22 Temmuz 2010 Perşembe

“Türkiye’de Basında Sansürün Kaldırılışının” 102. Yılında 38 Gazeteci ve Yazar Cezaevlerinde Tutuklu Bulunuyor...

Necati Abay
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü

* “Türkiye’de Basında Sansürün Kaldırılışının” 102. Yılında 38 Gazeteci ve Yazar Cezaevlerinde Tutuklu Bulunuyor...
* Düşüncelerinden Dolayı 17 Yıl Hapis Yatan Türk Aydını, Yazar İsmail Beşikçi Yeniden Yargılanıyor...

Sözde basında sansürün kaldırılışının 102. yılındayız. Sözde diyoruz çünkü bu topraklarda sansür, sistematik olarak uygulanagelen bir devlet politikası olarak hep yürürlükte kaldı. 102 yıl boyunca basına, düşünce ve ifade özgürlüğüne, gazeteci ve yazarlara yönelik sansürcü saldırılar, gündelik yaşamın bir parçası oldu. Yaşananlar, sansürün kaldırıldığı yalanını çarpıcı biçimde gözler önüne serdi. Sansürün asıl amacının, temel insan haklarından olan düşünce ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldırmak olduğu gerçeği gözönüne alındığında sansürcülerin başarılı olamadığı da bir gerçektir. Ancak bu çok ağır bedeller karşılığında oldu.
Sansürün kaldırıldığı tarih olarak lanse edilen 24 Temmuz 1908’den bugüne dek Hasan Fehmi, Uğur Mumcu, Musa Anter, Çetin Emeç, Metin Göktepe, Hrant Dink’in de aralarında olduğu 86 gazeteci ve yazar öldürüldü. Bu gazeteci ve yazarların 19’u gözaltında kaybedildi. 1915 Ermeni Soykırımında Ermeni Yazar Krikor Zohrab ve 9 Ermeni yazarın yanısıra, Türk aydını Sabahattin Ali, kirli savaşın yoğun olarak sürdüğü 1990’lı yıllarda Kürt gazeteciler Nazım Babaoğlu ve Ferhat Tepe gözaltında kaybedilerek öldürülen gazetecilerdendir.
10 Nisan 1990’da yürürlüğe sokulan sansür-sürgün kararnamesi de tarihe mal olmuş sansürcü uygulamalardandır.
Günümüzde sansür saldırısı internette de yaygınlaşarak sürüyor. Sansürsüz interneti savunan 30’u aşkın kurumun oluşturduğu “İnternette Sansüre Karşı Ortak Platform”un “site engellemelerinin yasak değil aleni sansür olduğu” şeklindeki açıklamaları, İnternet Daire Başkanlığı’nın bugüne dek 5 bin 800 siteye erişimi engellemesi, durumun vahametini gösteriyor.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun (TGDP) saptamasına göre halen, aralarında Atılım gazetesi genel yayın yönetmeni İbrahim Çiçek, Özgür Radyo genel yayın koordinatörü Füsun Erdoğan, Dicle Haber Ajansı (DİHA) Şırnak muhabiri Behdin Tunç, Aram Yayınları sahibi Bedri Adanır, Odak dergisi sahibi ve yazı işleri müdürü Erol Zavar, Yürüyüş dergisi sahibi ve yazı işleri müdürü Metin Bulut’un da bulunduğu 9’u yazı işleri müdürü 38 gazeteci ve yazar tutuklu bulunmaktadır.
Düzen muhalifi yurtsever, devrimci, sosyalist gazete ve dergiler, gazeteci ve yazarlar, sanatçılar sistematik olarak sansür saldırısına uğruyor. Günlük gazetesi, Azadiya Welat gazetesi, Atılım gazetesi, İşçi-Köylü gazetesi, Devrimci Demokrasi gazetesi,Yürüyüş dergisi, Kızıl Bayrak dergisi ve Özgür Halk dergisi sıklıkla toplatılıyor, sahibi ve yazı işleri müdürleri hakkında yüzlerce yıla varan hapis cezaları veriliyor. Örneğin tutuklu Azadiya Welat gazetesi eski yazı işleri müdürü ve sahibi Vedat Kurşun’a 166 yıl hapis cezası verildi.
Bugüne kadar yazdığı yazılardan, kitaplardan dolayı 17 yıl hapis yatan Türk aydını, yazar İsmail Beşikçi yeniden yargılanıyor ve 8.5 yıl hapisle cezalandırılmak isteniyor. Radikal gazetesi muhabiri İsmail Saymaz, gazetede yayımlanan 7 ayrı yazısından dolayı 60 yıla varan hapis cezası isteniyor.
Sansürün kaldırılmasının, düşünce ve ifade özgürlüğünün, basının özgürleşmesinin birinci şartı, başta Terörle Mücadele Yasası (TMY), 301 olmak üzere sansürcü yasal düzenlemelerin iptal edilmesidir. İyileştirici yasal düzenlemelerin yapılması yetmez, sansürcü zihniyetin, devletin sistematik olarak uyguladığı resmi devlet politikasına son verilmesi gerekir.
Düşünce ve ifade özgürlüğü ile politik özgürlükler arasında doğrudan bir bağ vardır. Politik özgürlükler ne ölçüde teminat altındaysa düşünce ve ifade özgürlüğü de o ölçüde teminat altındadır. Dolayısıyla düşünce ve ifade özgürlüğü ancak bir düzen değişikliği ile güvence altına alınabilinir...

İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
E-posta: info@tutuklugazeteciler.com, necatiabay@gmail.com,
Blog: http://tutuklugazeteciler.blogspot.com/

22 Temmuz 2010

10 Temmuz 2010 Cumartesi

İSMAİL BEŞİKÇİ YENİDEN YARGILANIYOR... İMZANIZI İSTİYORUZ

TUTUKLU GAZETECİLERLE DAYANIŞMA PLATFORMUNDAN
BASINA VE KAMUOYUNA

Yazar İsmail Beşikçi’nin yeniden yargılanıyor olmasıyla ilgili olarak Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi’nin başlattığı ve Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun desteklediği imza metnini bilginize sunuyor, desteğinizi istiyoruz…


İSMAİL BEŞİKÇİ YENİDEN YARGILANIYOR...

ARTIK YETER! EDİ BESE!



İktidar partisi AKP tarafından şaşaalı biçimde ilan edilen “Kürt Açılımı”nın büyük bir fiyaskoyla duvara toslamasının ardından, egemen sistemin her bir aksamı, yaşamı Kürtlere ve Halkların eşitlik ve özgürlük temelindeki kardeşliğini savunan herkese zehir etme yönünde yemin etmiş gözüküyor.

DTP’nin kapatılması, Kürtlerin seçilmiş yerel yöneticilerinin “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla toplanıp naklen yayın altında cezaevlerine kapatılması; ilkokul çocuklarının tutuklanıp örgüt üyeliği suçlamasıyla yaşlarını aşkın ceza talepleriyle TMK’dan yargılanması; Kürt dergi ve gazeteleri üzerindeki amansız takip, her Kürde “potansiyel terörist” muamelesi yapan zihniyetin ülkede kol gezmesi… yeni -ve korkarız ki şimdiye dek yaşadıklarımızdan daha vahim- bir cehenneme doğru giden yolun döşeme taşlarını oluşturuyor.
Üstelik bu taşların çoğu, hedefte egemenlerin her vesileyle ilan ettikleri üzere PKK’nin değil, Kürtlerin Kürtler olarak var olma haklarının olduğunu gösteriyor. Bunların sonuncusu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, İsmail Beşikçi Hoca hakkında, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi yayın organı ‘Çağımızda Hukuk ve Toplum’ dergisinde yer alan “Ulusların kendi geleceğini tayin hakkı ve Kürtler” başlıklı yazı nedeniyle “PKK örgütü propagandası yapmak” savıyla dava açması…

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hakan Karaali, İsmail Hoca’nın bu yazıda yer alan, “Kürtler 200 yıldır özgürlük için, özgür bir vatana kavuşmak için mücadele etmekte, bedel ödemektedir... Suriye, İran, Türkiye Kürtleri baskıyla, zulümle yönetmektedir... Kürtleri müştereken baskı altında tutan devletler her zaman politik, ideolojik ve askeri güçlerini, diplomatik güçlerini Kürtlere karşı birleştirebilmişlerdir. Bu müşterek denetimin hukuk, adalet yaratmadığı, bilakis hukuk ve adalet duygularını çiğnediği, rencide ettiği çok açıktır. Bu baskı ve zulüm süreçlerine karşı baskıya karşı direnme meşru bir hak olarak belirmektedir...” sözlerini “PKK propagandası” olarak değerlendirmiş!
PKK yönetimine yönelik gözünü budaktan sakınmayan eleştirileri dünya alemce bilinen bir kişiyi “PKK propagandası”yla suçlamanın abesliği bir yana, salt bu davanın açılmış olması dahi, düşünce ve ifade özgürlüğünün nasıl tehdit altında olduğunu somut biçimde gözler önüne sermektedir. Cumhuriyet Savcısı’nın cezalandırılmasını istediği “örgüt propagandası” değil, doğrudan fikir ve ifade özgürlüğüdür; bu ise, egemenlerin başları her sıkıştığında, kabul ettikleri o daracık hak ve özgürlükler çerçevesini gözlerini kırpmadan nasıl çiğneyebileceklerini bir kez daha -kimbilir kaçıncı kez- gözler önüne sermektedir. 
Bizler, yaşamının 17 yılını cezaevlerinde geçirmiş, entellktüel dürüstlüğün ve bilim namusunun timsâli Beşikçi hocamızın aklını ve kalemini hapis tehditleriyle kilit altına almanın mümkün olmadığını biliyoruz.
Bizim itirazımız, 90 yılı aşkın süredir her başı sıkıştığında ilk aklına gelen önlem, aydınları, ana-akım dışında düşünenleri, aykırı sesleri boğmak, zindanlara kapatmak olan bu rejimin kireçleşmiş reflekslerine… Bu ülkenin “düşünce suçluları” beşinci kuşağına erişirken, egemenlerin hiç bıkmadan, usanmadan aynı korku masallarını anlatmalarına… Bu ülkenin yıllardır patlayıcı biriktiren sorunlarına egemenlerin (kısır) tahayyülleri dışındaki her türlü alternatif önerinin tartışmaya açtırılmayışındaki o kifayetsiz ceberutluğa…
Bu nedenledir ki, yargılandığı her sözcük, her cümle, her satıra sahip çıktığımızı, “suç”unu onurla üstlendiğimizi ve 28 Temmuz 2010, saat 09.10’da İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşması ve bundan sonraki bütün duruşmalarında İsmail Hoca’mızın ve onunla birlikte yargılanan yazı işleri müdürü avukat Zeycan Balcı Şimşek’in yanında olacağımızı duyuruyoruz. 



Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu


Fikret Başkaya, Sibel Özbudun, Temel Demirer, Yücel Demirer, Sait Çetinoğlu, Mahmut Konuk, Mustafa Kahya, Hüseyin Taka, Fatime Akalın, Pınar Ömeroğlu, Serdar Koçman, Hüseyin Gevher, Ragıp Zarakolu, Attila Tuygan, Ayşe Günaysu, Cemil Gündoğan, Faruk Arhan, Altan Açıkdilli, Bawer Çakır, Necati Abay, Leman Yurtsever, Baskın Oran, Recep Maraşlı, Emrah Cilasun, Ulvi Bacıoğlu, mehmet Özer, Fettah Karagöz,...


Kişisel ve Kurumsal Destek İçin: gercekinatcidir@gmail.com

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP
10 Temmuz 2010

İLETİŞİM: Necati ABAY-TGDP Sözcüsü, GSM: 0535 929 75 86,
e-posta: info@tutuklugazeteciler.com, necatiabay@gmail.com,