aratmayan özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleriyle Türkiye’yi Dünyanın en büyük cezaevine dönüştürdü.
Kürt basınına yönelik olarak 20 Aralık 2011 tarihinde kitlesel gazeteci kıyımına tanık olduk. Gözaltına alınanların çoğu, 29’u gazeteci 7’si basın çalışanı olmak üzere tutuklandı.
2012 yılını cezaevlerinde karşılayacak olan 93 tutuklu gazeteciye yeni yıl kartı gönderelim. Gazeteci arkadaşlarımızla dayanışma içerisinde bulunalım.
Bir kez daha haykırıyoruz... TMY iptal edilsin, Özel Yetkili Mahkemeler kaldırılsın, tutuklu gazeteciler serbest bırakılsın...

GAZETECİLERİN ADRESLERİ

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun saptamasına göre 28 Aralık 2011 tarihi itibariyle Türkiye cezaevlerinde tutuklu bulunan 17'si imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü 93 gazetecinin görevlerini ve tutuklu bulundukları hapishaneleri; basının ve kamuoyunun, duyarlı kişi ve kurumların bilgisine sunuyoruz...
Zarfın üzerine gazetecinin adı, soyadı ve cezaevi adresini yazmak yeterlidir. Basın kuruluşunun ismi yazılmayabilir...

1- Abdulcabbar Karabeğ, Azadiya Welat Gazetesi Mersin Temsilcisi, Hatay Kapalı Cezaevi
2- Abdullah Çetin, DİHA Kurtalan Muhabiri, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
3- Ahmet Akyol, DİHA Adana Muhabiri, Ceyhan M Tipi Kapalı Cezaevi, Adana
4- Ahmet Birsin, Gün TV Genel Yayın Koordinatörü, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
5- Ahmet Şık, Gazeteci-Yazar, Silivri 2 Nolu L Tipi Cezaevi
6- Ali Buluş, DİHA Mersin Muhabiri, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
7- Ali Çat, Azadiya Welat Gazetesi Mersin Çalışanı, İskenderun E Tipi Kapalı Cezaevi
8- Ali Konar, Azadiya Welat Gazetesi Elazığ Temsilcisi, Malatya E Tipi Cezaevi
9- Aydın Yıldız, DİHA Mersin Muhabiri, Gaziantep H Tipi Cezaevi
10- Ayşe Oyman, Özgür Gündem Gazetesi Editörü, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi
11- Baha Okar, Bilim ve Gelecek Dergisi Editörü, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi
12- Barış Pehlivan, Odatv İnternet Sitesi Genel Yayın Yönetmeni, Silivri 1 Nolu L Tipi Cezaevi
13- Barış Terkoğlu, Odatv İnternet Sitesi Haber Müdürü, Silivri 1 Nolu L Tipi Cezaevi
14- Bayram Namaz, Atılım Gazetesi Yazarı, Edirne 1 Nolu F Tipi Cezaevi
15- Bayram Parlak, Gündem Gazetesi Mersin Temsilcisi, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
16- Bedri Adanır, Aram Yayınları Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni, Kürtçe Hawar Gazetesi Yazı İşleri Müdürü, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
17- Behdin Tunç, DİHA Şırnak Muhabiri, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
18- Cengiz Kapmaz, Özgür Gündem Gazetesi Yazarı, Kandıra F Tipi Cezaevi
19- Cihan Deniz Zarakolu, Belge Yayınları Editörü ve Çevirmeni, Edirne F Tipi Cezaevi
20- Cihan Gün, Yürüyüş Dergisi çalışanı, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
21- Coşkun Musluk, Odatv İnternet Sitesi Yazarı, Silivri L Tipi Cezaevi
22- Çağdaş Kaplan, DİHA İstanbul Muhabiri, Kandıra F Tipi Cezaevi
23- Çağdaş Ulus, Vatan Gazetesi İstanbul Muhabiri, Kandıra F Tipi Cezaevi
24- Davut Uçar, Etik Ajans Müdürü, Kandıra F Tipi Cezaevi
25- Deniz Kılıç, Azadiya Welat Gazetesi Batman Temsilcisi, Batman M Tipi Kapalı Cezaevi
26- Dılşa Ercan, Azadiya Welat Gazetesi Mersin Çalışanı, Adana Karataş Kadın Kapalı Cezaevi
27- Dilek Demirel, Gazeteci, Özgür Gündem Eski Çalışanı, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi
28- Dilek Keskin, Atılım Gazetesi Muhabiri, Karataş Kadın Kapalı Cezaevi, ADANA
29- Doğan Can Baran, Odak Dergisi Yazarı, Kandıra F Tipi Cezaevi
30- Doğan Yurdakul, Odatv İnternet Sitesi Yazarı, Silivri L Tipi Cezaevi
31- Erdal Süsem, Eylül Dergisi Editörü, Edirne F Tipi Cezaevi
32- Erdoğan Altan, DİHA Batman Muhabiri, Batman M Tipi Cezaevi
33- Erol Zavar, Odak Dergisi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü, Şair, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
34- Fatma Koçak, DİHA Yazı İşleri Müdürü, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi
35- Faysal Tunç, DİHA Şırnak Muhabiri, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
36- Feyyaz Deniz, DİHA Ankara Muhabiri, Bolu Cezaevi
37- Füsun Erdoğan, Özgür Radyo Eski Genel Yayın Koordinatörü, Kandıra 2 Nolu T Tipi Cezaevi, KOCAELİ
38- Hakan Soytemiz, Red ve Enternasyonal Dergilerinin Yazarı, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi
39- Halit Güdenoğlu, Yürüyüş Dergisi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
40- Hamdiye Çiftçi, DİHA Hakkari Muhabiri, Bitlis E Tipi Kapalı Cezaevi
41- Hatice Duman, Atılım Gazetesi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü, Gebze M Tipi Cezaevi, Gebze/KOCAELİ
42- Hüseyin Deniz, Gazeteci, Özgür Gündem Eski Çalışanı, Kandıra F Tipi Cezaevi
43- İhsan Sinmiş, Azadiya Welat Gazetesi Çalışanı, Adana F Tipi Cezaevi
44- İsmail Yıldız, Dersim Gazetesi Yazı İşleri Müdürü, Kandıra F Tipi Cezaevi
45- Kaan Ünsal, Yürüyüş Dergisi çalışanı, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
46- Kadri Kaya, DİHA Diyarbakır Bölge Bürosu Temsilcisi, Batman M Tipi Kapalı Cezaevi
47- Kazım Şeker, Özgür Gündem Gazetesi Editörü, Kandıra 2 Nolu F Tipi Cezaevi
48- Kenan Karavil, Radyo Dünya Yayın Yönetmeni, Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi
49- Kenan Kırkaya, DİHA Ankara Temsilcisi, Kandıra F Tipi Cezaevi
50- Mazlum Özdemir, DİHA Diyarbakır Muhabiri, Kandıra F Tipi Cezaevi
51- Mehmet Emin Yıldırım, Azadiya Welat Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, Kandıra F Tipi Cezaevi
52- Mehmet Güneş, Türkiye Gerçeği Dergisi Yazarı, Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi
53- Mehmet Karaaslan, DİHA Mersin Muhabiri, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
54- Mehmet Karabaş, haberdiyarbakir.org Yayın Yönetmeni Yardımcısı, Batman Postası Yazarı, Batman M Tipi Kapalı Cezaevi
55- Mehmet Yeşiltepe, Devrimci Hareket Dergisi Çalışanı, Gazeteci-Yazar, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi
56- Murat İlhan, Azadiya Welat Gazetesi Diyarbakır Çalışanı, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
57- Musa Kurt, Kamu Emekçileri Cephesi Dergisi Yazı İşleri Müdürü, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
58- Mustafa Gök, Ekmek ve Adalet Dergisi Ankara Temsilcisi, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
59- Müyesser Yıldız, Odatv İnternet Sitesi Yazarı, Silivri L Tipi Cezaevi
60- Naciye Yavuz, Yürüyüş Dergisi Muhabiri, Ankara Kadın Kapalı Cezaevi
61- Nahide Ermiş, Özgür Halk Dergisi ve Demokratik Modernite Dergisi Yayın Kurulu Üyesi, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi
62- Nedim Şener, Milliyet Gazetesi Muhabiri, Silivri 2 Nolu Kapalı L Tipi Cezaevi
63- Nevin Erdemir, Özgür Gündem Gazetesi Editörü, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi
64- Nilgün Yıldız, DİHA Mardin Muhabiri, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi
65- Nurettin Fırat, Özgür Gündem Gazetesi Yazarı, Kandıra F Tipi Cezaevi
66- Nuri Yeşil, Azadiya Welat Gazetesi Tunceli Çalışanı, Malatya E Tipi Cezaevi
67- Oktay Candemir, Gazeteci, DİHA Eski Çalışanı, Kandıra F Tipi Cezaevi
68- Ozan Kılınç, Azadiya Welat Gazetesi Eski İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
69- Ömer Çelik, DİHA İstanbul Muhabiri, Kandıra F Tipi Cezaevi
70- Ömer Çiftçi, Demokratik Modernite Dergisi İmtiyaz Sahibi, Kandıra F Tipi Cezaevi
71- Pervin Yerlikaya, DİHA İstanbul Muhabiri, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi
72- Ragıp Zarakolu, Gazeteci-Yazar, Belge Yayınları Sahibi ve Yayın Yönetmeni, Türkiye Yayıncılar Birliği Yayımlama Özgürlüğü Komitesi Başkanı, Kocaeli 2 Nolu F Tipi Cezaevi
73- Ramazan Pekgöz, DİHA Diyarbakır Editörü, Kandıra F Tipi Cezaevi
74- Rohat Emekçi, Diyarbakır Gün Radyo Spikeri, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi
75- Ruken Ergün, Azadiya Welat Gazetesi Eski İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü, Adana-Karataş Kadın Kapalı Cezaevi
76- Sadık Topaloğlu, DİHA Urfa Muhabiri, Kandıra F Tipi Cezaevi
77- Sait Çakır, Odatv İnternet Sitesi Yazarı, Silivri 2 Nolu L Tipi Cezaevi
78- Sedat Şenoğlu, Atılım Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü ve Gazeteci- Yazar, Edirne 1 Nolu F Tipi Cezaevi
79- Selahattin Aslan, Demokratik Modernite Dergisi Çalışanı, Kandıra F Tipi Cezaevi
80- Semiha Alankuş, DİHA Diyarbakır Editörü, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi
81- Seyithan Akyüz, Azadiya Welat Gazetesi Adana Temsilcisi, Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi
82- Sibel Güler, Gazeteci, Özgür Gündem Eski Çalışanı, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi
83- Sinan Aygül, DİHA Bitlis Muhabiri, Van F Tipi Cezaevi
84- Soner Yalçın, Odatv İnternet Sitesi İmtiyaz Sahibi, Gazeteci-Yazar, Silivri 1 Nolu L Tipi Cezaevi
85- Songül Karatagna, Özgür Gündem Gazetesi Çalışanı, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi, İstanbul
86- Tayyip Temel, Azadiya Welat Gazetesi Eski Genel Yayın Yönetmeni ve Yazarı, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
87- Turan Özlü, Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni, Silivri 2 Nolu L Tipi Cezaevi
88- Vedat Kurşun, Azadiya Welat Gazetesi Eski Yazı İşleri Müdürü, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
89- Yalçın Küçük, Gazeteci-Yazar, Silivri 2 Nolu L Tipi Cezaevi
90- Yüksel Genç, Özgür Gündem Gazetesi Yazarı, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi
91- Zeynep Kuray, Birgün Gazetesi İstanbul Muhabiri, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi
92- Ziya Çiçekçi, Özgür Gündem Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü, Kandıra F Tipi Cezaevi
93- Zuhal Tekiner, DİHA İmtiyaz Sahibi, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi

İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteciler.blogspot.com,
28 Aralık 2011

26 Aralık 2011 Pazartesi

Kürt Basınına Yönelik Kuşatma Yarılıyor

20 Aralık’ta editörleri, yazarları, muhabirleri gözaltına alınan Özgür Gündem gazetesine sosyalist basından bir grup gazeteci arkadaşımızla 22 Aralık’ta destek ziyaretinde bulunmuştuk. (24 Aralık 2011 tarihinde 29’u gazeteci ve 7’si basın çalışanı olmak üzere 36 arkadaşımız tutuklandı. Tutuklu gazetecilerin sayısı 96’ya fırladı). Destek ziyaretinde kaleme aldığım “Kürt Basınına Yönelik Kuşatma Yarılıyor” başlıklı yazım Özgür Gündem gazetesinde 24 Aralık 2011 tarihinde yayımlandı.
Bilginize sunulur...
Necati Abay
................................................................

Kürt Basınına Yönelik Kuşatma Yarılıyor
Necati Abay*
20 Aralık 2011 tarihinde KCK adı altında ülke çapında eş zamanlı olarak yapılan operasyonlarda 46 gazetecinin gözaltına alınması, basın özgürlüğüne yönelik saldırının üst boyuta çıktığının göstergesidir. Özel olarak Kürt basını, en genelde düzen muhalifi gazetecilere yönelik saldırı sistematik bir hal almıştır. Kürt basını tam bir kuşatma altındadır. Gazetecilere, Kürt siyasetçilere yönelik sürek avı kesintisizce sürdürülüyor. Önümüzdeki günlerde tutuklu gazeteci sayısının daha da artacağı, kitlesel boyut kazanacağı kaygısını taşıyoruz.
Kürt basınına yönelik kuşatmayı yarmanın, kuşatmayı püskürtmenin tek yolu, gazetecilerin, yazarların, sanatçıların, aydınların, insan hakları savunucularının, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü savunucularının Kürt basınıyla dayanışmasını büyütmesinden geçiyor. Dahası bu saldırı Kürt basını nezdinde doğrudan Kürt halkının haber alma hakkına yöneliktir.
Saldırı sistematiktir, destek ve dayanışmanın da sistematik olması gerekiyor. Bu bakımdan Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem Gazetesi, Atılım Gazetesi, Etkin Haber Ajansı, Mücadele Birliği Dergisi, Emeğin Dünyası Gazetesi, Kızıl Bayrak gazetesi, Yarın Gazetesi, Sendika.org internet sitesi, Alınteri gazetesi, Özgür Gelecek gazetesi ve Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun ortak bir açıklama yaparak acil eylem planını yaşama geçirmesi anlamlıdır. Özgür Gündem gazetesine, Dicle Haber Ajansı (DİHA)’ya, tek Kürtçe gazete olan Azadiya Welat gazetesine muhabir desteği, editoryal destek, gazete satışı vb. destek biçimleri yaşamsal önemdedir. Acil eylem planı çerçevesinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü önünde “özgür basın için” nöbet tutulması, Özgür Gündem gazetesine topluca ziyaretlerin yapılması, kitlesel olarak Özgür Gündem gazetesinin satışının yapılması, meşaleli yürüyüş ve gözaltındaki gazetecilerin mahkemeye çıkarılacağı gün Beşiktaş adliyesinde kitlesel basın açıklaması gibi etkinlikler, dayanışma ağının halka halka büyütülmesine hizmet edecektir. Başkaca kurum, kuruluş ve kitle örgütlerinin tepki göstermesi, çeşitli dayanışma eylemleri örgütlemesi, konunun uluslararası platformlara taşınması için girişimde bulunması yine bu baskıları kırmada önemli rol üstleniyor.
Anımsatmak gerekirse Eylül 2006’da Terörle Mücadele Yasası’nın ilk uygulaması olarak Atılım gazetesinin yayın yönetmeni, yayın koordinatörü ve yazarlarının tutuklanmasında ifadesini bulan kuşatma saldırısının püskürtülmesinde dayanışma ağının oluşturulması tayin edici bir öneme sahipti.
Gazetecilere yönelik saldırıların asıl müsebbibi, toplumsal muhalefet güçlerinin toplumla mücadele yasası adını verdiği Terörle Mücadele Yasası (TMY)’dir. 12’si imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olmak üzere 67 gazetecinin hemen hepsi (yarıdan fazlası Kürt basınından gazetecilerdir) Terörle Mücade Yasası gereğince asılsız iddialarla, komplolarla tutuklu bulunmaktadır. Sistematik bir devlet politikası olarak düzen muhalifi gazeteciler, gazeteciden sayılmıyor. Gazeteci sayıldığında da “terörist gazeteci” olarak yaftalanıyor. Bu argüman, düzen muhalifi gazetecileri, Kürt basınından, devrimci, sosyalist basından gazetecileri terörize etmenin, basın özgürlüğünü kuşatma altına almanın, muhalif sesleri susturmanın bir argümanıdır. Bu argümanın şifresi çözülmüştür. Artık sağır sultan bile biliyor ki Türkiye’de tutuklu gazeteciler gerçeği bulunuyor. Dahası Türkiye, tutuklu gazeteci sayısı bakımından Dünya birinciliğini sürdürüyor. Türkiye, tutuklu gazeteciler bakımından dünyanın en büyük cezaevine dönüşmüş durumdadır. Cumhurbaşkanı sayın Abdullah Gül’ün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın ve diğer devlet ve AKP hükümeti yetkililerinin Türkiye’de tutuklu gazeteci bulunmadığı veya birkaç gazeteciyle sınırlı olduğu yönlü açıklamaları, Türkiye ve Dünya kamuoyu bakımından hiçbir inandırıcılığı bulunmamaktadır.
Elimizde 12 Eylül faşist cuntası döneminde gazetecilere yönelik saldırının istatistiki bilgisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla 12 Eylül dönemini dışta tutarsak Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca 9 yıllık AKP hükümeti döneminde gazetecilere yönelik en kapsamlı saldırıyla yüz yüze bulunduğumuzu belirtmek gerekir. 1990’ların başında da sansür-sürgün kararnamesiyle gazeteler abluka altına alınmıştı. Kararlı mücadeleyle bu saldırı püskürtülmüştü. AKP hükümetinin gittiği yol, yol değildir. AKP hükümeti gazetecilere saldırarak aslında kendi kuyusunu kazıyor, kendi ayaklarına kurşun sıkıyor. Gelişmeler, AKP hükümeti bakımından da hayra alamet değildir. Gazetecileri terörize ederek, susturmaya çalışarak, halkın haber alma hakkını engellemeye çalışarak, Kürt siyasetçilerini, Belediye başkanlarını tutuklayarak Kürt sorununun çözümü konusunda daha fazla batağa saplanmaya mahkumdurlar.
Türkiye’de basın özgürlüğü alanında, düşünce ve ifade özgürlüğü alanında, insan hakları alanında milim ilerleme sağlamanın yolu A’dan Z’ye antidemokratik hükümlerle donatılmış olan Terörle Mücadele Yasası (TMY)’nin iptal edilmesinden, kaldırılmasından geçiyor. Bu da yetmez. Gazeteciler, yazarlar, insan hakları savunucuları TMY ile gözaltına alınıyor, sıkıyönetim mahkemelerini, eski Devlet Güvenlik Mahkemelerini aratmayan özel yetkili Ağır Ceza Mahkemelerince tutuklanıyor. Dosyalara konulan gizlilik kararı gereği sanıklar (ve avukatları) ne ile suçlandıklarını uzun süre öğrenemiyor. Uzun tutukluluk süresi de bir başka boyuttur. Dolayısıyla düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü alanında ilerleme sağlanmasının yolu özel yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin kaldırılmasından geçiyor. Yakın zamanda Bülent Arınç, dalga geçer gibi basın meslek örgütlerinin seslerini yükseltmediği belirterek Terörle Mücadele Yasası’na karşı seslerini yükseltme çağrısında bulunmuştu. Başta basın meslek kuruluşları, insan hakları savunucuları olmak üzere düşünce ve ifade özgürlüğü savunucuları 2006 yılından bu yana TMY’ye karşı mücadele yürütüyor. Terörle Mücadele Yasası’ndan canı yanan toplumsal muhalefet güçlerinin bileşenleri önümüzdeki günlerde bir araya gelerek TMY’nin kaldırılması için demokratik tepkilerini ortaya koymaya hazırlandığını da bu vesileyle belirtelim.
Basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü ve insan hakları savunucuları yeni bir sınav sürecinden geçiyor. Başta Kürt basını olmak üzere devrimci, sosyalist basına yönelik kuşatma saldırısını püskürtmek için, dayanışma ağını çeşitli biçimlerde güçlendirmek için daha fazla görev ve sorumluluk bizi bekliyor... Şimdiden kuşatmanın yarılması doğrultusunda önemli mesafeler kat ettiğimiz de somut bir olgudur...
*Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) Sözcüsü

24 Aralık 2011 Cumartesi

Kitlesel Gazeteci Kıyımı: 29’u Gazeteci, 7’si Basın Çalışanı 36 Gazeteci ve Basın Çalışanı Tutuklandı...

TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU’NDAN
BASINA VE KAMUOYUNA

Kitlesel Gazeteci Kıyımı: 29’u Gazeteci, 7’si Basın Çalışanı 36 Gazeteci ve Basın Çalışanı Tutuklandı...
Bir Günde 29 Gazetecinin Tutuklanmasının Türkiye’de ve Dünya’da Başka Bir Örneği Yoktur...
Tutuklu Gazetecilerin Sayısı 96’ya Fırladı...

20 Aralıkta KCK adı altında ülke çapında büyük çoğunluğu Kürt basınından gazetecilere yönelik olarak gerçekleştirilen operasyonlarda 49 gazeteci ve basın çalışanı gözaltına alınmıştı.
İstanbul özel yetkili 9. Ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla bir günde 29’u gazeteci, 7’si basın çalışanı olmak üzere 36 gazeteci ve basın çalışanı tutuklanmış bulunuyor.
Bu düpedüz kitlesel bir gazeteci kıyımıdır.
Elimizde yeterli istatistiki bilgi olmadığından 12 Eylül darbesi dönemini dışta tutarsak Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca en kitlesel gazeteci kıyımıyla karşı karşıya olduğumuz ortadadır. Dahası bir günde 29 gazetecinin tutuklanmasının Dünya’da da başka bir örneği yoktur...
AKP hükümeti böylesi bir rekora imza atmış oldu.
24 aralık 2011 tarihinde tutuklanan 29 gazeteciyle birlikte 17’si imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olmak üzere 96 gazeteci tutuklu bulunuyor. AKP hükümetinin marifeti olarak Türkiye zaten tutuklu gazeteci sayısı bakımından dünya birincisiydi. AKP hükümeti, Türkiye’yi gazetecilerin tutuklu bulunduğu en büyük cezaevine dönüştürdü. Son tutuklamalarla birlikte Türkiye’nin tutuklu gazeteciler rekoru iyice perçinlenmiş oldu.
Bu noktaya gelinmesinin asıl sebebi AKP hükümetinin dört elle sarıldığı, toplumsal muhalefet güçlerinin toplumla mücadele yasası adını verdiği Terörle Mücadele Yasası (TMY)’dir. Yine AKP hükümetinin dört elle sarıldığı, sıkıyönetim mahkemelerini, DGM’leri aratmayan özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleridir.
Özel olarak Kürt basınıyla, genelde düzen muhalifi devrimci, sosyalist basınla, tutuklu gazetecilerle dayanışmayı daha da yükseltmenin zamanıdır. Basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, insan hakları savunucuları yeni bir sınavla daha yüz yüzedir.
Terörle Mücadele Yasası (TMY) iptal edilmeli, Özel Yetkili Mahkemeler (ÖYM) kaldırılmalı, tutuklu gazeteciler serbest bırakılmalıdır.

Tutuklanan 29 gazetecinin ve 7 basın çalışanının isimlerini bilginize sunuyoruz...

Tutuklanan Gazeteciler:

Ziya Çiçekçi, Özgür Gündem Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı işleri Müdürü
Nurettin Fırat, Özgür Gündem Gazetesi yazarı
Yüksel Genç, Özgür Gündem Gazetesi yazarı
Nevin Erdemir, Özgür Gündem Gazetesi editörü
Ayşe Oyman, Özgür Gündem Gazetesi editörü
Hüseyin Deniz, Gazeteci, Özgür Gündem eski çalışanı
Dilek Demirel, Gazeteci, Özgür Gündem eski çalışanı
Sibel Güler, Gazeteci, Özgür Gündem eski çalışanı

Zuhal Tekiner, DİHA İmtiyaz Sahibi
Fatma Koçak, DİHA Yazı işleri Müdürü
Ramazan Pekgöz, DİHA Diyarbakır editörü
Semiha Alankuş, DİHA Diyarbakır editörü
Mazlum Özdemir, DİHA Diyarbakır muhabiri
Kenan Kırkaya, DİHA Ankara Temsilcisi
Sadık Topaloğlu, DİHA Urfa muhabiri
Çağdaş Kaplan, DİHA İstanbul muhabiri
Ömer Çelik, DİHA İstanbul muhabiri
Pervin Yerlikaya, DİHA İstanbul muhabiri
Nilgün Yıldız, DİHA Mardin muhabiri Mardin
İsmail Yıldız, Gazeteci, DİHA eski çalışanı
Oktay Candemir, Gazeteci, DİHA eski çalışanı

Mehmet Emin Yıldırım, Azadiya Welat Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni

Ömer Çiftçi, Demokratik Modernite Dergisi İmtiyaz Sahibi
Nahide Ermiş, Özgür Halk Dergisi ve Demokratik Modernite Dergisi Yayın Kurulu Üyesi
Safiye Torman, Demokratik Modernite Dergisi Van çalışanı
Selahattin Aslan, Demokratik Modernite Dergisi çalışanı

Zeynep Kuray, Birgün Gazetesi İstanbul muhabiri
Çağdaş Ulus, Vatan Gazetesi İstanbul muhabiri
Davut Uçar, Etik Ajans Müdürü

Tutuklanan Basın Çalışanları:

Haydar Tekin, Fırat Dağıtım eski çalışanı
İrfan Bilgiç, Eski Fırat Dağıtım çalışanı
Ali Fidan, Fırat Dağıtım İstanbul çalışanı
Ertuş Bozkurt, Fırat Dağıtım çalışanı
Çiğdem Aslan, Fırat Dağıtım çalışanı
Cihan Albay
Saffet Orman

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)
24 Aralık 2011


İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteci.blogcu.com/,

20 Aralık 2011 Salı

Kürt Basınından 40 Gazeteci Gözaltında...Gözaltındaki Gazeteciler Serbest Bırakılmalıdır...

TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU’NDAN
BASINA VE KAMUOYUNA

Kürt Basınından 40 Gazeteci Gözaltında...
Gözaltındaki Gazeteciler Serbest Bırakılmalıdır...

AKP hükümeti eliyle ve toplumla mücadele yasası adı verilen Terörle Mücadele Yasası (TMY) gereğince ve İstanbul özel yetkili 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin talimatıyla KCK adı altında sistematik olarak sürdürülen operasyonların hedefi bu kez Kürt basını oldu. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Diyarbakır, Urfa ve Van illerinde eş zamanlı olarak yapılan operasyonlarda Dicle Haber Ajansı (DİHA)’nın bürolarına, İstanbul’daki Özgür Gündem gazetesinin merkezine, Etik ajansa, demokratik modernite dergisine, Fırat Basın Yayın Dağıtım bürosuna, Gün Matbaasına, Kürt basınına da haber yapan Etkin Haber Ajansı (ETHA)’nın editörlerinden Arzu Demir ve Birgün gazetesinin muhabirlerinden Zeynep Kuray’ın evine polis baskını düzenlendi ve 40 civarında gazeteci gözaltına alındı. Haber materyallerine, teknik cihazlara el konuldu.
Saptayabildiğimiz kadarıyla gözaltına alınan gazetecilerin isimleri şunlar:
DİHA yazı işleri müdürü Fatma Koçak, DİHA imtiyaz sahibi Zuhal Tekiner, DİHA Diyarbakır muhabiri Mazlum Özdemir, DİHA Van muhabiri Evrim Kepenek, DİHA İstanbul muhabirlerinden Ömer Çelik, Çağdaş Kaplan, Semiha Alakuş, Sadık Topaloğlu, DİHA Urfa muhabiri Sadık Topaloğlu, Demokratik Modernite dergisi yayın kurulu üyesi Nahide Ermiş, Etik Ajans müdürü Davut Uçar, DİHA Ankara muhabiri Kenan Kırıkkaya, gazeteci Hüseyin Deniz ve İsmail Yıldız, Sevinç Tuncelli, ETHA editörü Arzu Demir ve Birgün gazetesi muhabiri Zeynep Kuray, AFP foto muhabiri Mustafa Özer ve Vatan gazetesi muhabiri Çağdaş Ulus.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu olarak Kürt basınına yönelik topyekün gözaltı saldırısının ve Terörle Mücadele Yasası (TMY) terörünün doğrudan basın özgürlüğüne, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale olarak görüyor ve protesto ediyoruz. Bugünkü tarih itibariyle Türkiye cezaevlerinde yarıdan fazlası Kürt basınından olmak üzere 66 gazeteci tutuklu bulunmaktadır ve bu sayıyla Türkiye, dünya birincisi konumunu sürdürüyor. Yeni tutuklamalarla tutuklu gazeteci sayısının daha da artacağı endişesini taşıyoruz. Tüm basın özgürlüğü, insan hakları savunucularına, basın meslek örgütlerine daha fazla duyarlılığa, demokratik tepkilerini artırmaya çağırıyoruz.
AKP hükümetini bir kez daha uyarıyoruz. Gittiğiniz yol, yol değildir. Gazetecileri terörize etmek, tutuklamak, basın özgürlüğünü daha da kısıtlamak hayra alamet değildir. TMY terörü ile kendi kuyunuzu kazıyorsunuz.
Toplumla mücadele yasası adı verilen Terörle Mücadele Yasası iptal edilmeli, özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri kaldırılmalıdır. Tutuklu gazetecilere özgürlük istiyoruz...

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)
20 Aralık 2011


İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteci.blogcu.com/,

10 Aralık 2011 Cumartesi

Bir TMY Klasiği Daha. Yazarlar Mehmet Güneş ve Doğan Can Baran Tutuklandı...

TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU’NDAN
BASINA VE KAMUOYUNA

Bir TMY Klasiği Daha...
Türkiye Gerçeği Dergisi Yazarı Mehmet Güneş ve Odak Dergisi Yazarı Doğan Can Baran Tutuklandı...
Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ)’nin 2011 Raporu Türkiye Bakımından Gerçeği Yansıtmıyor...

Bir TMY klasiği ile daha yüz yüzeyiz. Toplumla Mücadele Yasası adı verilen Terörle Mücadele Yasası (TMY) gereğince Odak Dergisi yazarı Doğan Can Baran ile Türkiye Gerçeği dergisinin yazarı Mehmet Güneş tutuklandı.
Türkiye Gerçeği dergisi yazarı Mehmet Güneş, 6 Aralık’ta Devrimci Karargah operasyonu kapsamında gözaltına alındı ve 10 Aralık 2011 tarihinde Beşiktaş özel yetkili Ağır Ceza Mahkemesince Devrimci Karargah üyesi olduğu gibi asılsız iddiayla tutuklandı. Türkiye Gerçeği dergisi yaptığı açıklamada yazarları Mehmet Güneş'in Devrimci Karargah ile ilgisinin olmadığını ve keyfi biçimde gözaltına alındığını belirtmişti.
Odak dergisi yazarı Doğan Can Baran, THKP-C Direniş Hareketi adlı şu anda var olmayan bir örgütün üyesi gibi gösterilerek, dahası Mahir Çayan, Deniz Gezmiş ve İbrahim Kaypakkaya’yı mezarları başında anmak, çeşitli gösterilerde yasal bir dergi olan Odak’ın flamasını taşımak ve slogan atmak gibi suçlamalarda bulunularak özel yetkili Ağır Ceza Mahkemesince tutuklandı.
Bu arada 5 yıldır tutuklu bulunan Atılım gazetesi yazarı Hasan Coşar’ın 8 Aralık’ta serbest bırakıldığını da belirtelim. Ne ilginçtir ki Hasan Coşar’ın 5 yıllık tutukluluğunun ardından serbest bırakılmasına seviniyoruz. “Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” bu olsa gerek!..
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu olarak Mehmet Güneş ve Doğan Can Baran’ın tutuklanmasını, düşünce ve ifade özgürlüğüne, söz, toplantı ve örgütlenme özgürlüğüne yönelik TMY saldırısı olarak görüyor ve protesto ediyoruz. Bir kez daha TMY’nin iptal edilmesini, özel yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin kaldırılmasını talep ediyoruz.
Yeni tutuklamalarla birlikte cezaevlerinde tutuklu bulunan gazetecilerin sayısı da 66 oldu. Merkezi New York’ta bulunan Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ)’nin geçtiğimiz günlerde yayımladığı 2011 yılı raporuna göre Türkiye’de tutuklu bulunan gazeteci sayısı 8 olarak belirtiliyor. Raporda İran 42 tutuklu gazeteciyle en çok tutuklu gazetecinin bulunduğu ülke olarak gösteriliyor. Çin ise 27 tutuklu gazeteciyle üçüncü sırada gösteriliyor. Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu ve Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun verilerine göre Türkiye’de 60’ın üzerinde gazeteci tutuklu bulunuyor ve Türkiye bu veriyle Dünya birincisidir. Eğer CPJ ABD politikaları doğrultusunda İran ve Çin’i hedef tahtasına oturtmak, Türkiye’yi ıskalamak amacıyla böyle bir rapor yayımlamamışsa geriye tek bir olasılık kalıyor, o da bilgi eksikliğidir ve dolayısıyla Türkiye bakımından gerçeği yansıtmıyor...

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)
10 Aralık 2011


İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteci.blogcu.com/,

29 Ekim 2011 Cumartesi

Yayıncı, Yazar, İnsan Hakları Savunucusu Ragıp Zarakolu Gözaltına Alındı

TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU’NDAN
BASINA VE KAMUOYUNA

Yayıncı, Yazar, İnsan Hakları Savunucusu Ragıp Zarakolu Gözaltına Alındı
KCK adı altında İstanbul’da yapılan operasyonlar kapsamında yayıncı, yazar Ragıp Zarakolu da gözaltına alındı. 4 Ekim’de yine aynı kapsamda akademisyen oğlu Deniz Zarakolu da 97 kişi ile birlikte gözaltına alınıp tutuklanmıştı.
Ragıp Zarakolu, Türkiye ve Dünya kamuoyunun yakından tanıdığı ve çok sayıda ödülün sahibi aydınlarımızdandır. Türkiye Yayıncılar Birliği Yayımlama Özgürlüğü Komitesi Başkanı ve Belge Yayınları sahibidir. İnsan Hakları Derneği’nin kurucuları arasındadır. Özgür Gündem, Evrensel gibi gazetelerde köşe yazarlığı yapmaktadır. Zarakolu’nun sürmekte olan çok sayıda davası da vardır ve duruşmalarına düzenli olarak katılıyor. Savcılık ifade vermeye çağırsaydı gidip ifadesini verirdi. Ragıp Zarakolu kasıtlı olarak gözaltına alınmıştır. Amaç, Ragıp Zarakolu nezdinde aydınlarımızı, düşünen insanlarımızı, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, insan hakları savunucularını, ilerici kamuoyunu terörize etmektir. Gözdağı vermektir. Susturmaktır. Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın gözaltına alınması da aynı amaç kapsamındadır.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cebindeki 1400 kişilik tutuklanacaklar listesi, toplumsal muhalefet güçlerinin “toplumla mücadele yasası” adını verdiği Terörle Mücadele Yasası gereğince gruplar halinde yaşama geçiriliyor. “Sürek avı” başlatılarak TMY terörü tırmandırılıyor.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu olarak Ragıp Zarakolu’nun ve Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın gözaltına alınmasını protesto ediyor, hemen serbest bırakılmalarını istiyoruz.

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)
29 Ekim 2011


İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteci.blogcu.com/,

Tutuklu Gazetecilere Bayram Kartı Gönderelim...

TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU’NDAN
BASINA VE KAMUOYUNA

* Tutuklu Gazetecilere Bayram Kartı Gönderelim...

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu olarak cezaevlerinde tutuklu bulunan gazetecilerin Kurban Bayramı’nı kutluyor, bir an evvel özgürlüklerine kavuşmalarını diliyoruz.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu olarak her bayramda geleneksel hale getirdiğimiz “tutuklu gazetecilere kart gönderme kampanyası”nı bu yıl da sürdürüyoruz.
Tutuklu gazetecilere kart göndererek bayramlarını kutlayabilir, kartlarımızla hücrelerine konuk olabilir, dayanışma duygularımızı iletebiliriz.
Cezaevlerinde 11’i imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olmak üzere 62 gazeteci tutuklu bulunmaktadır. Geçen Kurban Bayramı’nda 38 gazeteci tutuklu bulunuyordu. Bu veri, Türkiye’de basın özgürlüğünün her geçen gün daha da kötüleştiğini gösteriyor. Bunun asıl nedenlerinden birisi, baştan sona antidemokratik hükümlerle donatılmış Terörle Mücadele Yasası’dır. Toplumsal muhalefet güçlerinin Toplumla Mücadele Yasası adını verdiği Terörle Mücadele Yasası en kısa zamanda iptal edilmelidir.
Tutuklu gazetecilerin alfabetik sıraya göre isimlerini, adreslerini kart göndermek isteyen basın özgürlüğü savunucularının, basının ve kamuoyunun, duyarlı kişi ve kurumların bilgisine sunuyoruz...

TUTUKLU GAZETECİLERİN ADRESLERİ

1- Abdulcabbar Karabeğ, Hatay Kapalı Cezaevi
2- Ahmet Akyol, Ceyhan M Tipi Kapalı Cezaevi, Adana
3- Ahmet Birsin, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
4- Ahmet Şık, Silivri 2 Nolu L Tipi Cezaevi
5- Ali Buluş, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
6- Ali Çat, Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi
7- Ali Konar, Malatya E Tipi Cezaevi
8- Aydın Yıldız, Gaziantep H Tipi Cezaevi
9- Baha Okar, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi
10- Barış Açıkel, Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi, KOCAELİ
11- Barış Pehlivan, Silivri 1 Nolu L Tipi Cezaevi
12- Barış Terkoğlu, Silivri 1 Nolu L Tipi Cezaevi
13- Bayram Namaz, Edirne 1 Nolu F Tipi Cezaevi
14- Bayram Parlak, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
15- Bedri Adanır, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
16- Behdin Tunç, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
17- Cihan Gün, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
18- Coşkun Musluk, Silivri L Tipi Cezaevi
19- Deniz Kılıç, Batman M Tipi Kapalı Cezaevi
20- Dılşa Ercan, Adana Karataş Kadın Kapalı Cezaevi
21- Dilek Keskin, Karataş Kadın Kapalı Cezaevi, ADANA
22- Doğan Yurdakul, Silivri L Tipi Cezaevi
23- Erdal Süsem, Edirne F Tipi Cezaevi
24- Erdoğan Altan, Batman M Tipi Cezaevi
25- Erol Zavar, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
26- Faysal Tunç, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
27- Feyyaz Deniz, Bolu Cezaevi
28- Füsun Erdoğan, Kandıra 2 Nolu T Tipi Cezaevi, KOCAELİ
29- Hakan Soytemiz, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi
30- Halit Güdenoğlu, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
31- Hamdiye Çiftçi, Bitlis E Tipi Kapalı Cezaevi
32- Hasan Coşar, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
33- Hatice Duman, Gebze M Tipi Cezaevi, Gebze/KOCAELİ
34- İhsan Sinmiş, Adana F Tipi Cezaevi
35- İsmail Avan, Kırıklar F Tipi Cezaevi/İZMİR
36- Kaan Ünsal, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
37- Kadri Kaya, Batman M Tipi Kapalı Cezaevi
38- Kazım Şeker, Kandıra 2 Nolu F Tipi Cezaevi
39- Kenan Karavil, Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi
40- Mehmet Karaaslan, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
41- Mehmet Karabaş, Batman M Tipi Kapalı Cezaevi
42- Mehmet Yeşiltepe, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi
43- Miktat Algül, Kürkçüler F Tipi Cezaevi, Adana
44- Murat İlhan, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
45- Musa Kurt, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
46- Mustafa Gök, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
47- Müyesser Yıldız, Silivri L Tipi Cezaevi
48- Naciye Yavuz, Ankara Kadın Kapalı Cezaevi
49- Nedim Şener, Silivri 2 Nolu Kapalı L Tipi Cezaevi
50- Nuri Yeşil, Malatya E Tipi Cezaevi
51- Ozan Kılınç, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
52- Rohat Emekçi, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi
53- Ruken Ergün, Adana-Karataş Kadın Kapalı Cezaevi
54- Sait Çakır, Silivri 2 Nolu L Tipi Cezaevi
55- Sedat Şenoğlu, Edirne 1 Nolu F Tipi Cezaevi
56- Seyithan Akyüz, Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi
57- Sinan Aygül, Van F Tipi Cezaevi
58- Soner Yalçın, Silivri 1 Nolu L Tipi Cezaevi
59- Tayyip Temel, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
60- Turan Özlü, Silivri 2 Nolu L Tipi Cezaevi
61- Vedat Kurşun, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
62- Yalçın Küçük, Silivri 2 Nolu L Tipi Cezaevi


Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)
29 Ekim 2011


İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteci.blogcu.com/,

8 Ekim 2011 Cumartesi

Bülent Arınç’a “yüksek sesle” sesleniyoruz

Bülent Arınç’a “yüksek sesle” sesleniyoruz
NECATİ ABAY*

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir süre önce yaptığı açıklamada Terörle Mücadele Yasası’na atıfta bulunarak “Bugüne kadar yüksek sesle söylenmedi, değişiklik yapılması isteniyorsa yüksek sesle söylenmelidir” dedi.
Terörle Mücadele Yasası (TMY), 1991 yılında çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılan 29 Haziran 2006 tarihli değişiklikle 18 Temmuz 2006 tarihinde yürürlüğe girmişti.
TMY’ye karşı yıllardır mücadele ediyoruz. TMY konusundaki görüşlerimizi, Atılım gazetesi aracılığıyla bir kez daha “yüksek sesle” açıklıyoruz.
Özellikle belirtilmek gerekir ki, Bülent Arınç’ın “yüksek sesle söylenmedi” açıklaması gerçeği yansıtmıyor. Yasa değişikliğinin tartışıldığı süreçte başta basın kuruluşları olmak üzere, toplumsal muhalefet güçleri TMY’nin antidemokratik bir düzenleme olduğunu, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü alanında ciddi sorunlara yol açacağına dikkat çekmişti. Dahası toplumsal muhalefet güçleri Terörle Mücadele Yasası’nın Toplumla Mücadele Yasası olacağını belirterek demokratik tepkilerini göstermişlerdi. Ama bu uyarıları AKP hükümeti dikkate almadı ve yasa yürürlüğe girdi.
Eğer Bülent Arınç, ana akım medyayı veya merkez medyayı (AKP yanlısı medya da dahil) kastederek TMY’ye yönelik tepkilerin “yüksek sesle söylenmedi”ğinden söz ediyorsa haklıdır. Bu süreçte söz konusu medya TMY karşısında sessiz kaldı ve bu tutumlarını bugün de önemli ölçüde sürdürüyor.
Bülent Arınç, TMY’de değişiklik yapılabileceğinden söz ediyor ve tartışalım diyor. TMY, üzerinde bazı değişiklikler yapılarak düzeltilebilecek bir yasal düzenleme değildir. A’dan Z’ye anti demokratik hükümlerle, basın özgürlüğünü, düşünce ve ifade özgürlüğünü, söz, gösteri ve örgütlenme özgürlüğünü kısıtlayıcı hükümlerle donatılmıştır.
TMY’nin 6 yıllık uygulamasında görüldü ki, “Terörle mücadele” adı altında aralarında gazetecilerin, yazarların, sanatçıların, akademisyenlerin, insan hakları savunucularının, sendikacıların, kitle örgütü yöneticilerinin, Kürt siyasetçilerin, devrimci, sosyalist siyasetçilerin ve hatta taş atan çocukların da bulunduğu on binlerce insan TMY ile terörize edildi. “Terörle mücadele” demagojisiyle “terör örgütü üyesi”, “terör örgütü yöneticisi” olmakla, veya “terör örgütü propagandası” yapmakla, asılsız komplocu iddialarla suçlandılar. Binlerce insan tutuklanma terörüyle yüz yüze kaldı. Daha geçtiğimiz günlerde, Hopa olaylarını protesto ettikleri için tutuklanan göstericiler hakkında “terör örgütü propagandası yaptıkları” iddiasıyla 22 yıla varan hapis cezaları istendi. Halen binlerce basın emekçisi de TMY kıskacı altındadır. (İkinci kıskaç ise, özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleridir. TMY’nin iptal edilmesi talebiyle, özel yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin kaldırılması talebi iç içe geçmiş bulunmaktadır. Bunun ayrı bir yazı konusu olduğunu belirterek geçelim.)
TMY saldırısı Ahmet Şık gibi, Milliyet gazetesi muhabiri Nedim Şener gibi, Hürriyet gazetesi yazarı Soner Yalçın gibi gazeteci ve yazarların tutuklanmasına dek geldi dayandı. Bu gazeteciler de “terör örgütü üyesi, yöneticisi” olmakla, “terör örgütüne yardımcı” olmakla suçlanıyor.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun (TGDP) saptamasına göre Türkiye cezaevlerinde 12’si imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olmak üzere 62 gazeteci tutuklu bulunmaktadır. Tutuklu gazetecilerin hemen hepsi TMY gereğince tutuklandılar. Dahası, Türkiye’nin tutuklu gazeteci sayısı bakımından Dünya birincisi olmasının müsebbibi de TMY’dir.
Gelinen aşamada TMY, Türkiye ve Dünya kamuoyu nezdinde geniş kesimlerce inandırıcılığını yitirmiş bulunmaktadır.
Bülent Arınç’ın “gelin tartışalım” çağrısı sıkışmışlığın dışavurumudur. O, TMY’ye yönelik tepkileri yumuşatmak için “TMY iptal edilmelidir” şeklindeki talepleri, çağrıları etkisizleştirmek için manevra yapıyor, TMY’nin iptal edilmesi yerine bazı kısmi değişikliklerle TMY’nin ömrünü uzatmaya çalışıyor. Bülent Arınç’ın bu çıkışı, basın özgürlüğü konusunda Türkiye ve Dünya kamuoyu nezdinde inandırıcılıklarını yitirmiş olmalarından kaynaklı savunma psikolojisinin de dışavurumudur.
TMY’ye hayır demeden, TMY’nin iptal edilmesi savunulmadan tutarlı bir basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü savunuculuğu yapılamaz. Basın özgürlüğü alanında bir ilerleme kaydetmenin yolu TMY’nin iptalinden geçiyor.
Tüm demokrasi güçleri TMY’nin tehdidi altındadır. Adeta demokrasi güçleri üzerinde “Demoklesin kılıcı” gibi sallanmaktadır. TMY’nin iptal edilmesinin yolu toplumsal muhalefet güçlerinin, özgürlük ve demokrasi yanlısı güçlerin, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü savunucularının birleşik mücadelesinden, demokratik tepkilerini ortaya koymasından geçiyor.
* Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü

7 Ekim 2011 Cuma

Bülent Arınç’a “yüksek sesle” sesleniyoruz

Bülent Arınç’a “yüksek sesle” sesleniyoruz
NECATİ ABAY*

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir süre önce yaptığı açıklamada Terörle Mücadele Yasası’na atıfta bulunarak “Bugüne kadar yüksek sesle söylenmedi, değişiklik yapılması isteniyorsa yüksek sesle söylenmelidir” dedi.
Terörle Mücadele Yasası (TMY), 1991 yılında çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılan 29 Haziran 2006 tarihli değişiklikle 18 Temmuz 2006 tarihinde yürürlüğe girmişti.
TMY’ye karşı yıllardır mücadele ediyoruz. TMY konusundaki görüşlerimizi, Atılım gazetesi aracılığıyla bir kez daha “yüksek sesle” açıklıyoruz.
Özellikle belirtilmek gerekir ki, Bülent Arınç’ın “yüksek sesle söylenmedi” açıklaması gerçeği yansıtmıyor. Yasa değişikliğinin tartışıldığı süreçte başta basın kuruluşları olmak üzere, toplumsal muhalefet güçleri TMY’nin antidemokratik bir düzenleme olduğunu, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü alanında ciddi sorunlara yol açacağına dikkat çekmişti. Dahası toplumsal muhalefet güçleri Terörle Mücadele Yasası’nın Toplumla Mücadele Yasası olacağını belirterek demokratik tepkilerini göstermişlerdi. Ama bu uyarıları AKP hükümeti dikkate almadı ve yasa yürürlüğe girdi.
Eğer Bülent Arınç, ana akım medyayı veya merkez medyayı (AKP yanlısı medya da dahil) kastederek TMY’ye yönelik tepkilerin “yüksek sesle söylenmedi”ğinden söz ediyorsa haklıdır. Bu süreçte söz konusu medya TMY karşısında sessiz kaldı ve bu tutumlarını bugün de önemli ölçüde sürdürüyor.
Bülent Arınç, TMY’de değişiklik yapılabileceğinden söz ediyor ve tartışalım diyor. TMY, üzerinde bazı değişiklikler yapılarak düzeltilebilecek bir yasal düzenleme değildir. A’dan Z’ye anti demokratik hükümlerle, basın özgürlüğünü, düşünce ve ifade özgürlüğünü, söz, gösteri ve örgütlenme özgürlüğünü kısıtlayıcı hükümlerle donatılmıştır.
TMY’nin 6 yıllık uygulamasında görüldü ki, “Terörle mücadele” adı altında aralarında gazetecilerin, yazarların, sanatçıların, akademisyenlerin, insan hakları savunucularının, sendikacıların, kitle örgütü yöneticilerinin, Kürt siyasetçilerin, devrimci, sosyalist siyasetçilerin ve hatta taş atan çocukların da bulunduğu on binlerce insan TMY ile terörize edildi. “Terörle mücadele” demagojisiyle “terör örgütü üyesi”, “terör örgütü yöneticisi” olmakla, veya “terör örgütü propagandası” yapmakla, asılsız komplocu iddialarla suçlandılar. Binlerce insan tutuklanma terörüyle yüz yüze kaldı. Daha geçtiğimiz günlerde, Hopa olaylarını protesto ettikleri için tutuklanan göstericiler hakkında “terör örgütü propagandası yaptıkları” iddiasıyla 22 yıla varan hapis cezaları istendi. Halen binlerce basın emekçisi de TMY kıskacı altındadır. (İkinci kıskaç ise, özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleridir. TMY’nin iptal edilmesi talebiyle, özel yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin kaldırılması talebi iç içe geçmiş bulunmaktadır. Bunun ayrı bir yazı konusu olduğunu belirterek geçelim.)
TMY saldırısı Ahmet Şık gibi, Milliyet gazetesi muhabiri Nedim Şener gibi, Hürriyet gazetesi yazarı Soner Yalçın gibi gazeteci ve yazarların tutuklanmasına dek geldi dayandı. Bu gazeteciler de “terör örgütü üyesi, yöneticisi” olmakla, “terör örgütüne yardımcı” olmakla suçlanıyor.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun (TGDP) saptamasına göre Türkiye cezaevlerinde 12’si imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olmak üzere 62 gazeteci tutuklu bulunmaktadır. Tutuklu gazetecilerin hemen hepsi TMY gereğince tutuklandılar. Dahası, Türkiye’nin tutuklu gazeteci sayısı bakımından Dünya birincisi olmasının müsebbibi de TMY’dir.
Gelinen aşamada TMY, Türkiye ve Dünya kamuoyu nezdinde geniş kesimlerce inandırıcılığını yitirmiş bulunmaktadır.
Bülent Arınç’ın “gelin tartışalım” çağrısı sıkışmışlığın dışavurumudur. O, TMY’ye yönelik tepkileri yumuşatmak için “TMY iptal edilmelidir” şeklindeki talepleri, çağrıları etkisizleştirmek için manevra yapıyor, TMY’nin iptal edilmesi yerine bazı kısmi değişikliklerle TMY’nin ömrünü uzatmaya çalışıyor. Bülent Arınç’ın bu çıkışı, basın özgürlüğü konusunda Türkiye ve Dünya kamuoyu nezdinde inandırıcılıklarını yitirmiş olmalarından kaynaklı savunma psikolojisinin de dışavurumudur.
TMY’ye hayır demeden, TMY’nin iptal edilmesi savunulmadan tutarlı bir basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü savunuculuğu yapılamaz. Basın özgürlüğü alanında bir ilerleme kaydetmenin yolu TMY’nin iptalinden geçiyor.
Tüm demokrasi güçleri TMY’nin tehdidi altındadır. Adeta demokrasi güçleri üzerinde “Demoklesin kılıcı” gibi sallanmaktadır. TMY’nin iptal edilmesinin yolu toplumsal muhalefet güçlerinin, özgürlük ve demokrasi yanlısı güçlerin, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü savunucularının birleşik mücadelesinden, demokratik tepkilerini ortaya koymasından geçiyor.
* Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü

5 Ekim 2011 Çarşamba

Gazeteci Aydın Yıldız Tutuklandı, iki Gazeteci Gözaltında

TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU’NDAN
BASINA VE KAMUOYUNA

DİHA muhabiri Aydın Yıldız Tutuklandı. Özgür Gündem Gazetesi Editörü Kazım Şeker ile Azadiya Welat Gazetesi Eski Genel Yayın Yönetmeni ve Yazarı Tayyip Temel Gözaltında...

KCK operasyonu adı altında 6 ilde eş zamanlı olarak yapılan operasyonlarda yüzlerce BDP yöneticisi ve üyesinin yanı sıra gazeteciler de gözaltına alındı.
1 Ekim 2011 tarihinde Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Aydın Yıldız, Özgür Gündem gazetesi Mersin temsilciliğinden çıkarken gözaltına alınmış ve Antep’e götürülmüştü. Aydın Yıldız, 4 Ekim 2011 tarihinde tutuklandı.
Azadiya Welat eski Genel Yayın Yönetmeni ve gazetenin yazarı Tayyip Temel, 3 Ekim 2011 tarihinde Diyarbakır’da gözaltına alındı.
Özgür Gündem gazetesinin editörü Kazım Şeker de 4 Ekim 2011 tarihinde İstanbul’da gözaltına alındı.
Aydın Yıldız’ın tutuklanmasıyla birlikte cezaevlerinde tutuklu bulunan gazetecilerin sayısı 63’e yükselmiş oldu.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu olarak gelişmelerden kaygılıyız.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cebindeki 1400 kişilik tutuklanacaklar listesi iddiaları gerçekliğe dönüşüyor.
Sıra kimde?..
Terörle Mücadele Yasası (TMY) gereğince yasal faaliyet yürüten Kürt siyasetçilere, gazetecilere yönelik olarak sürdürülen kitlesel gözaltı ve tutuklama terörü; söz, gösteri ve örgütlenme özgürlüğüne, basın özgürlüğüne yönelik doğrudan saldırıdır. Dillere pelesenk olmuş “terör örgütü üyesi, yöneticisi oldukları” gibi asılsız iddialarla yapılan TMY operasyonlarının hiçbir inandırıcılığı bulunmamaktadır.
Yaşananlar, Terörle Mücadele Yasası (TMY)’nin ne denli antidemokratik bir düzenleme olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Terörle Mücadele Yasası (TMY) iptal edilmelidir...

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)
5 Ekim 2011


İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteci.blogcu.com/,

4 Eylül 2011 Pazar

Radikal gazetesinin Pazar iki ekinde 4 Eylül 2011 tarihinde yayımlanan yazımdır.

Radikal gazetesinin Pazar iki ekinde 4 Eylül 2011 tarihinde yayımlanan yazımdır.
8 yıllık hukuki garabet

Necati ABAY*
Bugün Ahmet Şık ve Nedim Şener’e yapılan komplonun daha ağırı, 8 yıl önce bana uygulandı. O dönemde Atılım gazetesinde yazar-editör olarak çalışıyordum. Komplo kurulmadan 2 ay önce 4 Şubat 2003’te Atılım gazetesi çalışanlarıyla birlikte gazeteden gözaltına alınmış ve serbest bırakılmıştım. Gözaltındayken bir emniyet yetkilisi bana “Atılım gazetesinde bombalama eylemlerinin haberini yaparsanız, başınız beladan kurtulmaz. Seni her an tutuklatabiliriz. Ne zaman tutuklatacağımıza biz karar vereceğiz” şeklinde tehdit etmişti. Bu aynı zamanda otosansür dayatmasıydı. Ben de “basın özgürlüğünü savunduğumuzu, haber değeri taşıyan her haberi diğer medya organları gibi yayımlayacağımızı” söylemiştim. Nitekim 2 ay sonra 13 Nisan 2003 tarihinde evimden bilgisayarımla birlikte gözaltına alındım. Evimdeki aramada hiçbir suç unsuruna rastlanmadı. “İstanbul’daki bombalama eylemlerinin koordinatörü olmak”la suçlandım. Suçlamaları reddettim. Bunun üçüncü Sınıf bir komplo olduğunu söyledim.
Tutuksuz yargılanma
Dört günlük gözaltıdan sonra 17 Nisan 2003’te savcılığa çıkarıldım. Savcılık tutuklama istemiyle hakimliğe sevketti. Sorgu hakimi, “bombalama eylemlerinin koordinatörü” suçlamasını ciddiye almamış olacak ki beni bıraktı. Ancak savcılığın itirazı üzerine tutuklanıp Tekirdağ F Tipi Cezaevi’ne konuldum. Uzun süre hem ben hem avukatım dava dosyasına ulaşamadık, çünkü dosyaya gizlilik kararı konulmuştu.
İddianameden yasadışı örgüt operasyonuna dahil edildiğim anlaşılıyordu. Bu klasik bir devlet politikasıydı. Hedefe konulan gazeteciler, yazarlar, aydınlar, sıklıkla illegal örgüt operasyonlarına dahil ediliyordu. 12 Mart’ta Altan Öymen’in uçak kaçırdığı iddiasıyla tutuklandığını neredeyse herkes bilir. Günümüzde Ahmet Şık ve Nedim Şener’in “Ergenekon terör örgütü üyesi” oldukları iddiasıyla tutuklandıkları somut bir veri. Ben de MLKP’nin bombalama eylemleri yapan 3 hücresinden sorumlu ilan edilmiştim.
Polis komplosunun senaryosu, hayatımda hiç görmediğim Aligül Alkaya adlı şahıs üzerinden yazılmıştı. Alkaya benden dört gün önce gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Emniyette işkencede polisin hazırladığı ifade tutanağı kendisine zorla imzalatılmış. Alkaya sonradan savcılığa yazdığı dilekçede ve mahkeme süreçlerinde “Necati Abay’ı tanımadığını, tanımadığı kişi hakkında beyanlarda bulunmasının olanaksız olduğunu, ifade tutanağını polisin zorla, işkence altındayken imzalattığını” belirtmiş
Tutuklanmamdan 6 ay sonra 3 Ekim 2003 tarihinde 4 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde ilk duruşmam görüldü. Savunmamı yaptım ve Mahkeme beni tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı. Mahkeme heyeti, ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanmama rağmen “bombalama eylemlerinin koordinatörü” olduğum iddiasını anlaşılan ciddiye almamıştı.
Tutuksuz yargılanmam sekiz yıl sürdü. Bu arada belirteyim, tahliyeden sonra düzen muhalifi gazetecilere basın örgütleri sahip çıkmadığından Şubat 2004’te Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nu (TGDP) kurduk. O tarihten bu yana TGDP’nin sözcülüğünü yapıyorum.
Kanaate dayalı ceza
Sekiz yıllık yargılanma sürecim boyunca benim aleyhime hiçbir delil bulunamadı. Çünkü asılsız iddiayla suçlanıyordum ve olmayan delil bulunamazdı. Sekiz yıl sonra 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 4 Mayıs 2011 tarihli karar duruşmasında 18 yıl 9 ay hapis cezası aldım. Beraat beklerken ceza almamı şaşkınlıkla karşıladım.
Bir cümlelik mahkeme kararında benimle ilgili şunlar yazılı: “Sanık Necati Abay’ın yasadışı MLKP örgütünün emir ve kumandaya haiz üyesi olduğu konusunda tam bir kanaat oluşmuş ise de; dosya kapsamında işlenen eylemlerle doğrudan bağlantısı ve iştiraki tespit edilemediği anlaşıldığından sanığın eyleminin 765 sayılı TCK’nın 168/1. Maddesi kapsamında kaldığı... müebbet hapis cezası yerine 18 yıl 9 ay hapisle cezalandırılmasına...”
Mahkeme kararında da açıkca görüldüğü gibi benimle ilgili hiçbir kanıt yok, kanaate dayanarak ceza vermiş. Kanıt yok ama kanaat var! Dolayısıyla özel yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nin bu kararının hukuki değil, siyasi bir karar olduğunu düşünüyorum. Özel yetkili Ağır Ceza Mahkemelerindeki hukuksuzluğun tipik örneklerinden birisi bu karar. Özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri, Devlet Güvenlik Mahkemelerini aratır hale geldi. Mahkemenin karar duruşmasından sonra, bu karar çok tartışılacak demiştim, nitekim tartışılıyor. Avukatım Gülizar Tuncer, benimle ilgili karara itiraz etti. Dosya Yargıtay aşamasında. Mahkeme ceza vermesine karşın tutuklama kararı vermediğini de belirtmeliyim. Umarım 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği karar yargıtaydan döner.
Bu kararın, benim şahsımda düşünce ve ifade özgürlüğüne, basın özgürlüğüne, halkın haber alma hakkına, o dönemde çalıştığım Atılım gazetesine, Şubat 2004’ten bu yana sözcülüğünü yaptığım Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’na verilmiş bir ceza olduğunu düşünüyorum.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü

(4 Eylül 2011, Pazar, Radikal Gazetesinin “Radikal İki” eki, sayfa 12)


İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteci.blogcu.com/,

27 Ağustos 2011 Cumartesi

Kimin Gazeteci Olduğunu Adalet Bakanlığı mı Karar Veriyor?..


* Kimin Gazeteci Olduğunu Adalet Bakanlığı mı Karar Veriyor?..
* Ramazan Bayramını 60 Civarında Gazeteci Cezaevlerinde Karşılıyor. Bir Kart da Tutuklu Gazetecilere Gönderelim...

Necati Abay, Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü

Adalet Bakanlığı tutuklu gazetecilerle ilgili olarak 25 Ağustos 2011 tarihinde yaptığı açıklamada 4 gazeteci dışındaki tutuklu bulunan gazetecileri “yazdıkları yazılardan ve gazetecilik faaliyetlerinden dolayı değil, basınla ilgisi olmayan suçlardan tutuklu ya da hükümlü” olduğunu belirtti. Adalet Bakanlığının bu açıklaması da devlet yetkililerinin tutuklu gazeteciler konusunda geleneksel devlet politikasını dört elle sarıldığını gösteriyor. Bu açıklamada da 4 gazetecinin tutuklu bulunduğu itirafının dışında yeni hiçbir şey yok.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, Adalet Bakanlığının kimin gazeteci olup olmadığını belirleme yetkisi yoktur. Açıkca görülüyor ki Adalet Bakanlığı polis fezlekelerine, polis fezlekelerine göre hazırlanan iddianamelere bakarak kimin gazeteci olup olmadığını karar vermeye yelteniyor. Bu vesileyle birkez daha belirtelim; Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu olarak bir gazetecinin gazetecilik görevleri nedeniyle tutuklanıp tutuklanmadığını belirlemek için birkaç kıstasımız bulunuyor. Kıstaslarımız şunlardır:
a-) Sanığın ve avukatının beyanı
b- İlgili basın kuruluşunun açıklaması
c-) Yöneltilen suçlama, iddianame ve dosya kapsamındaki delil durumu...
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun kurulduğu 2004 şubatından bu yana tutuklu gazeteciler gerçeğini sıklıkla dillendirmesi, aralarında Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Basın Konseyi’nin de bulunduğu Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun 2010 Ağustosunda gecikmeli olarak kurulmuş olsa da tutuklu gazeteciler gerçeğini dile getirmesiyle Türkiye ve Dünya kamuoyu nezdinde tutuklu gazeteciler olgusu gizlenemez hale geldi. Özellikle belirtmek gerekir ki Türkiye ve Dünya kamuoyunun baskısıyla devlet yetkilileri tutuklu gazeteciler konusunda savunmaya geçmiş durumdadır. Bir başka ifadeyle kendilerini savunmak zorunda kalmışlardır. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 7 Haziran’da Polonya’da yaptığı konuşmada Türkiye cezaevlerinde tutuklu gazetecinin bulnmadığı şeklindeki açıklaması, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın son zamanlarda sıklıkla bu yönlü açıklamaları devlet yetkililerini tutuklu gazeteciler konusunda savunmacı psikolojiyle konuşmaya itmiştir.
Geleneksel devlet politikasıdır, düzen muhalifi gazeteciler gazetecilik görevleri nedeniyle değil tıpkı şimdi Ahmet Şık ve Nedim Şener’e, 8 yıl önce bana yapıldığı gibi, 12 Mart döneminde Altan Öymen’e yapıldığı gibi asılsız iddialarla, polis komplolarıyla “terör örgütü üyesi”, “terör örgütü yöneticisi” olmakla suçlanıyor, tutuklanıyor ve yargılanıyor. Susturulmak istenen gazeteciler böylesi hileli bir yöntemle terörize ediliyor. Sanırız gazetecilik görevleri nedeniyle gazeteciler tutuklandığında basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü ihlalleri nedeniyle dünya aleme rezil olunacağı düşünüyor. Ama güneş balçıkla sıvanamıyor ki. Böylesi hileli bir yöntem ilelebet etkili olamaz. Nitekim olmuyor da.
Bu konuda ben canlı, somut tanıklardan biriyim. 2003 yılında Atılım gazetesinde editör olarak çalışırken emniyet yetkilileri tarafından tutuklanmakla tehdit edildim. 2 ay sonra asılsız iddialarla, komployla “bombalama eylemlerinin koordinatörü” ilan edilerek tutuklandım. 6 ay sonra ilk mahkememde tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldım. Yargılanmam 8 yıl sürdü. Hiçbir somut delil bulunamadı ama kanaatten 4 Mayıs 2011 tarihinde özel yetkili 12. Ağır Ceza Mahkemesince 18 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldım. Davam yargıtaydadır. Eğer Yargıtay onaylarsa ben de susturulmuş olacağım ve tutuklu gazeteciler listesine dahil olacağım. Benim kişisel öyküm, düzen muhalifi gazetecilerin nasıl terörize edildiğinin tipik göstergelerinden birisidir. Ahmet Şık, Nedim Şener dahil tutuklu gazetecilerin öyküleri özü itibarıyla birbirine benzerdir.

Bir Kart da Tutuklu Gazetecilere Gönderelim
Ramazan Bayramını 60 civarında gazeteci cezaevlerinde karşılıyor. Tutuklu gazetecilere bayram kartı göndererek, faks çekerek dayanışma içerisinde olduğumuzu belirtebilir, yalnız olmadıklarını duyumsatabiliriz.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun saptamasına göre 28 Ağustos 2011 tarihi itibariyle Türkiye cezaevlerinde tutuklu bulunan gazetecilerin isimlerini (Zarfın üzerine basın kuruluşunun ismini ve görevini yazmaya gerek yok) ve tutuklu bulundukları cezaevi adreslerini bilginize sunuyoruz.

* Abdulcabbar Karadağ, Azadiya Welat Gazetesi Mersin Temsilcisi, Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi
* Ahmet Akyol, DİHA Adana Muhabiri, Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi
* Ahmet Birsin, Gün TV Genel Yayın Koordinatörü, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
* Ahmet Şık, Gazeteci-Yazar, Silivri 2 Nolu L Tipi Cezaevi
* Ali Buluş, DİHA Mersin Muhabiri, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
* Ali Çat, Azadiya Welat Gazetesi Mersin Çalışanı, Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi
* Ali Konar, Azadiya Welat Gazetesi Elazığ Temsilcisi, Malatya E Tipi Cezaevi
* Baha Okar, Bilim ve Gelecek Dergisi Editörü, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi
* Barış Açıkel, İşçi-Köylü Gazetesi Eski Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü, Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi, KOCAELİ
* Barış Pehlivan, Odatv İnternet Sitesi Genel Yayın Yönetmeni, Silivri 1 Nolu L Tipi Cezaevi
* Barış Terkoğlu, Odatv İnternet Sitesi Haber Müdürü, Silivri 1 Nolu L Tipi Cezaevi
* Bayram Namaz, Atılım Gazetesi Yazarı, Edirne 1 Nolu F Tipi Cezaevi
* Bayram Parlak, Gündem Gazetesi Mersin Temsilcisi, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
* Bedri Adanır, Aram Yayınları Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni, Kürtçe Hawar Gazetesi Yazı İşleri Müdürü, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
* Behdin Tunç, DİHA Şırnak Muhabiri, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
* Cihan Gün, Yürüyüş Dergisi çalışanı, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
* Coşkun Musluk, Odatv İnternet Sitesi Yazarı, Silivri L Tipi Cezaevi
* Dılşa Ercan, Azadiya Welat Gazetesi Mersin Çalışanı, Adana Karataş Kadın Kapalı Cezaevi
* Dilek Keskin, Atılım Gazetesi Muhabiri, Karataş Kadın Kapalı Cezaevi, ADANA
* Doğan Yurdakul, Odatv İnternet Sitesi Yazarı, Silivri L Tipi Cezaevi
* Emine Altınkaya, DİHA Ankara Muhabiri, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi, ANKARA
* Ensar Tunca, Azadiya Welat Gazetesi Iğdır Çalışanı, Iğdır Kapalı Cezaevi
* Erdal Süsem, Eylül Dergisi Editörü, Edirne F Tipi Cezaevi
* Erdoğan Altan, DİHA Batman Muhabiri, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
* Erol Zavar, Odak Dergisi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü, Şair, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
* Faysal Tunç, DİHA Şırnak Muhabiri, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi
* Feyyaz Deniz, DİHA Ankara Muhabiri, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi
* Füsun Erdoğan, Özgür Radyo Eski Genel Yayın Koordinatörü, Kandıra 2 Nolu T Tipi Cezaevi, KOCAELİ
* Hakan Soytemiz, Red ve Enternasyonal Dergilerinin Yazarı, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi
* Halit Güdenoğlu, Yürüyüş Dergisi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
* Hamdiye Çiftçi, DİHA Hakkari Muhabiri, Bitlis E Tipi Kapalı Cezaevi
* Hasan Coşar, Atılım Gazetesi Yazarı, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
* Hatice Duman, Atılım Gazetesi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü, Gebze M Tipi Cezaevi, Gebze/KOCAELİ
* Hıdır Gürz, Halkın Günlüğü Gazetesi Yazı İşleri Müdürü, Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi
* İsmail Avan, Halkın Günlüğü gazetesi İzmir Muhabiri, Kırıklar F Tipi Cezaevi/İZMİR
* Kaan Ünsal, Yürüyüş Dergisi çalışanı, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
* Kadri Kaya, DİHA Diyarbakır Bölge Bürosu Temsilcisi, Batman M Tipi Kapalı Cezaevi
* Kenan Karavil, Radyo Dünya Yayın Yönetmeni, Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi
* Mahmut Güleycan, Özgür Halk Dergisi Çalışanı, Van F Tipi Cezaevi
* Mehmet Karaaslan, DİHA Mersin Muhabiri, Karaman-Ermenek M Tipi Cezaevi
* Mehmet Karabaş, Batman Postası yazarı, Batman M Tipi Cezaevi
* Mehmet Yeşiltepe, Devrimci Hareket Dergisi Çalışanı, Gazeteci-Yazar, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi
* Musa Kurt, Kamu Emekçileri Cephesi Dergisi Yazı İşleri Müdürü, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
* Mustafa Gök, Ekmek ve Adalet Dergisi Ankara Temsilcisi, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
* Müyesser Yıldız, Odatv İnternet Sitesi Yazarı, Silivri L Tipi Cezaevi
* Nedim Şener, Milliyet Gazetesi Muhabiri, Silivri 2 Nolu Kapalı L Tipi Cezaevi
* Nuri Yeşil, Azadiya Welat Gazetesi Tunceli Çalışanı, Malatya E Tipi Cezaevi
* Ozan Kılınç, Azadiya Welat Gazetesi Eski İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
* Sait Çakır, Odatv İnternet Sitesi Yazarı, Silivri 2 Nolu L Tipi Cezaevi
* Sedat Şenoğlu, Atılım Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü ve Gazeteci- Yazar, Edirne 1 Nolu F Tipi Cezaevi
* Seyithan Akyüz, Azadiya Welat Gazetesi Adana Temsilcisi, Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevi
* Sinan Aygül, DİHA Bitlis Muhabiri, Muş E Tipi Kapalı Cezaevi
* Soner Yalçın, Odatv İnternet Sitesi İmtiyaz Sahibi, Gazeteci-Yazar, Silivri 1 Nolu L Tipi Cezaevi
* Şahin Baydağı, Azadiya Welat Gazetesi Çalışanı, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi
* Turan Özlü, Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni, Silivri 2 Nolu L Tipi Cezaevi
* Vedat Kurşun, Azadiya Welat Gazetesi Eski Yazı İşleri Müdürü, Diyarbakır D Tipi Cezaevi
27 Ağustos 2011

İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteci.blogcu.com/,

14 Ağustos 2011 Pazar

AYDINLARIN ÇAĞRISIYLA NECATİ ABAY'A 800 İMZALI DESTEK

TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU’NDAN
BASINA VE KAMUOYUNA

AYDINLARIN ÇAĞRISIYLA NECATİ ABAY’A 800 İMZALI DESTEK

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü Necati Abay’a 18 yıl 9 ay hapis cezası verilmesiyle ilgili olarak Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi öncülüğünde aydınların başlattığı imza kampanyası sonuçlandı. İmza kampanyasına 800 aydın, sanatçı, gezeteci, sendikacı, insan hakları ve basın özgürlüğü savunucusu katıldı.
İmza metnini, çağrıcıların ve alfabetik sıraya göre imzacıların listesini bilginize sunuyoruz...

İMZA METNİ

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü Necati Abay’a 18 Yıl 9 Ay Hapis
Kanıt yok ama kanaat var! 

Atılım gazetesi yazarı, Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu sözcüsü Necati Abay, Marksist Leninist Komünist Partisi (MLKP) davası çerçevesinde İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 18 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkemenin gerekçeli kararında Abay’ın MLKP yapısı içinde hücreevlerinin koordinasyonundan sorumlu olduğu ileri sürülüyor. 

Ancak, Necati Abay’a bu cezanın Atılım gazetesindeki yazarlık faaliyeti, Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu sözcüsü olarak sekiz yıldır yürüttüğü etkili çalışma ve bir aydın olarak çeşitli imza kampanyalarında oynadığı merkezi rol dolayısıyla verildiği açıktır.
Birincisi, kararın gerekçesinde tam tamına şöyle denmektedir: “sanığın yasadışı MLKP örgütünün emir ve kumandaya haiz üyesi olduğu konusunda tam bir kanaat oluşmuş ise de; dosya kapsamında işlenen eylemlerle doğrudan bağlantısı ve iştiraki tespit edilemediği anlaşıldığından...” Görüldüğü gibi, mahkeme, Necati Abay’ın örgütle “doğrudan bağlantısı ve iştiraki” olduğunu tespit edememiştir. Sadece bu yönde bir “kanaat oluşmuş”tur. Yani ceza kanıt olmaksızın, kanaat temelinde verilmiştir. 

İkincisi, Abay’ın yargılanması için gösterilen tek delil, bir zanlının avukatının bulunmadığı bir süreçte verdiği ifadedir. Zanlı daha sonra mahkemede ifadesinin işkence altında alındığını, ama ayrıca Necati Abay’ı tanımadığı için onun hakkında zaten hiçbir şey söylememiş olduğunu açıklamıştır. Yani ifadede Necati Abay aleyhinde yer alan dört satırlık pasaj polisin fabrikasyonudur. Polis, bu ifadeyi Nisan 2003’te mahkemeye sunmadan iki ay önce, Şubat 2003’te Necati Abay’ı Atılım gazetesindeki çalışmaları dolayısıyla gözaltına aldığında şöyle tehdit etmiştir: “Bombalama eylemlerinin haberini yaparsanız başınız beladan kurtulmaz. Böylesi haberler devam ederse Necati Abay, seni her an tutuklatabiliriz. Ne zaman tutuklatacağımıza biz karar vereceğiz.” Buradaki mantık çıplaktır: Abay, Atılım gazetesinin yayın politikası dolayısıyla polis tarafından otosansüre zorlanmaktadır. Bunu reddettiği içindir ki hakkında bir komplo kurulmuştur. Yani Abay’a ceza, gazeteciliğine cezadır. 

Üçüncüsü, Atılım gazetesi yazarlığından bir aydın olarak çeşitli kitlesel kampanyalara kadar herkesin gözü önünde faaliyet gösteren bir yazarın “hücreevleri koordinasyonundan sorumlu” olarak görev yapması, her türlü gerçekçi değerlendirmeye aykırıdır. Abay, polis fezlekesi temelinde cezalandırılmaya çalışılmaktadır. 

Düzene veya hükümete muhalif gazetecilerin mesleki çabalarının, bu insanların başka tür faaliyetlerle ilişkilendirilmesi temelinde cezalandırılması giderek yaygın biçimde kullanılan bir yöntem haline gelmiştir. Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın maruz bırakıldığı baskılar bütün kamuoyunun gözleri önünde cereyan etmiştir. Ama daha da vahimi, bu kadar göz önünde yaşanmayan vakalardır. Necati Abay davası, başka tür suçların cezalandırılması bahanesi altında gazetecinin düşünce özgürlüğünün ayaklar altına alınmasının tipik bir örneği olarak belirmektedir. Mahkeme, Abay’ın itham edildiği fiile ilişkin delil bulunamadığını kendi gerekçesinde itiraf ettiğine göre ulaşılacak tek mantıklı sonuç, Abay’ın bir gazeteci olarak faaliyetleri dolayısıyla cezalandırıldığıdır. 

Son dönemde başka gazetecilere verilen muazzam cezalar, durumun vahim bir noktaya doğru ilerlediğini gösteriyor: Azadiya Welat gazetesinin sahibi Vedat Kurşun’a 166 yıl, aynı gazetenin diğer sahibi Emine Demir’e 138 yıl, Atılım gazetesi eski sahibi Hatice Duman’a müebbet hapis cezası verilmiştir. 
Biz aşağıda imzası olanlar, gazetecilere yönelen bu baskının bir örneği olarak Necati Abay’ın hukuk dışı yöntemlerle 18 yıl 9 ay hapse mahkûm edilmesini vahim bir gelişme olarak görüyor, gazetecilere özgürlük tanınmasının halkın haber alma özgürlüğünün sağlanması anlamına geldiğini vurguluyoruz.

Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi
ÇAĞRICILAR
Sungur Savran, İsmail Beşikçi, Fikret Başkaya, Sibel Özbudun, Recep Maraşlı, Temel Demirer, Cemil Gündoğan, Şanar Yurdatapan, Hanna Beth-Sawoce, Sabri Atman, Sarkis Hatspanian, Fatime Akalın, Mahmut Konuk, Ragıp Zarakolu, Attila Tuygan, Şiar Rişvanoğlu, Yücel Demirer, Hüsnü Öndül, Sait Çetinoğlu, Ahmet Önal, Haluk Gerger, Sami Evren, Doğan Tarkan, Cengiz Algan, Yalçın Ergündoğan, İnci Tuğsavul, Doğan Özgüden, Adil Okay, Memik Horuz, Murad Akıncılar, Ali Ülger, Tayfun İşçi, Mehmet Özer, Hüseyin Gevher, Metin Uzunöz, Ramazan Gezgin, Murat Kuseyri, Emrah Cilasun, Aydın Doğan, Necmettin Salaz, Zeynep Tozduman, Aydın Çubukçu, Ali Kılıç

İMZACILAR
A.Hicri İzgören, Abdullah Karadağ, Abdullah Öztürk, Abdülbaki Boğa, Abubekir Saydam, Abut Buğday, Adil Can Demir, Adnan Bostancıoğlu, Adnan Keskin, Adnan Özyalçıner, Adnan Vural, Ahmed Akif, Ahmet Alif, Ahmet Abakay, Ahmet Alagöz, Ahmet Aziz (İsfendiyar Erzik), Ahmet Erdinç, Ahmet Fırat, Ahmet Hulusi Kırım, Ahmet Koçak, Ahmet Sevinç, Ahmet Tan, Ahmet Uçar, Ahmet Yılmaz, Ahmet Gücenmez, Akif Devrim, Akif Karapınar, Akın Birdal, Alaettin Cakar, Alaettin Ekici, Alan Dilpak, Albeniz Ezme, Alev Karakartal, Ali Altınöz, Ali Altınkanat, Ali Arayıcı, Ali Baba Karakaş, Ali Barış Kurt, Ali Çoban, Ali Durmuş, Ali Düzgün, Ali Ekber Kaypakkaya, Ali Ertan Akgün, Ali Ertem, Ali Hıdır Polat, Ali Lütfü Yüğnük, Ali Ocak, Ali Osman Abalı, Ali Özer, Ali Rıza Ulucan, Ali Yıldırım, Ali Yoldaş, Ali Ziya Çamur, Alp Giritli, Alper Turgut, Altan Açıkdilli, Amineh Kakabaveh, Arif Bilgin, Arzu Babür, Arzu Dağ, Arzu Torun, Asaf Balaban, Aslı Erdoğan, Asuman Özbey, Aşık Çağları, Aşkın Ayrancıoğlu, Aşkın Kırım, Atıf Alemdar, Ayça Söylemez, Aydın Duru, Aydın Nayır, Aydın Ördek, Aykan Erden, Aykut Karnap, Aylin Altınay Cingöz, Aynur Ergül, Aysegül Devecioğlu, Aysel Öztürk, Ayşe Batumlu, Ayşe Çekiç Yamaç, Ayşe Fehimli, Ayşe Günaysu, Ayşe Yumli Yeter, Azar Mahloujian, Aziz Kemal Hızıroğlu, Aziz Tunç, B. Sadık Albayrak, Babür Pınar, Bahadır Çetinay, Bahar Dirik Ödemiş, Bahar Kimyongür, Baki Erdoğan, Baki Gökçe, Baki Selçuk, Barış Arık, Baskın Oran, Bedri Vatansever, Begüm Bilgin, Bekir Zengin, Bektaş Elçin, Belma Akçura, Bengül Yağıbasan, Berdan İldan, Berivan Yaman, Berkay Çınar, Berkay Çiftçi, Betül Kılıçaslan, Beycan Taşkıran, Beyza Başar, Bilgi Tağaç, Bircan Acer, Birgül Özbarış, Birol Bora, Burcu Demirbaş, Burcu Tunç, Burhan Gümüş, Burhan Özdemir, Bülent Aydın, Bülent Kaya, Büşra Kanoğlu, Büşra Mete, Cafer Alp, Cafer Solgun, Can Alaygut, Can Çakır, Can Irmak Özinanır, Canan Yoleri, Caner Canlı, Cansu Başak, Celal Toprak, Celal Yalçın, Celalettin Can, Cem Karslı, Cem Kızılcec, Cemal Abay, Cemal Babaoğlu, Cemal Şentürk, Cengiz Işık, Cengiz İçli, Cengiz Özen, Cennet Özcömert, Ceren Gümüş, Cevat Gülcemal, Ceylan Acar, Cezmi Ersöz, Cihan Akyürek, Cihan Aram Kabalak, Cihan Uzunçarşılı Baysal, Cihan Yıldırım, Cuma Boynukara, Çağdaş Aydın, Çetin Yılmaz, Çicekci Rehsan, Çiçek Otlu, Çiğdem Selvi Köse, Çiğdem Şahin, Çilem Erdoğan, Demir Sönmez, Denho İshak, Deniz Faruk Zeren, Deniz Gezgin, Deniz ileri, Deniz Koç, Deniz Özdemir, Deniz Özgür, Denizcan Abay, Dersim Laç, Derya Bahar, Derya Eğilmez, Derya Harunyan, Derya Yoldaş, Dicle Anter, Dicle Kaypak, Dikran Abrahamian, Dikran Esendir, Dilan Kaplan, Dilan Karaoğlan, Dilaver Koman, Dilay Çakmak, Dilay İnkaya Turan, Dilek Daşdan, Direnç Köse, Doğan Doğan, Doğan Yılmaz, Doğacan Daşdemir, Doğan Akhanlı, Doğan Araz, Doğan Durgun, Doğan Şahin, Dr.Yekta Uzunoğlu, Dursun Yıldız, Durul Gür, Duygu Bozkurt, Düriye Sezgin, E. Ali Aydın, E. Ocak, Ebru Toprak, Ebru Ünsal, Edip Yeşil, Efraim Vayiç, Ekim Çağlar, Ekin Bodur, Ekin Kaan, Ela S. Kuran, Eliz Keşiş, Elmas Uzun, Emin Karaca, Emin Orhan, Emine Çiftçi, Emine Evci, Emir Ali Türkmen, Emre Genç, Emrecan Bayram, Emrullah Kandemir, Engin Erkiner, Engin Gül, Engin Güneş, Engin Karabudak, Ercan Cengiz, Ercan İpekçi, Ercan Kanar, Ercan Köse, Erda Tan, Erdal Doğan, Erdal Turgut, Erdal Yıldırım, Erdoğan Aydın, Erdoğan Çınar, Erdoğan Yalgın, Eren Ali Gül, Ergi İşbilen, Ergin Toyer, Ergün Yılmaz, Erkan Gök, Erkan Karagöz, Erkan Salduz, Erkan Sarı, Erkan Toğuç, Erkut Akgök, Erol Özkoray, Ersin Şen, Ersoy Tan, Ertan İldan, Esen Erolus, Esen Ocak, Esra Açıkgöz, Evren Barış Yavuz, Eylem Güden, Eylem Keskin, Eyüphan Başar, Fadime Düzgün, Faiz Cebiroglu, Fatê Esker, Fatih Polat, Fatma Gök, Fatma Karagöz, Fatma Kelleci, Fatma Kurgözü, Fatma Otlu, Fehim Işık, Feray Çelebi, Feray Kaya, Ferdi Çiloğlu, Fergun Özelli, Ferhat Kentel, Ferhat Tunç, Feride Elçin, Ferit Dağlı, Feryal Oruncak, Fevzi Ondu, Feyzullah Tunç, Figen Yıldırım, Figen Yüksekdağ, Filiz Ağtaş, Filiz Dursun, Filiz Kılıçgün Yeşil, Firuze Günday, Fuat Doğansoy, Fuat Uygur, Füsun Çeliker, Füsun Doğan, Garbis Malhas, Gaye Yılmaz, Gediz Solmaz, Gizem Yiğit, Gökhan Baydemir, Gökhan Demir, Gökhan Sofuoğlu, Görkem Turgut, Gül Karadağ, Gülderen Sonsuz, Gül Kartal, Gülbanu Altunok, Gülcan Yıldız, Gülderen Sevim, Güleren Eren, Gülistan Aydoğdu, Gülizar Tuncer, Güllü Karaoğlan, Gülsena Erdoğdu, Gülser Dabis, Gülseren Adaklı, Gülseren Yoleri, Gülsüm Cengiz, Gün Sahin, Günay Aslan, Güngör Senkal, Günnaz Kuruçay, H. Özgür Çağdaş, Habibe Bağdemir, Hacer Elçin, Haci Kardoxi, Hakan Aktaş, Hakan Demir, Hakan Tahmaz, Hakan Tanıttıran, Hakan Vayiç, Halil Aksakal, Halil İbrahim, Halil Taş, Halil Turhanlı, Halim Çepni, Halim Demir, Haluk Tolga İlhan, Hamdullah Müftüoğlu, Hamiyet Özay, Hamza Yalçın, Hanau Ibo, Hande Oynar, Hasan Basri Aydın, Hasan Basri Çıplak, Hasan Gürelliler, Hasan Karadağ, Hasan Karakoç, Hasan Kıyafet, Hasan Oğuz, Hasan Öztoprak, Hasan Sami Yalçın, Hatice Eroğlu Akdoğan, Hatice Güden, Haydar Kaba, Haydar Karaoğlan, Hayrettin Arslan, Hayri Cem, Hayri Tunç, Hazal Doğan, Hazal S. Akdağ, Hazal Yıldırım, Hekim Coşkun, Helin Alp, Heysem Avcı, Hıdır Aslan, Hicran Cetgeroğlu Ünsal, Hiva Aram, Hovsep Hayreni, Hulusi Zeybel, Hülya Kara, Hüseyin Demirdal, Hüseyin Taşkın, Hülya Gerçek, Hülya Keskin, Hülya Tozlu, Hünkar Yurtsever, Hürriyet Şener, Hüseyin Aktaş, Hüseyin Ayyıldız, Hüseyin Bul, Hüseyin Deniz, Hüseyin Güvendir, Hüseyin Habip Taşkın, Hüseyin Karadağ, Hüseyin Öge, Hüseyin Ulusoy, Hüseyin Üstünsoy, İbrahim Abay, İbrahim Atalay, İbrahim Can, İbrahim Çiçek, İbrahim Dinç, İbrahim Eroğlu, İbrahim Okçuoğlu, İbrahim Ö. Kaboğlu, İbrahim Özkurt, İhsan Kaçar, İkbal Kaynar, İlahi Öz, İlhan Ağırbaş, İlkay Cem Karakurt, İlke Demirci, İmhan Sütpak, İrfan Açıkgöz, İrfan Sarı, İsa Turan, İsmail Arslan, İsmail Karagöz, İsmail Karatay, İsmail Saymaz, İsmail Toprak, İsmet Şatlı, İsmet Yurtsever, Işıl Kurnaz, Jale mıldanoğlu, Jean Perouse, Kader Ayyıldız, Kadir Cangızbay, Kahraman Gündüz Güzel, Kalender Şahin, Kâmil Aksoylu, Kazım Genç, Kazım Gündoğan, Kemal Akkurt, Kemal Aslan, Kemal Çallı, Kemal Kutan, Kemal Özay, Kemal Peköz, Kemal Rüya, Kenan Ağabulut, Kenan Ocak, Kerem Uz, Kerim İşbilir, Kerim Küçük, Khocasaryan Anto, Kıvanç Yiğit Mısırlı, Kitapdengi Hareketi, Koene Van Dijk, Köksal Doğan, Kurdo Baksi, Kurdo Jafar, Lennart Asp, Levent Sergin, Leyla Abay, Leyla Taş, Leyla Tunç, Lokman Kaya, Lucina Kathmann, Mahabad Felat Arda, Mahir Varol, Maxime Demiralp, Medine Akbaş, Mendi Tanrıkulu, Mehmet Akyazı, Mehmet Ali Ayan, Mehmet Ali Çubuk, Mehmet Anıl, Mehmet Aslıvar, Mehmet Atak, Mehmet Aydoğdu, Mehmet Bakır, Mehmet Bayram, Mehmet Doğan, Mehmet Göçen, Mehmet Göker, Mehmet Güneş, Mehmet Güzel, Mehmet Kesim, Mehmet Özdemir, Mehmet Salhaoğulları, Mehmet Şükrü Cerrahoğlu, Mehmet Uçar, Mehmet Yüksel, Meliha Kayacı, Meltem Arslan, Meltem Kaya, Meral Çıldır, Meral Gündoğan, Mercan Gerçek, Meriç Solmaz, Mert Dost, Mert Onur, Mert Saraç, Meryem Düzgün, Meryem Karadağ, Metin Celal, Metin Fındıkçı, Metin Özalp, Metin Yeğin, Mihail Vasiliadis, Mihrac Ural, Mikhail Vayiç, Miktat Akboyun, Mine Çam, Mine Şirin, Mirzan Uçar, Muhittin Doğan, Mukaddes Erdoğdu Çelik, Murat Altunöz, Murat Cin, Murat Hakkani, Murat Karataş, Murat Yalçınkaya, Musa Kılıç, Mustafa Aktaş, Mustafa Aslan, Mustafa Demir, Mustafa Demirkanlı, Mustafa Elveren, Mustafa Gülbeyaz, Mustafa Peköz, Mustafa Soyupak, Mustafa Sütlaş, Mustafa Tatlıpınar, Muzaffer Erdoğdu, Muzaffer Oruçoğlu, Muzaffer Şen, Müge Karışman Edel, Müjgan Arpat, Müslüm Kabadayı, N. Sadiye Yıldız, N. Mehmet Güler, Nadile Şaşkın, Nadir Yıldız, Nail Satlıgan, Naile Aras, Nalan Temeltaş, Nazan Akkuş, Nazım Soylu, Nazlı Top, Necla Şengül, Necmiye Alpay, Nejat Taştan, Neslihan Atahan, Neslihan Ergen, Nevin Berktaş, Nevin Ejder, Nevin Kamilağaoğlu, Nevzat Onaran, Nevzat Solmaz, Nezahat Gündoğan, Nihat Göktaş, Nihat Kentel, Nihat Saltaş, Nilay Peköz, Nimet Çelebi, Nimet Tanrıkulu, Nuran Maraşlı, Nuray Gümüş, Nurhan Güngör, Nuri Duruk, Nursel Kılıç, Nurşen Aydın, Nurten Baydemir, Nurten Izci, Nurten Karagöz, Oğuzhan Bilgin, Ohannes Conkar, Oktay Erdoğan, Ongun Yücel, Onur Gökçe, Orhan Alkaya, Orhan Kahyaoğlu, Osman Cen, Osman Ünver Öncel, Osman Yeşil, Osman Yıldırım, Oya Uslu, Ozan Taş, Özgün Linares, Ömer Faruk Hatipoğlu, Ömer Faruk Mert, Önder Kalafat, Önder Öner, Örsan Karasakal, Özden Aras, Özge Akçiçek, Özgür Başkaya, Özgür Demirtaş, Özgür Duruk, Özlem Dalkıran, Özlem Gümüştaş, Özlem İşbilir, Özlem Özdemir, Özlem Solmaz, Özlem Yücesan, Öznur Bayoğlu, Pelin Çalışkan, Perihan Mağden, Perihan Toprak, Pervin Erbil, Pınar Ömeroğlu, Pınar Sağ, Pınar Yılmaz, Poyraz Polat, Rahime Karvar, Rahmi Yıldırım, Rawin, Remzi Aydın, Remzi İnanç, Resul Erenler, Rışto Tunç, Robin Kuran, Rojda Şekersöz, Rüya Özkalkan, Saadet Aydın, Sabahattin Şerif Meşe, Sabit Günaydın, Şahin Koç, Saim Tokaçoğlu, Sait Biliz, Sait Yıldız, Salih Çiftçi, Salman Bayır, Saniye Uz, Sebahat Tuncel, Seda Şanlıer, Sefa Ünal, Selim Sezer, Selma Güngör, Selma Şahin, Sema Gül, Semiha Şahin, Semiran Kaya, Semiray Yılmaz, Semra Somersan, Semra Çelebi, Semra Karakaşoğlu, Semra Uzunok, Sennur Sezer, Serap Ünal, Serdar M. Değirmencioğlu, Serpil İnanç, Serpil Karabulut, Serpil Ünal, Servet Ali Çınar, Servet Dağ, Sevgi Cengiz, Sevgül Kara Tunç, Sevim kamilağaoğlu, Sevim Belli, Sevim Yağmaz, Seyfi Abay, Seyhan Soman, Seyit Nusret Öztürk, Seyithan Çelik, Sezai Daşdemir, Sezai Özen, Sezgi Tağaç, Sırrı Süreyya Önder, Sibel Mert, Simge Yazıcı, Sina Akyol, Sinan Çiftyürek, Sinan Eren, Sinan Gerçek, Sinan Varlık, Sinje Kätsch, Sonnur Sağlamer, Sosyalist Kadınlar Birliği, Sosyalistforum.net, Stephen Ohanian, Sualp Cekmeci, Sultan Özer, Sultan Şafak, Sultan Seçik Kubilay, Suna Aras, Suna Göl, Suna Sulanç, Suna Toprak, Suray Ekinci, Suzan Yılmaz, Suzan Zengin, Süleyman Arıoğlu, Süleyman Göksel Yerdut, Süleyman Kaplan, Süleyman Tosun, Şaban İba, Şafak İnanoğlu, Şengül Tanrıverdi, Şenol Karakaş, Şenol Muzo, Şeyhmus Diken, Şirin Geylan, Şirin Uz, Şükran Doğan, Şükriye Özdemir, Şükrü Erbaş, Tacım Coşgun, Tacim Çiçek, Tacim Kaygusuz, Talat Özmen, Tamer Karatekin, Tarık Günersel, Tayan Gündoğan, Taylan Karaoglan, Temur Taşdemir, Tevfik Otlu, Tevfik Savaş, Toğay Okay, Toprak Güneş, Tuba Doğan, Tuna Şen, Turabi Saltık, Turan Alptekin, Turgay Gezer, Turgut Alaca, Tülay Çellek, Tülay Taşyar, Tülin Öngen, Ufuk Akpınar, Ufuk Eren Gümüş, Uğur Polat, Uğur Uğurlu, Ulaş Küçükbattal, Ulaş Tarakçı, Umur Hozatlı, Umut Küsen, Uzay Bulut, Ülkü Çevik, Ülkü Gündoğdu, Ümit Dertli, Ümit Kaya, Ümran Yurdayol, Varlık Özmenek, Vasık Delen, Vedat Ağtaş, Veysel Ceylan, Veysel Otunç, Veysel Sedat Bolcal, Wezir Demi, Yağız Özel, Yağmur İlter, Yalçın Yusufoğlu, Yalçın Demir, Yaprak Zihnioğlu, Yaşar Küçükaslan, Yasemin Copuroğlu, Yasin Yiğitdöl, Yaşar Batman, Yaşar Çelik, Yeşim Ergün, Yılmaz Demiral, Yılmaz Odabaşı, Yunus Aydemir, Yurtsever Celaz, Yusuf Çelik, Yusuf Küpeli, Yusuf Sekersöz, Yusuf Yılmaz, Zafer Başoğul, Zafer Yörük, Zeki Oktay, Zerrin Duralı, Zeynel Abidin Celebi, Zeynel Kaya, Zeynep Coban, Zeynep Görgü, Zeynep Hayır, Zeynep Tanbay, Ziya Ulusoy, Zuhal Çıldır

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)
15 Ağustos 2011


İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteci.blogcu.com/,

22 Temmuz 2011 Cuma

Sansürcülerin “Sansür Yok” Yalanı Üzerine

Sansürcülerin “Sansür Yok” Yalanı Üzerine

Necati Abay
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) Sözcüsü

Basında sansürün sözde kaldırılışının 103. yıldönümündeyiz.
Ülkemizde 24 Temmuz 1908’den bu yana her 24 Temmuz günü “Basında sansürün kaldırılışının yıldönümü” olarak kutlanıyor. Şüphesiz 24 Temmuz 1908’de 2. Meşrutiyetin ilan edilmesi ve 25 Temmuz 1908’de çıkan gazetelerin sansür memurlarına verilmeden yayımlanmasının tarihsel bir anlamı ve değeri vardır. Ancak bu gerçeklikten hareketle 24 Temmuz’un “basın bayramı” veya “basında sansürün kaldırılışının yıldönümü” olarak kutlanması gerçekçi değildir. Çünkü ülkemizde bazen kaba saba, bazen de inceltilmiş bir biçimde olsa da, zaman zaman azalıp zaman zaman çoğalsa da basında sansür, gelenekselleşmiş bir devlet politikası olarak hep uygulandı.
Sansürcüler, tam bir ikiyüzlülükle sansürün kaldırıldığı yalanını hep pompaladı. Sansürcü uygulamalar hem yasal zeminde hem de yasadışı, fiili olarak süregeldi.
Basın tarihimize ilişkin kısa bir gezinti yapmak gerekirse;
2. Meşrutiyetin ilanından sonra 1909 yılında Serbesti gazetesinin başyazarı Hasan Fehmi, devlet güçlerinin parmağıyla Galata köprüsünde kurşunlanarak öldürüldü.
Yaptığım araştırmaya göre 1915 Ermeni tehcirinde 32 gazeteci ve yazar öldürüldü.
Çeşitli zaman kesitlerinde Sabahattin Ali’den Uğur Mumcu’ya, Abdi İpekçi’den Çetin Emeç’e dek çok sayıda Türk gazeteci ve yazar öldürüldü.
Altan Öymen 12 Mart darbesi döneminde uçak kaçırma eylemini yapmak gibi asılsız iddialarla, polis komplosuyla tutuklandı.
1990-1995 yılları arasında aralarında Musa Anter’in de bulunduğu çok sayıda Kürt gazeteci ve yazar öldürüldü.
Günümüze gelirsek, Ermeni gazeteci Hrant Dink öldürüldü. Yürüyüş dergisini dağıtırken gözaltına alınan Engin Çeber, cezaevinde işkenceyle öldürüldü.
Öldürülen gazetecilerle ilgili yaptığım araştırmaya göre ise 1909 yılından bu yana 111 gazeteci ve yazar öldürülmüş bulunmaktadır. Öldürülen gazetecilerin çoğu “faili meçhul” aslında failleri belli cinayetlere kurban gitti.
Toplatılan, imha edilen gazetelerin, dergilerin, kitapların haddi hesabı yok.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun saptamasına göre halen cezaevlerinde 11’i gazete ve dergilerin imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olmak üzere 57 gazeteci tutuklu bulunmaktadır. Ahmet Şık, Nedim Şener, Vedat Kurşun, Sedat Şenoğlu, Halit Güdenoğlu, Füsun Erdoğan tutuklu gazetecilerden bazılarıdır. Basın tarihimizin ibretlik bir örneği olarak Ahmet Şık’ın yayımlanmamış kitabının bilgisayarlardan toplatılmış olduğunu da belirtelim. Tek başına bu örnek bile sansürcülerin sansür yalanını açığa çıkarıyor.
Otosansür uygulaması da sıklıkla karşımıza çıkıyor. Son örneği Banu Güven’dir. Yaptığı programlar nedeniyle NTV’den ayrılmak zorunda bırakıldı.
Bu veriler, basında sansürün kaldırıldığı iddialarının bir palavradan ibaret olduğunu gösteriyor.
Yasal uygulamalara gelince; Anayasa, Terörle Mücadele Yasası, Türk Ceza Kanunu’nundaki çeşitli maddeler yürülükte olduğu sürece basında sansürün kaldırılmış olduğundan zaten söz edemeyiz. Binlerce gazeteci, sanatçı, aydın, insan hakları savunucusu düşünceleri nedeniyle yargı kıskacında bulunuyor.
Sonuç olarak, demokrasi ile sansür arasında doğrudan bir bağın bulunduğunu da belirtmek gerekir. Eğer demokrasi yoksa basın özgürlüğü de yoktur. Basında sansürün kaldırılmasının, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü alanında iyileşmenin olması için öncelikli olarak Terörle Mücadele Yasası (TMY) iptal edilmelidir. Basında sansür koşullarını daha da ağırlaştıran Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri kaldırılmalıdır.
Basında sansürün kaldırıldığı bir ülke dileğiyle...
22 Temmuz 2011

İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteci.blogcu.com/,

15 Temmuz 2011 Cuma

Basın Özgürlüğü ve Terörle Mücadele Yasası (TMY)

Necati Abay, Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü

Terörle Mücadele Yasası (TMY), 1991 yılında çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılan 29 Haziran 2006 tarihli değişiklikle 18 Temmuz 2006 tarihinde yürürlüğe girmişti. Yasa değişikliğinin tartışıldığı süreçte toplumsal muhalefetin öncü güçleri TMY’nin antidemokratik bir düzenleme olduğunu, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü alanında ciddi sıkıntılara, sorunlara yol açacağına dikkat çekmişti. Dahası toplumsal muhalefet güçleri Terörle Mücadele Yasası’nın Toplumla Mücadele Yasası olacağını belirterek demokratik tepkilerini göstermişlerdi. Ama bu uyarılar sonucu değiştirmedi ve yasa yürürlüğe girdi. Özellikle belirtmek gerekir ki ana akım medya veya merkez medya bu süreçte TMY karşısında sessiz kaldı ve bu tutum bugün de önemli ölçüde sürüyor.
TMY’nin ilk uygulaması Eylül 2006 tarihini taşıyor. “Gaye” operasyonu adı altında aralarında Atılım gazetesi genel yayın yönetmeni İbrahim Çiçek’in de bulunduğu 5 gazetecinin tutuklanmasıyla da ilk uygulama devreye girmiş oldu.
TMY’nin 6 yıllık uygulamasında görüldü ki binlerce düzen muhalifi sosyalist ve Kürt gazeteciler, yazarlar, insan hakları savunucuları, sendikacılar, kitle örgütü yöneticileri, Kürt ve sosyalist siyasetçiler asılsız iddialarla, “terörle mücadele” demagojisi adı altında “terör örgütü üyesi”, “terör örgütü yöneticisi” olmakla, veya “terör örgütü propagandası” yapmakla suçlandılar, gözaltına alınıp tutuklandılar. Yine binlerce basın emekçisi TMY kıskacı altındadır.
TMY saldırısı bunlarla sınırlı değildi. Ahmet Şık gibi, Milliyet gazetesi muhabiri Nedim Şener gibi, Hürriyet gazetesi yazarı ve Oda TV sahibi Soner Yalçın gibi gazeteci ve yazarların tutuklanmasına dek geldi dayandı TMY uygulaması. Bu gazeteciler de “terör örgütü üyesi veya yöneticisi” olmakla suçlanıyor. Gelinen aşamada geniş kesimlerce TMY inandırıcılığını yitirmiş bulunmaktadır. Geçtiğimiz günlerde Halkın Günlüğü gazetesi İzmir muhabiri İsmail Avan’ın da yine TMY gereğince tutuklandığını belirtelim.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun saptamasına göre bugünkü tarih itibariyle cezaevlerinde 57 gazeteci ve yazar tutuklu bulunmaktadır. Tutuklu gazetecilerin hepsi TMY gereğince tutuklandılar. Dahası Türkiye’nin tutuklu gazeteci sayısı bakımından Dünya birincisi olmasının müsebbibi de TMY’dir. Cumhurbaşkanı sayın Abdullah Gül, Başbakan sayın Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet yetkililerinin cezaevinde tutuklu gazeteci bulunmadığı, onların terör örgütü mensubu olduğu gibi açıklamaları olsa olsa basın özgürlüğü konusunda Türkiye ve Dünya kamuoyu nezdinde inandırıcılıklarını yitirmiş olmalarından kaynaklı savunma psikolojisinin dışavurumudur.
TMY’ye hayır demeden, TMY’nin iptal edilmesi savunulmadan tutarlı bir basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü savunuculuğu yapılamaz. Basın özgürlüğü alanında bir ilerleme kaydetmenin yolu TMY’nin iptalinden geçiyor.
Tüm demokrasi güçleri TMY’nin tehdidi altındadır. Adeta demokrasi güçleri üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallanmaktadır. TMY’nin iptal edilmesinin yolu toplumsal muhalefet güçlerinin, özgürlük ve demokrasi yanlısı güçlerin, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü savunucularının birleşik mücadelesinden, demokratik tepkilerini ortaya koymasından geçiyor...

15 Temmuz 2011

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Yargılanan Gazetecilerle Dayanışma Günü Etkinliği Düzenleniyor...

TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU’NDAN
BASINA VE KAMUOYUNA

* Yargılanan Gazetecilerle Dayanışma Günü Etkinliği Düzenleniyor...

Türkiye Gazeteciler Sendikası, gazetecilerin tutuklanmasını protesto etmek ve yargılanan gazetecilerle dayanışma içerisinde bulunmak amacıyla, kuruluşunun 59. Yıldönümünde “Yargılanan Gazetecilerle Dayanışma Günü” etkinliği düzenliyor.
Dayanışma günü etkinliği Şişli Maçka Parkı içerisinde Şişli Belediyesi’nin desteğiyle açılan İfade Özgürlüğü Anıtı önünde yapılacaktır.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu olarak “Yargılanan Gazetecilerle Dayanışma Günü” etkinliğini destekliyoruz.
60 civarında gazetecinin tutuklu bulunduğu ülkemizde binlerce basın mensubu yargı kıskacı altındadır.
İki örnek vermek istiyoruz.
Birincisi; tutuklu gazetecilerden Azadiya Welat gazetesi sahibi Vedat Kurşun’a Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 166 yıl 6 ay hapis cezası verildi, ancak ceza Yargıtay tarafından bozuldu.
İkincisi; Platformumuzun sözcüsü Necati Abay, 2003 yılında Atılım gazetesinde editör olarak çalışırken gözaltına alındığında İstanbul emniyetinde bir polis yetkilisi tarafından yaptığı haberler nedeniyle tutuklanmakla tehdit edildi. 2 ay sonra da polis komplosu sonucu gözaltına alınarak tutuklandı. İlk duruşmada serbest bırakılmasına karşın 8 yıl süren yargılama sonunda aleyhine hiçbir kanıt bulunmamasına rağmen (mahkeme kararında belirtiliyor.) Necati Abay’a kanaatten 18 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Dava Yargıtay aşamasındadır, Necati Abay tutuksuz yargılanıyor.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu olarak basın özgürlüğüne, düşünce ve ifade özgürlüğüne duyarlı kişi ve kurumları 10 Temmuz’da “Yargılanan Gazetecilerle Dayanışma Günü” etkinliğine katılarak destek olmaya çağırıyoruz.
Tarih: 10 Temmuz 2011, Pazar
Saat: 18.00
Yer: Maçka Parkı İfade Özgürlüğü Anıtı, Şişli

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)
5 Temmuz 2011

İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteci.blogcu.com/,

11 Haziran 2011 Cumartesi

Necati Abay'ın da Katıldığı İsveç Parlamentosundaki Seminerin Haberi

TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU’NDAN
BASINA VE KAMUOYUNA


* Platformumuzun Sözcüsü Necati Abay’ın da Katıldığı İsveç Parlamentosundaki Seminerde, Türkiye’de basına yönelik saldırılar tartışıldı...
İsveç Parlamentosunda 9 Haziran 2011 tarihinde yapılan seminerin Evrensel gazetesinde yayımlanan haberini bilginize sunuyoruz...

İsveç Parlamentosunda, Türkiye’de basına yönelik saldırılar tartışıldı
Murat Kuseyri

Türkiye’de basın ve gazetecilere yönelik baskı ve saldırılar İsveç Parlamentosunda düzenlenen bir seminerde ele alındı.

Türkiye’de İnsan Haklarına Destek Komitesi’nin (SSKT) düzenlediği seminere Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celal Reyinoğlu, Türkiye Gazeteciler Sendikası Disiplin Kurulu Üyesi ve Evrensel Gazetesi Ankara Temsilcisi Sultan Özer, Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü Necati Abay konuşmacı olarak katıldı.

Kraliyet Bilim Akademisi eski Daimi Sekreteri Erling Norrby’nin yönettiği panelin ilk konuşmacısı olan Metin Celal Reyinoğlu son birkaç yıl içinde yazar ve gazetecilere yönelik baskıların arttığına dikkat çektikten sonra bu yılın Nisan ayı içinde Ergonekon’a karşı makaleler yazan Nedim Şener ile Ahmet Şık’ın Ergenekon üyesi olmak gibi sahte suçlamalarla tutuklandıklarını hatırlattı. Siyasi iktidarın eleştiriler karşısında hırçınlaştığını belirten Reyinoğlu basılmamış kitabın toplatıldığını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Avrupa Parlamentosunda yaptığı konuşmada Ahmet Şık’ın “İmamın Ordusu” adlı kitabını bombaya benzetmesinin düşünce özgürlüğüne yönelik saldırının ulaştığı boyutları gözler önüne serdiğini söyledi.

Evrensel Gazetesi Ankara Temsilcisi Sultan Özer, çoğunluğu sosyalist ve Kürt basınından 70 civarında gazetecinin cezaevinde tutulduklarını hatırlattıktan sonra kendisinin de aralarında bulunduğu 7 gazetecinin siyasi iktidarın hoşuna gitmeyen sorular sordukları için Başbakanlık tarafından akredite edilmediklerini söyledi. Özer, Türkiye’deki gazeteci sendika ve derneklerinin basın ve ifade özgürlüğünü savunmak için geniş kapsamlı bir platform oluşturduklarını, kampanyalar ve gösteriler örgütlediklerini belirtti. Muhalif seslerin susturulması için gazetecilerin örgüt üyesi olmakla suçlandıklarını hatırlatan Özer gazeteci Necati Abay’a hiç bir somut delil olmamasına rağmen 18 yıl ceza verilmesini örnek olarak gündeme getirdi.

Sözlerine “sizlere cezaevinde tutuklu bulunan gazeteci ve yazarlardan selam getirdim” diyerek başlayan Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü Necati Abay gazeteci olduğu için bir komplo sonucu 18 yıl hapis cezasına çarptırıldığını söyledi. Sınır Tanımayan Gazeteciler’in verilerine göre Çin’de 34 tutuklu gazeteci bulunduğunu,Türkiye’nin tutuklu gazeteciler söz konusu olduğunda dünya birincisi olduğunu ifade etti. Abay saldırıların özellikle Kürt ve sosyalist basına karşı yoğunlaştığını rakamlar vererek anlattıktan sonra Kürtçe yayın yapan Azadiye Welat gazetesi Yazı İşleri Müdürü Vedat Kurşun’a 166 yıl hapis cezası verildiğini söyledi. Gazeteciler üzerindeki baskı ve saldırıların sadece hapis ve para cezalarıyla sınırlı kalmadığını belirten Abay, 1909 yılından bu yana 111 gazetecinin katledildiği de sözlerine ekledi.

İsveç Yayıncılar Derneği eski Başkanı ve Uluslararası Yayıncılar Derneği Yayın Özgürlüğü Komitesi Başkanı Lars Grahn da Türkiye’deki gelişmeleri yakından takip ettiklerini ancak son dönem yaşanan gelişmelerin hiç iç açıcı olmadığını söyledi. Basın, yayın ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden birinin Terörle Mücadele Yasasının 301. Maddesi olduğunu ifade eden Grahn Avrupa Birliği ve iç kamuoyunun baskısı sonucu yapılan değişikliklerin makyajın ötesine geçmediğini vurguladı. Muhalif aydın ve yazarların bu maddelere muhalefetten yargılanarak susturulmaya çalışıldıklarını söyledi.

Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkanı Arne König Türkiye’de 70 gazetecinin cezaevinde tutulur ve binlercesi hakkında dava açılırken Avrupa ülkelerinin sesiz kalmalarının kaygı verici bulduklarını söyledi. Avrupa Birliği üyesi ülkelerindeki politikacıları sorumluluklarını üstlenmeleri, basın ve düşünce özgürlüğüne yönelik saldırılara karşı harekete geçmeleri çağrısında bulundu.
Konferansı aralarında Uluslararası Af Örgütü, sendikalar ve İsveç Dışişleri Bakanlığı sorumlularının da bulunduğu pek çok kurum ve kuruluş gözlemci göndererek izledi. (Stockholm/EVRENSEL)

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)
11 Haziran 2011


İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteci.blogcu.com/,

Platformumuzun Sözcüsü Necati Abay Konusunda Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) Açıklama Yaptı.

TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMU’NDAN
BASINA VE KAMUOYUNA

* Platformumuzun Sözcüsü Necati Abay Konusunda Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) Açıklama Yaptı.

Ağustos 2010 tarihinde yerel ve ulusal düzeyde 94 meslek örgütünün bir araya gelmesiyle kurulan Gazetecilere Özgürlük Platformu, 7 Haziran 2011 tarihinde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nde bir basın toplantısı düzenledi.
“Seçim öncesi partilere çağrı” başlıklı açıklamada patformumuzun sözcüsü Necati Abay konusunda da açıklama yapıldı:
Tutuklu gazeteciler gerçeğinin altı çizilen açıklamada “gazetecilerin sesleri kesiliyor, ağır para cezalarıyla, hapis tehdidiyle dışardakiler de sindirilmeye çalışılıyor... Atılım gazetesi editörü Necati Abay, bu durumun en tipik örneklerinden biri, Abay terör suçu ile cezaevinde yattıktan sonra, tutuksuz olarak yargılandı ve son duruşmada dava ile bağlantısını kanıtlayacak somut deliller olmamasına rağmen, ‘kanaat hasıl olduğu’ gerekçesi ile 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Davası Yargıtay’da. Eğer karar onanırsa, delile gerek görülmeden kanaate binaen vurulan terörist damgası ile özgürlüklerinden mahrum edilecek. Susturulacak.” denildi.
Bilginize sunulur...


Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)
11 Haziran 2011


İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteci.blogcu.com/,

5 Haziran 2011 Pazar

Gazeteci-Yazar Necati Abay’ın 8 Yıldır Süren Hukuki Süreci

Gazeteci-Yazar Necati Abay’ın 8 Yıldır Süren Hukuki Süreci
Bugün Ahmet Şık ve Nedim Şener’e yapılan komplonun daha ağırı 8 yıl önce bana uygulandı. O dönemde Atılım gaszetesinde yazar-editör olarak çalışıyordum. Komplo kurulmadan 2 ay önce 4 Şubat 2003’te Atılım gazetesi çalışanlarıyla birlikte gazeteden gözaltına alınmış ve serbest bırakılmıştım. Gözaltındayken bir emniyet yetkilisi bana “Atılım gazetesinde bombalama eylemlerinin haberini yaparsanız başınız beladan kurtulmaz. Seni her an tutuklatabiliriz. Ne zaman tutuklatacağımızı biz karar vereceğiz” şeklinde tehdit etmişti. Bu aynı zamanda otosansür dayatmasıydı. Ben de “basın özgürlüğünü savunduğumuzu, haber değeri taşıyan her haberi diğer medya organları gibi yayımlayacağımızı” söylemiştim. Nitekim 2 ay sonra 13 Nisan 2003 tarihinde evimden bilgisayarımla birlikte gözaltına alındım. Evimdeki aramada hiçbir suç unsuruna rastlanmadı. Vatan’daki Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldüğümde, “İstanbul’daki bombalama eylemlerinin koordinatörü olmak”la suçlandım. Suçlamaları reddettim. Bunun 3. Sınıf bir komplo olduğunu söyledim.
4 günlük gözaltıdan sonra 17 Nisan 2003’te savcılığa çıkarıldım. Savcılık tutuklanma istemiyle sorgu hakimliğine sevketti. Sorgu hakimi “bombalama eylemlerinin koordinatörü” suçlamasını ciddiye almamış olacak ki beni serbest bıraktı. Ancak birkaç saat sonra savcılığın yaptığı itiraz üzerine tutuklanıp Tekirdağ F Tipi Cezaevi’ne konuldum. Uzun süre hem ben hem avukatım dava dosyasına ulaşamadık, çünkü dosyaya gizlilik kararı konulmuştu.
24.07.2003 tarihinde iddianame hazırlandı. İddianameden yasadışı örgüt operasyonuna dahil edildiğim anlaşılıyordu. Bu klasik bir devlet politikasıydı. Hedefe konulan gazeteciler, yazarlar, aydınlar, sıklıkla illegal örgüt operasyonlarına dahil ediliyordu. 12 Mart döneminde Altan Öymen’in uçak kaçırdığı iddiasıyla tutuklandığı bilinen bir gerçektir. Günümüzde Ahmet Şık ve Nedim Şener’in “Ergenekon terör örgütü üyesi” oldukları iddiasıyla tutuklandıkları somut bir olgudur. Ben de MLKP örgütünün bombalama eylemleri yapan 3 hücresinden sorumlu ilan edilmiştim. 4 Şubat 2003’te emniyette yapılan “bombalama eylemlerinin haberini yaparsanız Necati Abay seni tutuklatırız” tehdidi gerçekliğe dönüşmüştü. Polis komplosu tezgahının aktörü, hayatımda hiç görmediğim, tanımadığım Aligül Alkaya adlı şahıstı. Benden dört gün önce gözaltına alınmış ve tutuklanmış. Emniyette işkence altındayken polisin hazırladığı ifade tutanağı kendisine zorla imzalatılmış. Sonradan savcılığa yazdığı dilekçede ve mahkeme süreçlerinde “Necati Abay’ı tanımadığını, tanımadığı kişi hakkında beyanlarda bulunmasının olanaksız olduğunu, ifade tutanağını polisin zorla, işkence altındayken imzalattığını belirtmiştir. Ali Gül Alkaya DGM’ye gönderdiği 17 Nisan 2003 tarihli dilekçesinde “Emniyette bana ilaç verip ifade imzalattılar” diyor. Açıkca görülüyorki emniyet Aligül Alkaya’nın ifadesi adı altındaki sahte belgeye benimle ilgili dört satır sokuşturmuş. İşte iddianame buna dayanıyordu.
21 sayfalık iddianamenin 19. sayfasındaki benimle ilgili kısım şundan ibarettir.
“4- NECATİ ABAY:
Sanık Aligül Alkaya’nın 12.04.2003 tarihli emniyette vermiş olduğu ifadesiniden anlaşılacağı üzere yakalandığı tarihe kadar İstanbul’da MLKP örgütünün üç hücre evinin bulunduğu; 1. Hücrede kendi, Hatice Duman ve Ali Rıza Kaplan’ın, 2. Hücrede Tahir Laçın, Zeynep kod Gülizar Erman ve Uzun kod Sami Özbil’in, 3. Hücrede Erkan Özdemir ve Ahmet Doğan’ın faaliyet gösterdikleri, İstanbul’da bulunan bu 3 hücre evlerinin sorumlusunun sanık Necati Abay olduğu, hücreler arasındaki irtibatı sağladığı ve yasadışı silahlı MLKP terör örgütü içerisinde gizliliğini sağlamak maksadıyla Emre kod adını kullandığı, bu suretle sanık Necati Abay’ın yasadışı silahlı MLKP terör örgütü adına Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının tamamını veya bir kısmını bozma ve değiştirme veya kaldırmaya cebren teşebbüs etmek suçunu işlediği,”
Bu iddianamenin benimle ilgili kısmı, polisin kendi yazdığı ifade tutanağına sokuşturduğu, Aligül Alkaya’yı zorla, işkence altındayken imzalatılan sahte ifade tutanağına dayanıyor. Aligül Alkaya’nın iftira atmasından da sözedemeyiz. Çünkü bu şahıs beni tanımaz, ben de onu tanımam. Duruşma tutanakları şahidimdir. Dolayısıyla bu belge, polis komplosunun kanıtıdır. Ve iddianame sahte belgeye dayanarak hazırlanmıştır.
Tutuklanmamdan yaklaşık 6 ay sonra 3 Ekim 2003 tarihinde 4 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde ilk duruşmam görüldü. Savunmamı yaptım ve Mahkeme beni tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı. Sorgu hakimliğinde serbest bırakıldığımda sevindiğim gibi ilk duruşmamdaki tahliyeme de sevinmiştim. Mahkeme heyeti ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanmama rağmen “bombalama eylemlerinin koordinatörü” olduğum iddiasını anlaşılan ciddiye almamıştı.
Tutuksuz yargılanmam 8 yıl sürdü. Bu arada belirteyim, tahliye olduktan hemen sonra düzen muhalifi gazetecileri basın meslek örgütleri sahip çıkmadığından Şubat 2004’te Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nu kurduk. O tarihten bu yana TGDP’nin sözcülüğünü yapmaktayım.
8 yıllık yargılanma sürecim boyunca benim aleyhime hiçbir delil bulunamadı. Çünkü asılsız iddiayla suçlanıyordum ve olmayan delil bulunamaz. 8 yıl sonra 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 4 Mayıs 2011 tarihli karar duruşmasında 18 yıl 9 ay hapis cezası aldım. Beraat beklerken ceza almamı şaşkınlıkla karşıladım.
Bir cümlelik mahkeme kararında benimle ilgili şunlar yazılı:
“Sanık Necati Abay’ın yasadışı MLKP örgütünün emir ve kumandaya haiz üyesi olduğu konusunda tam bir kanaat oluşmuş ise de; dosya kapsamında işlenen eylemlerle doğrudan bağlantısı ve iştiraki tespit edilemediği anlaşıldığından sanığın eyleminin 765 sayılı TCK’nın 168/1. Maddesi kapsamında kaldığı... müebbet hapis cezası yerine 18 yıl 9 ay hapisle cezalandırılmasına,”
Mahkeme kararında da açıkca görüldüğü gibi benimle ilgili hiçbir kanıt yoktur, kanaate dayanarak ceza vermiştir. Kanıt yok ama kanaat var! Dolayısıyla özel yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nin bu kararının hukuki değil siyasi bir karar olduğunu düşünüyorum. Özel yetkili Ağır Ceza Mahkemelerindeki hukuksuzluğun tipik örneklerinden birisidir bu karar. Özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri Devlet Güvenlik Mahkemelerini aratır hale gelmiştir. Mahkemenin karar duruşmasından sonra, bu karar çok tartışılacak demiştim, nitekim tartışılıyor. Çok sayıda gazete, dergi ve TV’de karar tartışma konusu oldu. Star gazetesindeki köşe yazısında Osman Can, Bugün gazetesindeki köşe yazısında Prof. Dr Doğu Ergil, Hürriyet gazetesindeki köşe yazısında Ferai Tınç, T24 internet sitesindeki köşe yazısında Aydın Engin konuyu tartışmaya açtılar. Cumhuriyet gazetesinde birinci sayfanın 2. Manşet konusu oldu. NTV’de Ruşen Çakır’ın yazı işleri programına davet edildiğimde konuyu tartıştık. Katıldığım İMC TV’deki Ertuğrul Mavioğlu’nun basın özgürlüğü programında da konu tartışıldı. Ceza almamdan dolayı İnsan Hakları Derneği, Ayşenur Zarakolu Düşünce Özgürlüğü Ödülü verildi. 9 Haziran 2011’de İsveç parlamentosuna Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda konuşmacı olarak davet edildim. Ayrıca Ankara Düşünce Özgürlüğü Girişimi öncülüğünde 42 aydının çağrısıyla imza kampanyası başlatıldı.
Kararı itiraz ettik. Dosya Yargıtay aşamasındadır. Mahkeme ceza vermesine karşın tutuklama kararı vermediğini de belirtmeliyim. Umarım 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği karar yargıtaydan döner.
Bu kararın, benim şahsımda düşünce ve ifade özgürlüğüne, basın özgürlüğüne, halkın haber alma hakkına, o dönemde çalıştığım atılım gazetesine, Şubat 2004’ten bu yana sözcülüğünü yaptığım Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’na verilmiş bir ceza olduğunu düşünüyorum.
Ülkemizde düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü savunucuları ikili bir kıskaç altındadır. Birinci, toplumsal muhalefet güçlerinin toplumla mücadele yasası adını verdiği Terörle Mücadele Yasası’dır. TMY’ye karşı çıkmadan, TMY’nin kaldırılmasını savunmadan düşünce ve ifade özgürlüğü savunusu tutarlı olamaz. İkincisi, benim örneğimde de görüldüğü gibi özel yetkili Ağır Ceza Mahkemelerindeki hukuksuzluklardır.
Necati Abay
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü (TGDP)
5 Haziran 2011