Kobanê Suriye’nin geleceğidir Hollande!
Necati Abay
6 Kasım 2014
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande; sömürgeci faşist
TC’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 31 Ekim’de Elysee Sarayında yaptığı görüşmenin
ardından protesto gösterileri eşliğinde yapılan basın toplantısında, “Suriye
Kobanê'den ibaret değildir” dedi.
Profesyonel sahtekar, dolandırıcı ve demagog Erdoğan’ın,
"Türkiye hiçbir zaman IŞİD gibi bir terör örgütüne destek vermemiştir."
vb. sözleri üzerinde durmaya değmez. Türk devletinin Suriye ve Rojava devrimi
konusundaki politikası paçavraya dönüştü ve şimdiden tarihin çöplüğüne atıldı. Erdoğan
IŞİD çetesinin partneri olarak dünya kamuoyu nezdinde artık alay konusudur.
Ama Hollande’nin “Suriye Kobanê'den ibaret
değildir” sözü üzerinde durmaya değer.
Hollande’nin sözü elbette bir “zırva”dır ama
“zırva” olarak saptayıp geçemeyiz.
Hollande’nin “Suriye Kobanê'den ibaret değildir”
şeklindeki ideolojik argümanı, emperyalist
burjuvazinin eğilimini yansıtıyor ve inceltilmiş ideolojik zehrini kusuyor. Hollande
hem Kobanê direnişini hem de Suriye için model mahiyetindeki halkların kardeşlik
köprüsü gerçekliğini önemsiz göstermeye çalışıyor ve küçümsüyor.
IŞİD çetelerini besleyip büyüten ve Rojava’ya
çullandıran, nefeslerini tutup Kobanê’nin düşmesini bekleyen emperyalist,
gerici güçler, artık gelinen aşamada Kobanê direnişini görmezlikten gelemiyor
ama devrimin sarsıcı etkisini azaltmak, ellerinden gelirse yok etmek için
açıktan veya gizli yöntemlere sarılıyor.
Çok açık ki, iki aya yakın bir süredir faşist
IŞİD/DAİŞ çetelerine karşı görkemli bir direniş sergileyen; Kürdüyle, Arabıyla,
Ezidisiyle, Müslümanıyla, Hıristiyanıyla PYG, YPJ ve MLKP savaşçılarıyla PYD
önderliğinde kenetlenen Kobanê halklarının çelikten iradesi, Rojava’nın ve
Suriye’nin sınırlarını çoktan aştı. Ve insanlığın vicdanını ayağa kaldırdı.
“1 Kasım
Kobanê ile Dayanışma Günü”nde dünyanın pek çok kentinde düzenlenen gösteriler,
bunun en son çarpıcı örneğidir.
Hollande’nin “Suriye Kobanê'den ibaret değildir”
sözünün aksine Rojava demokratik halk devrimi ve Kobanê direnişi, Suriye’nin
geleceğinin, demokrasi ve özgürlük
ideallerinin, halkların kardeşlik köprüsünün ta kendisidir.
Rojava’daki kardeşlik modeli, demokrasi modeli, Suriye için emsal oluşturuyor.
Bu direnişi, Suriye’nin de ötesinde Kürdistan
coğrafyasının, Kürt devriminin geleceğini pozitif yönde etkiliyor.
Dahası bu devrim, Ortadoğu için eşit ve bir arada yaşama modeli olarak
bir referanstır. Bugün Rojava’da Ortadoğu’nun kaderini
değiştirecek yaşam sisteminin temelleri atılmış durumdadır.
Hollande, bu referansın kökünü kibrit
suyu dökmek istiyor.
Rojava’da yaşayan halklar,
tüm olumsuzluklara rağmen kendi yaşamlarını ve geleceklerini kendileri
belirliyor, kendi kültürlerini ve değerlerini korumak için savaşıyor.
Bundandır ki, Rojava halklarının görkemli, haklı ve meşru direnişiyle
yaşam bulan devrim, ezilen dünya halklarına, işçi sınıfı ve emekçilerine,
ilerici, devrimci ve sosyalist güçlere ilham kaynağı, umut ışığı oldu.
Elbette
emperyalist burjuvazinin temsilcileri, “Suriye Kobanê'den ibaret değildir” gibi
söylemlerle devrimin Suriye ve Ortadoğu üzerindeki etki gücünden rahatsızlıklarını
dışa vuruyor. Onlar için Rojava bir kabustur. Bu şaşırtıcı değildir, bizzat
emperyalist burjuvazinin sınıfsal çıkarlarına denk düşen bir tutumdur.
Bizi asıl
şaşırtan, hayretler içerisinde bırakan olgu, kendini sosyalist gören bazı
çevrelerin tıpkı Hollande gibi Kobanê direnişini ve Rojava devrimini küçümseyen
yaklaşımlarıdır.
Siyasi arenadaki her politik güç
bakımından Rojava devrimi ve Kobanê direnişi, turnusol işlevi görmeye devam
ediyor. Çeşitli tutum ve davranışlar, pratikler, Kobanê turnusolunda negatif ve
pozitif açılardan deşifre oluyor.
Emperyalist güçler bunun farkında.
Direnişin gücüyle emperyalistler, IŞİD’İ bombalamak zorunda kalıyor.
ABD
öncülüğündeki emperyalistlerin, hem kendi kamuoylarının baskısıyla hem de Dünya
halklarının vicdanının ayağa kalkmasıyla yüzlerini Kobanê’ye çevirmek zorunda
kalışları, direnişin etki gücünün yansıması olduğu gibi ilk fırsatta devrimi
boğma amaçlarıyla da ilintilidir...